Eda AKTÜRK
Zülfiye Bulut altı yaşından bu yana at biniyor. At binmeye başladığı süreçten bu yana çeşitli ambargolara maruz kalmasına rağmen yılmayarak, büyük bir azimle hayatına devam ediyor. Patronlar Dünyası olarak Zülfiye Bulut ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
‘DOĞUM GÜNÜ HEDİYEM YARIŞ ATIYDI’
Zülfiye Hanım kısaca kendinizden bahseder misiniz?
27 Temmuz 1974 tarihinde Bulgaristan’ın Kubrat şehrinde doğdum. Köydeki evlerimiz çiftlik gibi olduğundan dedemin tarımda kullandığı atlar vardı ve dikkatimi çekti, sonrasında babamın yardımıyla ara ara binmeye başladım. 12 yaşındayken köyde asılan bir afişte at yarışları düzenlendiğini gördüm ve ailemle yarışları izlemeye başka bir köye gittik. Daha sonra babam da heveslenince doğum günüme günler kala bana yarış atı aldı ve yetiştirip köy yarışlarına katıldık böylece yarışlara katılmaya başladım. Yarış atları büyük olur. Ben yanında küçücük kaldım. İdmansız olduğumdan hemen yarışlara başlamadım. 1988 yılında kendimi biraz daha geliştirdikten sonra Bulgaristan’da yapılan köy yarışlarına katılarak mesleğe başlamış oldum. Daha sonra Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldık. 1989 yılında ise Türkiye’den jokey lisansı alarak 23 Kasım 1989 tarihinde İzmir Şirinyer Hipodromunda ilk lisanslı yarışıma katıldım. 34 yıldır aktif olarak devam ediyorum.
‘KADIN BAŞARINCA ERKEKLERDE KISKANÇLIK BAŞLIYOR’
Türkiye’nin ilk kadın jokeyisiniz. 34 yıldır profesyonel olarak da yapıyorsunuz. Bu meslekte hem ilk kadın olmanın hem de neredeyse tek kadın olmanın zorlukları ve avantajları nelerdir?
Türkiye'ye göç ettikten sonra Türkiye Jokey Kulübü'ne gidip lisansımı aldım, İzmir'de babamla birlikte bir eküride çalışmaya başladık. Beş ay içinde 5 yarışa katıldım ve en son katıldığım yarışta erkek meslektaşlarım arasında 4. olmayı başardım. Çalışmaya başladığım ilk günden beri gazetecilerin dikkatini çekmiştim ve her gün röportaj için hipodroma geliyorlardı, bu da antrenörümüzün hoşuna gitmedi ve bizi işten çıkarttı. Gazetecilerin ilgisi ve gelen başarılarımı gördüğünde buna izi vermeyeceğini söyledi. Kadın başarınca kıskançlık başlıyor. Aktif jokeylik yapan tek kadın olduğum için de zorluklar yaşıyorum. Erkek jokeylere göre kısıtlı imkanlarım var ve bu yüzden kilo vermekte zorlanıyorum. Daha uygun şartlarda çalışmak isterdim. Bir de çok üzüldüğüm bir konu var. Türkiye’nin ilk lisanslı ve yarışa çıkan kadın jokeyi olarak ne bir anneler günüm ne de kadınlar günüm kutlanıyor. Böyle bir unvana sahipken yönetim bana bir güzellik yapmıyor.
‘DEV EKRANDAN KORKUNCA BENİ DÜŞÜRDÜ’
Sosyal medya hesabınızı inceledim. Takipçileriniz sizin en çok samimiyetinizi ve atlara olan sevginize hayran. Çok tatlı da bir diliniz var. Son paylaştığınız video ilgimi çekti. Bu paylaşım da örnek. Düşüyorsunuz ve bunu esprili bir dille paylaşıyorsunuz. Sağlık durumunuz nasıl şu an?
İyiyim. Sadece biraz boynum tutuldu. At normalde orada sürekli idman yapığım at. Ekranın yeri değişince korktu beni düşürdü. Daha sonra o da çok üzüldü beni düşürdüğü için. Cebimde gizlediğim şekerlerden verip hemen kendisini yanıma çağırdım ve sakinleştirdim.
