28 Milyar Dolarlık satın alma ile rekor kırıldı
Türkiye'de, birleşme ve satın almalar 2012 yılında 259 işlemle 28 milyar dolarlık işlem hacmine ulaşarak rekor kırdı

Deloitte Türkiye Kurumsal Finansman Ortağı Başak Vardar, birleşme ve satın almalarda 2012 yılında yüzde 87'lik artışla 259 işlemle adedi gerçekleştiğini ve 28 milyar dolarlık işlem hacmi ile kriz sonrası rekor kırıldığını söyledi.
Deloitte Türkiye'nin "2012 Yılı Birleşme ve Satın Almalar Raporu", Deloitte Türkiye Birleşme ve Satın Alma Hizmetler Lider Mehmet Sami ve Kurumsal Finansman Ortağı Başak Vardar'ın düzenlediği basın toplantısıyla açıklandı. Raporu açıklayan Deloitte Türkiye Kurumsal Finansman Ortağı Başak Vardar, dünyada süre gelen sıkıntılara ve yavaşlayan büyüme hızına karşın birleşme ve satın almaların, kayda değer bir yılı geride bıraktığını ve kriz öncesi seviyelere dönerek, kriz sonrası dönemdeki en yüksek değerine ulaştığını vurgulayarak, "Birleşme ve satın almalarda yeni bir rekor kırıldı" dedi.
"ÖZELLEŞTİRME İHALELERİ 12 MİLYAR DOLARLIK İŞLEM HACMİYLE BELİRLEYİCİ OLDU"
Vardar, 2012 yılında gerçekleşen 259 işlemde 28 milyar dolarlık işlem hacmi oluştuğunu ve işlem adedi olarak rekor bir seviyeye ulaşıldığını, işlem hacminin ise kriz sonrası dönemde zirve yaptığını açıkladı. Dünyanın hemen her yerinden yatırımcı ilgisinin, Türkiye'ye yönelik birleşme ve satın almalara üst seviyede olduğuna işaret eden Vardar, "2010 ve 2011 yıllarındaki çapıcı büyüme hızının da etsisiyle, yatırımcılar Türk şirketlerine ilgilerini artırarak devam ettirdi. Bu yılın işlem hacminde belirleyici olan bir etkin vardı. Yılın özellikle son günlerinde gündeme gelen özelleştirme ihaleleri yaklaşık 12 milyar dolarlık bir işlem yaratarak, toplam işlem hacminin yüzde 43'ünü oluşturdu" diye konuştu.
"2009'DA 5 MİLYAR DOLARA DÜŞTÜ"
Vardar, birleşme ve satın almalarda 2007 ve 2008'deki seviyelerden sonra, kriz zamanı 2009'da işlem hacmi ve adetlerinde ciddi bir düşüş olduğunu, sonra tekrar bir toparlanma sürecine girildiğini ve 2012 yılının kriz sonrası dönemde tarihsel olarak işlem adedi ve hacminde bir zirve yılı olduğunu söyledi. Son 10 yıllık perspektifte bakıldığında 2005'in yaklaşık 29-30 milyar dolarların görüldüğü tek yıl olduğunu söyleyen Vardar, "2005 yılına yaklaşan 10 yıllık perspektifteki tek yıl 2012 yılı oldu. Türkiye 2003 ve 2004'lerde 1'er milyar dolarlık işlem hacmiyle başladı bu serüvenine. 2005'de zirve yaptı. 2006-2007 yılları 20 milyar dolarlık işlem hacmi seviyeleriyle iyi bir yıldı. Krizin etkisiyle sonra 2009'da 5 milyar dolarlara düştü. Sonrasında Türkiye'nin, dünya piyasalarından hızlı bir şekilde toparlandığını söyleyebiliriz" diye konuştu.
"TÜRKİYE'DE İŞLEM HACMİNDEKİ YÜZDE 87'LİK ARTIŞ DÜNYA PİYASALARINDA SÖZ KONUSU DEĞİL"
Dünya genelinin 2012 yılında bu kadar artış göstermediğini belirten Vardar, Türkiye'de geçen yıl 28 milyar dolarlık işlem hacminin 2011'e göre yüzde 87'lik bir artışa tekabül ettiğini ve 2011'de bu rakamın 15 milyar dolar seviyelerinde olduğunu, dünya piyasalarında ise böyle bir artıştan bahsetmenin söz konusu olmadığını, Türkiye'nin bu anlamda dünyanın önünde gittiğini vurguladı.
