Rahime Baş Uçar'ın röportajı
Yataş'ın patronları, kurumsallaşma amacıyla yapılan halka arzın yarardan çok zarar getirdiğini düşünüyor. Yılmaz Öztaşkın, “Bizi her an denetleniyoruz. Bazı rakiplerimizse 16 yaşından küçük işçi çalıştırıp, kayıt dışı satış yapabiliyor” diyor...
YATAŞ Türkiye'nin en tanınmış markalarından biri. Yataş Yatak ve Yorgan Sanayi'nin temelini, 1976 yılında Anadolu'nun ilk sünger fabrikası olarak kurulan Süntaş A.Ş. oluşturuyor. 1979'da süngerin yanına yatak, 1981'de yaylı yatak, 1987'de ev tekstili, 1993'te yataklı kanepe ve koltuk takımları, 1997'de de modüler mobilyalar eklenmiş...
Yataş, halen Kayseri ve Ankara'daki 7 fabrikası, 1.450 çalışanı ve 800 satış noktasıyla hizmet veriyor. Şirket, başta ABD, İngiltere, Hollanda, Almanya, Macaristan, Bulgaristan, İsviçre, Rusya ve Romanya olmak üzere 45'i aşkın ülkeye de ihracat yapıyor. Yataş'ın 2008 yılı cirosu 110 milyon dolar...
1988'de mobilyacılıkta perakende mağazacılık sistemini başlatan Yataş, 1996'da da halka açılarak yine sektöründe bir ilke imza atmıştı. Ancak şirketin patronları şimdi bu karardan çok da memnun görünmüyor. Yataş Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Öztaşkın ile ortağı ve Yataş CEO'su Yavuz Altop, özellikle halka açık olmadığı için denetlenmeyen rakip şirketlerin yarattığı haksız rekabetten şikayetçiler...
Global krizden sonra mobilya sektörü yüzde 10'luk KDV indirimiyle nefes almıştı. Bu vergi indirimi bitti. Şimdi sektör nasıl bir çıkış yolu bulacak?
Yılmaz Öztaşkın: Doğrusu devletin KDV indirimini neye göre sonlandırdığını bilmiyorum. KDV indirimi bittikten sonra ilk anda satışlar yüzde 90'a yakın düştü. Bu demek değil ki devamlı yüzde 90 düşecek. Şimdi biraz toparlanmaya. Ama yine de indirim öncesine göre düşük. KDV indirimi devam etseydi insanlar alışverişine devam edecekti. Ürünler ucuz olduğu için üretim ve satış da fazla olacaktı. Yüzde 10 KDV indirimi deyip geçmeyin. Bu indirimle hem devletin bütçesine çok büyük paralar girdi hem de bizim gibi sanayiciler ellerinde ne kadar stokta mal varsa hepsini eritti. Çok rahatladık. Şimdi ise üretim devam ediyor ama satışlar düşüyor.
O zaman üretimi de kısmak gerekmiyor mu?
Öztaşkın: Hammadde bağlantısı yapılmış ve alınmış. Eldeki mevcut hammadde mamul madde haline gelinceye kadar devam edecek. Satışlar açıldı açıldı; açılmadı yine işçi çıkarma yoluna başvuracağız. Mecburuz. Bakın KDV kalktı diye büyük talep oldu. O dönemde 350 kişiyi işe aldık. Aslında bizim icranın başında Yavuz (Altop) Bey var. Asıl röportajı onunla yapmanız lazım. Bilgi hazinesi onda...
Peki Yavuz Bey, çalışan sayısını azaltmak için Yataş'ta kritik seviye nedir?
Yavuz Altop: Aslında mevsimsel bir durgunluğa da giriyoruz. Aralık-ocak-şubat-mart ayları bizim sektörümüz için en durgun dönemdir. Geçen yıllarda ihracat sayesinde yakaladığımız birtakım imkanlarla mümkün mertebe işçi çıkarmadan yolumuza devam edebiliyorduk. Bu yıl da aklımızdan geçen bu. Ama olmadığı takdirde Yılmaz Bey'in de söylediği gibi işçilerimizi ücretli ve ya ücretsiz izinlere çıkarma durumunda kalmamız normal.
Peki mobilya ve ev tekstili sektöründe işlerin açılabilmesi için sizin öneriniz ne?
Altop: Ekim ayında Kayseri Sanayi Gecesi'ne katılan Cumhurbaşkanımızın (Abdullah Gül) da dediği gibi yabancılarla ortaklık düşünmeniz lazım. Dışarıya açılmanın yolu buradan geçiyor. Bir yabancıyla ortak olabilmenin en önemli koşulu ise marka olmak. Marka olabilmek için kayıt dışının azaltılması lazım. Kayıt içindeki firmaların da devlet tarafından korunması lazım. Ki bu sayede yabancılarla ortaklık kurabilecek seviyelere gelsin. Türkiye'de 15 milyon insan işsiz. Mobilya, emek yoğun bir sektör. Bu sektöre birtakım devlet teşvikleri olmalı ki daha fazla istihdam yaratabilsin.
Yataş'ın yüzde 40.15 hissesi halka açık. Bu oranı artırarak taze kaynak yaratmayı düşünüyor musunuz?
