Patronlar
‘Başçalan’ adlı hesap tarafından sosyal medyada paylaşılan kayıtlara göre, Erdoğan, 28 şubat 2013 tarihinde Milliyet’te Namık Durukan imzasıyla yayımlanan ‘İmralı zabıtları’ haberine hıncını gazetenin patronu Erdoğan Demirören’den çıkarıyor. Milliyet’in o dönemki genel yayın yönetmeni Derya Sazak ve Durukan’a ‘şerefsiz, adi, ahlaksız, namussuz, kepaze, rezil herif’ gibi ağır hakaretleri ve öfkesiyle Demirören’i ağlatıyor.
Duman ettiniz
Kayıtlara göre görüşme Demirören’in Erdoğan’ı telefon açarak onu üzüp üzmediğini sormasıyla başlıyor. Erdoğan, duman ettikleri yanıtını veriyor.
Konuşma boyunca başbakana patron diye hitap eden Demirören, Erdoğan’ın öfkesini yatıştırmaya çalışıyor, hatta haberi Milliyet muhabirine sızdıran kişiyi bulup önüne koyacağını söylüyor ancak sonuç alamıyor. Erdoğan, böyle bir rezillik üzerine biraraya gelmenin anlamsız olduğunu ima ediyor.
Başbakan’ın, Milliyet’in görevinin provokasyon yapmak mı olduğunu sorması üzerine Demirören, böyle bir şeyin akıllarının ucundan geçmeyeceğini belirtiyor.
Üç gazete fazla satmak için
Erdoğan, üç-beş gazete daha fazla satmak için böyle bir namussuzluğun yapıldığını, Demirören’in de savunduğunu dile getiriyor. Demirören ise savunmadığını, aksine bütün gece bu meseleyle uğraştığını söylüyor.
Erdoğan Demirören tekrar kendisine bir yarım saat ayırmasını rica edince, Başbakan daha önce çok yarım saatler ayırdığını ifade ediyor. Erdoğan ayrıca bundan sonra yurtdışı gezilerinde başbakanlık uçağına Demirören’in gazetelerinden bir kişi bile almayacağını ekliyor.
‘Adi, kepaze, rezil’
Derya Sazak’la konuştuklarını hatırlatan Erdoğan; çözüm sürecine girdiklerini, riskler aldıklarını hatırlatarak yalan yanlış bir manşetle sürecin baltalanmak istediklerini söylüyor.
Başbakan Erdoğan, hem Sazak’a hem de Durukan’a ‘ahlaksız’, ‘adi’, ‘kepaze herif’, ‘namussuz’, ’şerefsiz’ gibi ağır hakaretler yöneltiyor.
Demirören bunun üzerine kendisinden ne istediğini soruyor. Erdoğan, bunun üzerine namussuz olarak nitelediği bu kişilerden, o başlığın nasıl atıldığına dair hesap sorulmasını istiyor. Erdoğan, namussuzluk yapan birini işyerinde bir saat tutup tutamayacaklarını sorguluyor.
Demirören de tutmayacağını söylüyor.
Akşama kadar sorumlular bulunacak
Erdoğan, o kadar risk aldıklarını, buna karşılık atılan başlığın yenilir yutulur gibi olmadığını tekrarlıyor.
Görüşme burada kesilirken, ikili arasındaki ikinci telefon konuşmasında Demirören, gerekenin yapılacağı teminatı veriyor.
İyi niyetliyse kaynağını açıklasın
Erdoğan, işin birinci sorumlusu olarak Derya Sazak’ı ve Namık Durukan’ı işaret ediyor. Başbakan, eğer Durukan iyi niyetliyse tutanakları kimin sızdırdığını söylemesi gerektiğini belirtiyor. Kim sızdırmışsa onun hakkından gelineceğini ifade eden Erdoğan, bu kişi kendi ekibinden de olsa BDP’den de olsa gereğinin yapılacağının altını çiziyor.
Bunun üzerine, Demirören akşama kadar kimin sorumlu olduğuna dair bilgiyi Başbakan’a bildireceğinin garantisini veriyor. Demirören, Başbakan’dan kendisini üzmemesini istiyor ve ağlayarak bu işlere nasıl ve kimin için girdiğini sorguluyor.
75 yaşındaki Demirören'in son sözü "Nasıl girdim bu işe, kim için ya" diyerek ağlıyor.
Hedefteki isimlere neler oldu?
Namık Durukan hâlâ Milliyet bünyesinde çalışıyor. Derya Sazak 30 Temmuz 2013′te gazeteden ayrıldı. Sazak’ın yerine gazetenin Ankara Temsilcisi Fikret Bila getirildi.
‘İmralı zabıtları’nın ilk kurbanı ise Milliyet yazarı Hasan Cemal oldu. Cemal, ertesi günkü yazısında haberi haberi ‘gazetecilik başarısı’ olarak nitelendirmişti. Başbakan Erdoğan, aynı gün Cemal’e meydanlardan, “Batsın sizin gazeteciliğiniz” diye yüklenmişti. Cemal önce zorunlu tatile çıkarılmış, 18 Mart 2013′te yayınlanan şu notla gazeteyle ilişiği kesilmişti: “Milliyet Gazetesi’nin değerli yazarlarından, 45 yıllık meslek ustası Hasan Cemal’le yollarımız bugünden itibaren üzülerek ayrılmaktadır.”