"KÖPRÜ VE OTOYOL İHALELERİ TT'DEN SONRA EN BÜYÜK ÖZELLEŞTİRME İŞLEMİ OLDU"
Vardar, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı dışında, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun da (TMSF) 4 satış gerçekleştirdiğini hatırlatan Vardar, "Bunda da yaklaşık 300 milyon doların biraz üzerinde bir işlem hacmi gerçekleşti" dedi. Köprü ve otoyol özelleştirmesinin 5.7 milyar dolarlık işlem hacmiyle, hem yıllık işlem hacminin yüzde 20'sini oluşturarak en büyük işlem olduğunu vurgulayan Vardar, hem de Türkiye'de tarihsel olarak Türk Telekom'dan (TT) sonra en büyük çaplı özelleştirme işlemi olarak öne çıktığını kaydetti. Geçen yıl elektrik dağıtım bölgeleri özelleştirmelerinin de gündemde olduğuna işaret eden Vardar, "Yaklaşık yarı yarıya bir değerle ihale edilmesine rağmen, üç bölgede toplam 3.7 milyar dolar gibi bir ihale bedeli yakalandı. Bu da özelleştirme işlemine köprü ve otoyollar haricinde, önemli katkı yaptı" dedi.
"TÜRK YATIRIMCILAR ÖZELLEŞTİRME PAZARINI DOMİNE ETTİ"
Vardar, özelleştirme işlemlerinde öne çıkan önemli bir hususun, Türk yatırımcıların ön planda olması olduğunu ve Türk grupların özelleştirme işlemlerini domine (pazara hakimiyet) ettiğini kaydetti.
Türk yatırımcıların tarihsel olarak bakıldığında bu anlamda önde olduğunu ifade eden Vardar, özelleştirmelerin işlem hacmine katkısının yoğun olduğu yıllarda Türk gruplarının önde olduğunu, buna tek istisna 2005 yılının gösterilebileceğini, Türk Telekom, Telsim gibi yatırımların o yıl yabancı yatırımcılara gittiğini hatırlattı.
"YERLİ VE YABANCI YATIRIMCILAR PAZARI EŞİT PAYLAŞTI"
Yeri ve yabancı yatırımcıların pazarı hemen hemen eşit olarak paylaştığını açıklayan Vardar, toplam 259 işlemin 140 tanesinde yerli yatırımcıların yaklaşık 15 milyar dolarlık işlem hacmi oluşturduğunu, kalan 13 milyar dolarlık işlem hacminin ise yabancı yatırımcılardan geldiğini kaydetti. Vardar, şunları söyledi:
"Türk yatırımcıların ön planda olduğu özelleştirme işlemleri dışarıda tutulursa, geri kalan özel sektör işlemlerinde yabancı yatırımcıların bu payanını yüzde 45'lerden yüzde 85'lere kadar çıktığı görüldü. Denebilir ki özel sektördeki işlemlerde yabancı yatırımcılar yine ön plandaydı" dedi.
RUSYA DENİZBANK YATIRIMI İLE ÖNE ÇIKTI
Vardar, yabancı yatırımcı denildiğinde Avrupa ve ABD'lilerin, en aktif yatırımcı olarak öne çıktığını, Ortadoğu ve Uzakdoğulu yatırımcıların yatırımlarının ise yine limitli kaldığını, Avrupalı yatırımcılar arasında İngiltere ve Fransa'nın işlem adedi olarak en fazla sayıda işlemi gerçekleştirdiğini söyledi. İşlem hacminin çoğunluğunda Rusya, İngiltere, ABD, Fransa ve Almanya'dan geldiğini açıklayan Vardar, Rusya ve ABD denildiğinde işlem hacminin de çok büyük bir yoğunluğun tek bir işlemden geldiğinin söylenebileceğini, bu kapsamda Rusya'nın Denizbank işlemi ve ABD'nin Mustafa Nevzat işleminin bu anlamda öne çıktığını kaydetti.
