10 milyar dolar denize gidiyor
EPDK BAŞKANI GÜNAY; BOŞA AKAN SUYUM, TOPRAĞIN ALTINDA YATAN KÖMÜRÜM VAR.

Türkiye'nin gündemine yeniden oturan nükleer santral için hemen her kesimden başka bir ses çıkarken sektörün düzenleyici kurumu Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (EPDK) başındaki isim 'nükleer santral bugünün çözümü değil' dedi. Günay, Türkiye'nin yerli kaynaklara dayalı bir üretim yapısı ortaya koyması gerektiğini belirterek, "Diyorlar ki tüm yerli kaynakları kullansak bile 2020 yılından sonra yetmeyecek. Ben de diyorum ki, bu benim şu anda yerli kaynakları kullanmama engel mi? Yetmediği zaman nükleere de güneşe de bakarım. Ama şimdi benim boşa akan suyum, toprağın altında bekleyen kömürüm var" dedi.
FİYAT DOĞRU SİNYAL VERMİYOR
SABAH'ın yuvarlak masa toplantısının konuğu olan Yusuf Günay, enerji gündemini ve sektörün sorunlarını anlattı. Halen Türkiye'nin 24 bin megavat (mw) hidrolik potansiyelini kullanmadığını ve sırf bu yüzden her yıl 10 milyar doların denize aktığını işaret eden Günay, "Türkiye muhtemel bir arz güvenliği ile önümüzdeki yıllarda karşı karşıya kalacak. Ama bu arz güvenliğinin çözümü nükleer santral midir ona bakmalı. Suyumuz, kömürümüz, jeotermalimiz var. Olası bir arz güvenliğine karşı yerli kaynaklara dayalı bir çözüm oluşturulmalı" değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'nin 11 bin megavat (mw) potansiyelindeki linyitinin toprağın altında beklediğini anlatan Günay, 1.200 mw kömürün, 24 bin mw değerindeki suyun kullanılamadığını söyledi. Günay, "Böyle bir yapı dünyanın hiçbirülkesinde yok. Avrupa ülkelerinde boşa akan bir metreküp suyu rastlayamazsınız" derken, 'Peki devlet-özel sektör ortaklığında alım garantisi verilerek yapılacak bir nükleer santrale siz lisans verir misiniz?" sorumuza Günay şu yanıtı verdi: "Hayır. Çünkü benim yasam buna izin vermez. Herşeyin serbest piyasa ortamında yapılması lazım yani yasanın değişmesi gerekli." EPDK'dan alınan lisansların bir türlü yatırıma dönüşmemesi ile ilgili olarak da Günay, "Bunun için fiyatların piyasa kuralları içinde belirlenmiş olması lazım. Eğer elektrikte fiyat gerçek maliyeti yansıtmazsa hiçbir yatırımcı gelmez. Ülkedeki enerji arz krizi tehdidi varken yatırımcı gelir yatırım yapmıyorsa bir şey yanlış gidiyor demektir. Yatırımcı kâr görüyorsa yatırım yapar, yoksa arz güvenliği için değil. Bugün demek ki fiyatlar doğru sinyal ve güven vermiyor" diye konuştu.
YİD'LERDE TAKILDIK KALDIK
Türkiye'de geçmiş yıllarda yapılan yanlış tahminler sonucunda bugün halen tartışılan yap-işlet-devret (YİD) modeliyle çalışan doğalgaz çevrim santrallerinin yapıldığına işaret eden Günay, şu değerlendirmede bulundu: "O dönemde ya elektriksiz kalırsın ya da benim fiyatım budur, fiyat sormadan alacaksın demişler. Geçmiş on yılın problemi bu. Ancak bir yol almak mümkün olmadı. Bunların sözleşmelerinin serbeset piyasaya uydurulması gerekliydi ama olamıyor. Fakat dağıtım ve işletme hakkı devirlerinde 1 Kasım'a kadar süreyi uzattık bunlarda yol alıyoruz."
Yerli-yabancı ayrımına izin vermeyiz
ENERJİ piyasasında serbestleşme çalışmalarının 2000 yılında başladığını ve 2001 yılında elektrik piyasası kanunun çıktığını dile getiren Günay sözlerine şöyle devam etti: "Serbestlikten söz etmek için önce özelleştirmelerin olması gerekli. İki-üç yıl önce özelleştirmelerin başlaması gerekirdi ama ilgili kuruluşlar enerjiye aynı şekilde bakmadıkları için olmadı. 2004 yılında elektrik stratejisi diye bir şey ortaya kondu. Buna göre 2005'te elektrik dağıtım özelleştirmeleri başlayacaktı yine olmadı." Dağıtım özelleştirmelerinde yabancıyı öne çıkaran Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın(ÖİB) şartnamesiyle ilgili olarak da Günay, "Bizim doğalgaz dağıtım ihalelerinde uyguladığımız bir model var. Bugün illerdeki doğalgaz ihalelerini Çorumlu, Yozgatlı bu ülkenin insanları aldı. Henüz ÖİB'nin dağıtım ihaleleri ile ilgili kesinleşmiş bir şartnamesi yok. Ancak kamuo