2. eş ya da aldatma mutlu eder mi?
Son günlerde, sosyetik isimlerin icraatları ve medyanın da etkisiyle, kadın ve erkek herkes aldatmayı tartışılır hale geldi. İşte, A'dan Z'ye tartışmaları bitirecek bir uzman görüşü.

Profesör Doktor Nevzat Tarhan'ın Evlilik Psikolojisi Öncesi ve sonrası ile evlilik adlı eseri Timaş yayınları arasında yayınlandı. Evlilik öncesi ve sonrasını kuşatan sorunları irdeleyerek, uzman gözüyle gözler önüne seren eser, evliler ve evlenmeyi düşünenler için ideal bir başucu rehberi...
Bir evlilikte karşılaşılabilecek tüm gerilimli anlara ışık tutan eserin sonunda eşinizi yeterince tanımanıza ve evlilikte duygusal zeka seviyenizi öğrenmezine yardımcı olacak iki ayrı test yer alıyor.
Bu eserin bir bölümü, son günlerde özellikle sosyetik isimler başta olmak üzere, üçüncü sayfa haberinin magazin medyasının gündemini teşkil eden aldatma konusunu ele alıyor ve akla gelebilecek her konuyu içeriyordu. Haber7 olarak, yazar ve yayınevinden bu bölümün yayını için, özel bir ricada bulunduk.
İşte bir uzmanın tespitleri ışığında aldatma konusunda merak edilen hemen her soruya cevap verebilecek metin:
Günümüzde cinsel aldatma çoğu toplum için sosyal bir sorun haline gelmiştir. Tarihin hiçbir döneminde eşlerin birbirini aldatması, modern dünyadaki kadar yaygın olmamıştır. Örneğin Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre evli her yüz kadından 25’i en az bir kere başka bir erkekle cinsel ilişkiye giriyor. Yine evli her yüz erkekten 70’i de başka bir kadınla eşini aldatıyor.
Cinsel aldatmanın bu kadar yaygın olması elbette boşanma oranlarına da yansıyor. ABD’de 1955’te boşanma oranları yüzde 10 iken 1995’te bu oran yüzde 52’ye çıkmıştır. ABD’de ve bazı Batılı ülkelerde son yıllarda kadın ve erkeğin istediği kişiyle cinsel ilişkiye girmesi şeklinde tanımlaman ‘açık evlilik’ler giderek yaygınlaşıyor. Tarafların evliyken başka birileriyle cinsel ilişkiye girmeyi kabullenmesi aslında bir aldatmacadan ibarettir. Çünkü bu durum, evliliğin anlamına, genetik yapısına terstir.
“Evlilikte duygusal bağ daha önemli, duygusal aldatma olmadığı sürece cinsel aldatma önemli değil” yaklaşımının geçerli olması mümkün değildir. Çünkü cinsel aldatma, duygusal bağlılığa zarar verir ve bunun duygusal aldatmadan bağımsız olduğu düşünülemez. Sevgilisi olan erkek ya da kadın giderek ailesinden uzaklaşır, fatura da çocuklara dolayısıyla topluma çıkar.
Erkektir aldatır!
Birçok toplumda erkeğin eşini aldatması daha yaygındır. Ancak Batı toplumlarında, giderek kadınların erkeği aldatması da yaygınlaşmaktadır. Türkiye’de ise erkeklerin eşlerini aldatması aile kurumu için önemli bir sorundur. Bunun temelinde geleneksel aile anlayışımızın erkeğe adeta aldatma özgürlüğü vermesi yatar. “Erkektir, elinin kiridir, yapar ama döneceği yer yine evidir” düşüncesinin geleneksel aile modelinde hâlâ geçerli olduğunu söylemek mümkündür. Ancak eğitim seviyesinin giderek yükselmesi ve çekirdek aileye geçişle birlikte erkeğin eşini aldatması da artık boşanma nedeni olarak daha sık karşımıza çıkmaktadır. Yani erkeğin eşini aldatması artık kadın tarafından eskisi gibi kabullenilmemektedir.
Aslında erkeğin aldatmaya meyilli olması onun doğasından yani biyolojik yapısından kaynaklanır. Erkekte çok eşlilik özelliği vardır. Bu genetik bir eğilimdir. Erkekte neslini devam ettirebilmek için en iyi avantajı/eşi bulma eğilimi kadına göre güçlüdür. Bu da çok sayıda üreme hücresi (sperm) demektir. Kadının vücudunda bulunan yumurta sayısı dört-beş bin arasındadır ve hayatı boyunca kullandığı yumurta sayısı yaklaşık dört yüzdür. Ancak erkekte sadece bir santimetreküp menide beş ila on milyon arasında sperm hücresi bulunur. Bu da erkeğin, neslinin devamı için kadına göre daha fazla cinsel beraberliğe girme