Öztaşkın: Hayır. Daha fazla halka açılmayı düşünmüyoruz. Halka açıklık iyi bir şey ama böyle bir ortamda devamlı denetleniyorsunuz. Her an kontrol altındasınız. Halbuki bazı firmalarda KDV'siz ve faturasız satışlar oluyor. Rakipleriniz 15-16 yaşından küçük işçi bile çalıştırıyor. Bu da haksız rekabeti getiriyor. “Biz de böyle yapalım” demiyorum ama ben halka açıldığım için şahsen pişmanım. Halka açılmak avantaj değil dezavantaj.
Altop: Evet. Halka açılmanın cazibesi yok. Ekonominin yüzde 60'ının kayıt dışında olduğu bir ortamda halka açık firmalar Yılmaz Bey'in de ifade ettiği gibi, devamlı göz önünde ve kontrol altında. Öbür taraf da Kayseri tabiriyle “arşınıyla alıp çilesiyle satıyor”; daha rahat esnek bir ortamda çalışıyorlar.
Öztaşkın: Neredeyse “Bir bardak su içeceğim haberin olsun” deyip öyle içebiliyorsun.
Top: Aslında sizinle bu röportaj yaparken bizim SPK'nın (Sermaye Piyasası Kurulu) bilgisi dışında bir konuyu gündeme getirmemiz gerekir.
Öztaşkın: Bu biraz da şuna benziyor: Koskoca fabrika yanıyor. Televizyon “Bir tesis yandı” diyor ama adını söyleyemiyor. Neymiş, reklam olurmuş. Zaten fabrika yanıyor, adam bitmiş. Bunun reklamı olsa ne olur?
Yataş, Türkiye'nin çok değerli markalarından. Ancak son yıllarda ortakları arasındaki sıkıntılarla gündeme geldi. Bu yüzden kurumsal olarak yıprandığınızı düşünüyor musunuz?
Öztaşkın: Kurumsal olarak pek yıpranmadık. Ancak her aile şirketinde bu tip şeyler yaşanabiliyor. Aile şirketleriyle ilgili kitapları okuduğunuzda hep aynı manzarayla karşı karşıya kalıyorsunuz. Ama bunların hepsi temizlendi. Sıkıntı yaratacak kimse kalmadı. Bundan sonra önümüze bakacağız.
Altop: 1996'da halka açılışımızın ana nedeni, aile şirketinin geleceğini garanti altına almaktı. Buna rağmen kurumsallık öyle kolay kolay oturtulabilen bir müessese değil, zaman alıyor. Birlikte yola çıktığımız çok kıymetli bir ortağımızı, Yılmaz Bey'in kardeşini (Mehmet Öztaşkın) kaybettik. Onun çocukları belli bir süre ayrılmak istediler...
Öztaşkın: Yeğenim Muammer Öztaşkın ve onların damadı Mehmet Şevki Kulkuloğlu'ndan bahsediyoruz. Kulkuloğlu, CHP Kayseri Milletvekili...
Altop: 2001 krizinin en etkili günleriydi. Böyle bir ortamda ayrışmaya değil, birleşmeye ihtiyacımız vardı. Peki ayrıldılar da ne oldu? Şirket kurdular, kapandı. İcra üstüne icra davaları açıldı. Halen de davalar devam ediyor. Arkasından Muammer Öztaşkın kendi adına birtakım işler kurdu. Bu kriz ortamında markasız bir firmanın ürünlerinin satışı söz konusu değil. Dolayısıyla biz aleyhimize açılmış davaların hiçbirinden etkilenmedik. Yolumuza devam ediyoruz. Onlara da bir şey demiyoruz.
“Devlet, taşıma maliyetlerimize destek olsun”
Yataş, 2005 yılında Fransız mobilya üreticisi Cauval ile kanepe ve koltuk üretiminde ortak oldu. Yüzde 50-50 ortaklıkla Kayseri'de “Valva Mobilya Üretim A.Ş.” unvanlı bir şirket kuruldu. Peki Yataş'ın yeni bir ortaklık ya da yabancı marka satın alma gibi planları var mı? Yavuz Altop, bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
“Artık kalite açısından yabancılarla Türk şirketlerinin farkı yok. Bu yüzden yabancı marka satın almak Yataş'a çok büyük katkı yapmaz. Ancak yeni pazar imkanları sağlar. Ancak ben yine Kayseri'de üretip Avrupa'da satacaksam değişen bir şey olmaz. Bizim asıl sıkıntımız navlun bedellerinin yüksekliği. Öyle ki yatak başına navlun maliyetimiz 17 euro'yu buluyor. Mobilya Sanayicileri Derneği aracılığıyla, mobilyacıların ihracat için taşıma masraflarının kısmen devlet tarafından teşvikle karşılanmasını önerdik.”
Yataş'ın ortakları
Ortak Sermaye payı (%)
Yılmaz Öztaşkın 16.17
Hacı Nuri Öztaşkın 8.78
Muammer Öztaşkın 8(Bloke)
Şükran Balçık 6
Işıl Öztaşkın 6
Hakkı Altop 5
Türkan Öztaşkın 4
Nimet Altop 3
Hatice Altop 3
Yavuz Altop 2.71
Osman Altop 2.40
Serhan Sinan Altop 2
Şölen Aslı Altop 2
Habile Altop 2
Türkan Kulkuloğlu 0.30
Canan Öztaşkın 0.12
Diğer halka açık hisse oranı 28.53
Not: Yataş'ın halka açıklık oranı yüzde 40.15. Şirketin ödenmiş sermayesi ise 17 milyon 10 bin TL.
Para Dergisi