‘CEZA ALINCA İŞSİZ VE PARASIZ KALDIM’
Biraz tatsız bir konuya değineceğim. Daha önce bir yıllık bir ceza aldınız ve o süreçte jokeylik yapamadınız. Neler oldu o süreçte?
Jokeyliğe ara verip antrenörlüğe yeni başladığım sıralardaydı. At sahibi ile noterde imza atıp tüm sorumluluğu üzerinize alıyorsunuz. Benim sorumlu olduğum atlardan biri ikinci gelmişti ve doping çıktı. Bir yıl diskalifiye edildim. O dönem işsiz ve parasız kaldım. Çeşitli yerler başvurduk. Temizlikçilik, kasiyerlik… En son bir hastanede temizlikçi olarak başladım. Almanya’dan bir arkadaşım beni aradı ve buraya gel burada yap jokeylik dedi. Bende kalktım gittim. Her şerde bir hayır varmış. Almanya’da jokeyliğe devam ettim. Daha sonra babam rahatsızlanınca tekrar Türkiye’ye döndüm.
‘ATLARA HEP SEVGİ İLE YAKLAŞIYORUM’
Size 6 yaşınızdan bu zamana kadar at kullandırtan şevk nedir? Azim mi? Aile mi? Sevgi mi? Kariyer hırsı mı? Neydi?
Kesinlikle kariyer hırsı değil. Atlara olan sevgim. Liseyi başta uzak bir veteriner okulu kazanmıştım. Atlarımı göremiyorum diye bırakıp evime daha yokun bir dikiş lisesine başladım. Hatta yarış kıyafetlerimi de kendim dikiyorum. Aynı zamanda terziyim yani. Atımın ahırı ile benim odam yan yanaydı. Beni hep atımın yanında bulurlardı. Onları çok seviyorum. Bana göre hayvan değil birer bireyler. Bizi anlıyorlar ama sadece konuşamıyorlar. Atlara hep sevgi ile yaklaşıyorum. Şiddet göstermiyorum. Bu çok önemli.
‘JOKEYLİĞE YENİ BAŞLAYANLARI BİLE KEYİFLE İZLİYORUM’
Örnek aldığınız, size ilham olan Türk Jokeylerden kimler var?
İsim söyleyemem. Çünkü tüm jokeyleri ilgiyle takip ediyorum. Yaşı benden küçük, jokeyliğe yeni başlayan çocukları bile detaylı izliyorum bir şey öğrenirim diye. Kimseyi ayıramam herkesi keyifle izliyorum.
‘TATLIDAN VAZGEÇEMEDİM’
Formunuzu nasıl koruyorsunuz? Nelerden vazgeçtiniz?
En sevdiğim şeyden vazgeçemedim. Tatlıdan. Çok seviyorum. Yiyorum da ama tıka basa doymuyorum asla. Biraz doyup kalkmak önemli. Almanya’ya giderken stresten çok kilo almıştım. Beni ilk gördüklerinde seni bu kiloyla çok zor demişlerdi. Hırs yaptım 13 kilo birden verdim. Sürekli yürüyüş yapıyorum. Faranjit olduğumdan koşamıyorum ne yazık ki.
İLK TÜRK LİSANLI VE AKTİF KADIN JOKEY BENİM’
Hakkınızda bir film çekileceğini okudum. Son durum nedir?
Evet. Ben Almanya’dayken çekim yapıldı ve bitti. Hatta afişi hazırlandı çeşitli yarışmalara da gitti. Ama yönetmen projenin yayınlanması için bir sponsora ihtiyaçları olduğunu belirtti. O dönem İlk Türk Kadın Jokey olduğuma dair belge istedim yönetimden. Vermediler. Belgesel için şarttı. Daha sonra başka bakanlığa yazdım dönüş oldu. Aslında başka bir kadın centilmen lisanslı bir kadın ilk olarak gösteriliyor bazı yerlerdi. O lisans asıl lisans değil aslında. Başka bir kadın da benden önce lisans almış ama o da yarışa katılmamış hiç. Dolayısıyla İlk Türk Lisanslı ve Aktif Kadın Jokey benim.