YERLİ YATIRIMCI "ENERJİ", YABANCI "FİNANSA" İLGİ GÖSTERDİ
Tüm yatırımcıların ilgi odağı olan sektörlerin bulunduğunu dile getiren Vardar, bu sektörleri, "Üretim, e-ticaret, perakende, gıda, içecek her zamanki gibi ön plandaydı. Ancak yabancı yatırımcılar özellikle hizmet, finansal hizmetler ve medya sektörlerine ilgi gösterdi. Türk yatırımcılar ise daha çok enerji, tarım ve hayvancılık, restoran işletmeciliği, internet ve mobil hizmetler gibi sektörlerde ön plandaydı" dedi.
ÖZEL SERMAYE FONLARI
Vardar, Türkiye'de 2012 yılında özel sermaye fonlarının 259 işlemin 57'sini gerçekleştirdiğini, finansal yatırımcı işlemleri toplamı işlem hacminin ise yüzde 6'sını oluşturduğunu ve özel sermaye fonlarının ağırlıklı olarak e-ticaret, üretim, perakende ve hizmet sektörlerine ilgi gösterirken, çıkış işlemlerinin de devam ettiğini bildirdi.
KOBİ'LER
Küçük ve orta ölçekli şirketler pazarındaki hareketin, satın alma ortamının genel resminde belirleyici olduğunu söyleyen Vardar, "İşlem sayısının yüzde 83'ünü oluşturan 50 milyon doların altındaki işlem büyüklüğüne sahip 214 işlem, toplam işlem hacminin yalnızca yüzde 9'unu oluşturdu. Bu demek oluyor ki Türkiye'de birleşme ve satın almalar tabana yayıldı. Ortalama işlem hacmi yaklaşık 108 milyon dolar olurken, en büyük on işlem dışında kalan işlemlerde ortalama büyüklük yaklaşık 28 milyon dolar olarak gerçekleşti" diye konuştu.
BİRLEŞME VE SATIN ALMALAR MİLLİ GELİRİN YÜZDE 3.5'UNU OLUŞTURDU
Deloitte Türkiye Birleşme ve Satın Alma Hizmetleri Lideri Mehmet Sami, birleşme ve satın alma işlemlerin milli gelire oranına dikkat çekerek, "Türkiye'yi diğer ülkelerle kıyasladığınızda, bu yabancı işlemlerin veya şirket evliliklerini milli gelire oranına bakılması lazım. Zannedersem 2012 için konsensüs, yani ortak görüş 800 milyar dolarlık bir milli gelirden bahsediyoruz. Rakamı böldüğünüzde yaklaşık yüzde 3.5 gibi bir oran çıkar" dedi.
"CARİ AÇIĞI DİREK SERMAYE YATIRIMLARI İLE KARŞILAYABİLİYORUZ"
Sami, Türkiye'yi her zaman iyi para çekmiş Orta Avrupa ülkeleri ile kıyasladıklarını, bu ülkelerin de sistematik olarak yüzde 2.5 ile 4 arasında her yıl yabancı sermaye çektiğini söyledi. Bu ülkelerin Macaristan, Çek Cumhuriyeti gibi ülkeler olduğuna dikkati çeken Sami, Türkiye'nin 2012 yılında birleşme ve satın almalarda milli gelire oranı açısından yüzde 3.5'a geldiğini ve bunun da çok önemli bir rakam olduğunu vurgu yaptı. Cari açığın finansmanı konusunda da değinen Sami , "Biz giderek daha fazla cari açığımız, direk sermaye yatırımları ile karşılayabiliyoruz. 2012 yılı da bunun için önemli bir yıl oldu" dedi.
"2013'DE MALİ KAYNAK BULMAK BULMA KONUSUNDA UYGUN ORTAM OLACAK"
Türkiye'de 2013 yılına ilişkin birleşme ve satın alma öngörülerini paylaşırken, "2013 yılında yeni ortak ve mali kaynak bulmak için uygun ortam olacak" dedi. Sami, "2013 yılında perakende, hizmet, eğlence, üretim, gıda, finansal hizmetler ve altyapı sektörlerinin en aktif sektörler olacağı tahmin ediliyor. Ayrıca Türk şirketlerinin yurtiçi ve yurtdışı satın alma faaliyetlerinde artış öngörülüyor" dedi.