‘YARIŞ ESNASINDA EKRANLARDA GÖSTERİLMİYORUM’
Son olarak neler eklemek istersiniz?
Benimle çalışan tüm at sahibi, antrenör ve seyislere çok teşekkür ediyorum. Bana güvenip atlarını teslim ettikleri için. Çünkü ata binince çok büyük sorumluluk üstleniyoruz, çok pahalı canlı atlar. Attan düşünce, önce ata bir şey olmasın diye telaşlanıyorum, sonra kendimi düşünüyorum. Benim çalıştırmam için verilen atlar genelde çok stres yapan, etraftan korkan, panik atlar. Ve ben onları sakinleştirmeyi başarıyorum. Çünkü onları anlıyorum ve konuşuyorum, yeri geldi mi ödüllendiriyorum, seviyorum ve şefkatle yaklaşıyorum. Benden zarar gelmeyeceğini bildikleri için, bana güveniyorlar. Hayatımda her şeyi atlarla yakın olmak adına yönlendirdim. Beni ayakta tutan at sevgisi. Gülü seven dikenine katlanır... Benim sadece yönetimden beklentim kadınlar gününde, anneler gününde bir kadın jokey olarak adımın söylenmesi. Babam hasta yatağından beni izliyor. Televizyonda yarış esnasında ismim anons ediliyor, benden çok güzel bahsediliyor ama beni göstermiyorlar. Kameralar sadece bir saniye beni çekiyor. Bu yüzden bende babama kendimi göstermek için özel kameraman tuttum. ‘İlk Türk Kadın Jokey Zülfiye’ denilerek anons ediliyor ama başka bir erkek arkadaş gösteriliyor ekranda. Bende o sesle kendi kameramanımın çektiği videoyu birleştirdim. Kadın olarak yok saylıyorum. Benim için önemli olan ömrümün sonuna kadar çok sevdiğim atlarımla zaman geçirmek...
Ben lisans alan ikinci, profesyonel olarak yarışa katılan ilk kadınım. 1989 yılından beri aktif çalışmaya devam ediyorum, şans verildikçe yarışlara katılıyorum. Bugüne kadar 12 yarış kazandım, şans verildikçe de en iyi şekilde değerlendirip yarış kazanmak istiyorum. İşime çok önem veriyorum ve azimle çalışıyorum, daha çok yarışa katılmak istiyorum. Erkek meslektaşlarımın beni takdir edip, tebrik etmesi beni mutlu ediyor. Bu kadar yıllık tacrubeme rağmen, hala ön yargılı yaklaşan at sahibi ve antrenörler görüyorum. Fakat ne zaman atlarını çalıştırıp, atla ilgili bilgi verdiğimde , şaşkın bakışlarıyla karşılaşıyorum ve " sen bu işi gerçekten biliyorsun Zülfiye" diyerek beni tebrik ediyorlar. Ayrıca benimle çalışmaya devam ediyorlar, mümkün oldukça daha fazla atlarını çalıştırıp yarışa hazırlıyorum. Yarış günleri hazırladığım atın yanında olmayı tercih ediyorum, çünkü benim yanımda daha cesaretli ve kendini güvende hissediyorlar. Hem cinslerime şunları söylemek isterim..Elbette her işin kendine göre zorluğu var. Atçılığında kendine göre zorlukları var tabiki ama atlardan korkmalariına çekinmelerine hiç gerek yok. Atlarda çok hisli hayvanlardır, sizin o anki hislerinizi hissederler ve sizinle adete bir arkadaş olurlar. Mutlaka etraflarında sen bu işi yapamazsın bir kadına göre değil diyenler olacaktır asla bu tür laflara aldırıp geri adım atmasınlar. Tam tersi hayallerinin heveslerinin hedeflerinin peşinden koşsunlar. Elalem ne der elalem ne düşünür gibi düşünceleri asla olmasın. Eğer sonuçta bir başarı varsa, el alkışlar, alemde izler. Şimdiden bu sektöre adım atacak hemcinslerime başarılar dilerim.
patronlardunyasi.com