Sabah yazarı Funda Karayel'in bugünkü köşe yazısına göre, teknoloji ve biyoloji dünyası, DNA, hücre yenileme, "senescent hücrelerin" ortadan kaldırılması gibi yöntemlerle zamanın akışını yavaşlatma hayallerini taşırken, estetik sektörü de görünüşü 'duraklatma' konusunda rekor taleplerle karşılaşıyor.
New York'ta tam da bu konuyu araştırıyorum gerçekten herkesin iddia ettiği gibi 2030'da yaşlılık sona erecek mi?
New York'ta bir klinikte bekleme salonu dolu. Estetik cerrahın randevu defteri yıllar sonrası için bile dolu. Peki bu yoğunluk aslında neyin göstergesi? 2030'da yaşlanmanın tamamen sona ereceği iddiaları medyada sık yer buluyor; ancak bilimsel topluluklarda bu tür kesin vaatlere şüpheyle yaklaşılıyor. Bazı araştırmalar, laboratuvarlarda (özellikle fare/hücre modellerinde) yaşlanma karşıtı müdahalelerin etkili olabileceğini gösterse de bu sonuçları insanlarda ölçeklendirip güvenli biçimde uygulamak hâlâ büyük bir sınama.
Estetik müdahaleler yüz dolgusundan lazer uygulamalara, mikro iğneleme ve radyo frekansı tedavilerine kadar hızlı, gözle görülür sonuçlar sunuyor. Ancak bunlar genelde "biyolojik yaşlanmayı durdurma" değil; "görünürlüğü düzeltme" işlevi görüyor. Örneğin, GLP-1 tipi zayıflama ilaçlarının yaygınlaşması, estetik sektörde yeni bir müşteri akınına yol açtı: Kilo veren bireyler cilt sarkmaları, hacim kaybı gibi etkilerle karşılaşıyor ve estetik çözümlere yöneliyor. Dermatologlar ve cerrahlar, "doğal görünüm" beklentisini karşılamak için minimal invaziv yöntemlere, cilt rejenerasyonuna ve kombinasyon protokollere yöneliyor. Ayrıca, medikal estetik alanı büyüyor: enjeksiyonlar, dolgu, sinir modülatörleri (botoks benzerleri) talebi hızla artıyor; bazı raporlara göre ABD'de Enjeksiyon pazarı 2025'te 4,56 milyar dolar seviyesine ulaşacak.
BİLİM NE DİYOR?
Sınırlar ve Umutlar: Hücresel Reprogramlama ve "Anti-Ageing Aşılar": Bilim insanları, bazı hücreleri "daha genç" hale çevirmek, yaşlanmayı durdurucu veya tersine çevirici moleküller geliştirmek üzerine çalışıyor. Örneğin, "senescent hücreleri" (yaşlanmış, işlevsiz hücreler) hedefleyen deneysel "anti-yaşlanma aşıları" hayvan modellerinde umut verici sonuçlar verdiği söyleniyor. Guardian Cambridge'da yapılan bir çalışmada, kimyasallar aracılığıyla yaşlı hücrelerin genç hücrelere benzer davranışlar göstermesi başarıldı. Guardian bir başka deneyde, laboratuvarda yetiştirilen bir fare 'Sima' üzerine yapılan müdahaleyle yaşam süresi uzatıldı. Ancak bu tip çalışmalar genellikle laboratuvar şartlarında, kontrollü koşullarda gerçekleşiyor. Gerçek insan vücudunda, uzun vadeli, sistemik etkileri, güvenliği ve yan etkileri henüz netleşmemiş durumda.
ÖMÜR UZATMA START-UP'LARINA CİDDİ TEŞVİK VAR
Yatırım, yarışmalar ve finansman 2030 vizyonları pek çok biyoteknoloji şirketini harekete geçirmiş durumda. Örneğin XPrize organizasyonu, "Healthspan / Longevity" alanında 101 milyon dolarlık ödül bütçesi ile biyolojik yaşlanmayı etkileyebilecek çözümleri teşvik ediyor. Guardian Silicon Valley yatırımcıları (örneğin Jeff Bezos, Peter Thiel) gençlik/ömür uzatma startup'larına ciddi kaynak aktarıyor.
2030'da yaşlanmanın tamamen sona ereceğini iddia etmek şimdilik abartılı bir beklentidir. Bugünkü bilim, "yaşlanma sürecini yavaşlatma", "hasarlı dokuları gençleştirme" potansiyeline işaret ediyor; ama bu, tüm organizmayı yıllarca ileriye taşımak anlamına gelmiyor. Estetik yöntemler cerrahi, dolgu, lazer gibi teknikler görünüşü iyileştirebilir, cilt kalitesini artırabilir; bunlar, kronolojik yaşlanmayı durdurmaz. Talep artışı ve randevu krizleri, bu sektörde beklenmedik bir büyüme ve 'güzellik artı gençlik' arzusunun birleşiminden kaynaklanıyor. Gerçek 'yaşsızlık' vizyonu bilimsel sınavdan geçmeli: uzun vadeli insan çalışmaları, güvenlik verileri, etik çerçeveler ve toplumsal eşitlik değerlendirmeleriyle şekillenmeli.
BİYOLOJİK YAŞLANMAYI DURDURAMIYOR
Estetik cerrahi görünümde 'yaşsızlık' hissi yaratıyor ama bu biyolojik yaşlanmayı durdurmuyor daha çok görünüm, cilt kalitesi ve yüz/beden hatlarını düzeltme işlevi görüyor. Doktorların, kliniklerin randevu yoğunluğu artıyor; bazı şehirlerde talep çok yüksek ve klinikler dolu. Medya ve sektör yazıları, büyük şehirlerde (New York) popüler, sosyal medyadan gelen genç cerrah/kliniklerin çok yoğun talep gördüğünü, bazı uygulamaların uzun bekleme listeleri oluştuğunu bildiriyor. '5 yıl' gibi aşırı uzun beklemeler duyuluyor ama bu genelleştirilemez; elit cerrah veya çok özel protokoller için sıra uzun olabilir. Ayrıca bazı bölgelerde tıp/medikal estetik düzenlemeleri (veya kısıtlamalar) randevu akışını etkileyebiliyor.
JAPONLAR MI, AMERİKALILAR MI?
'Yaşsızlık' tek bir kişinin veya ülkenin icadı değil; bu kavram, güzellik endüstrisinin, anti-aging bilimlerinin, moda/kültür söylemlerinin ve pazarlamanın birleşiminden doğdu. Akademik literatürde 'agelessness' kavramsal olarak uzun zamandır inceleniyor (estetik, kültür çalışmaları, gerontoloji). Japonya uzun yaşam ve yaşlanan toplum üzerine güçlü kültürel/ pratik yaklaşımlar (ikigai, diyet, sosyal yapı) ile bilinir; ama 'yaşsızlık' pazarlama ve biyoteknoloji söylemlerinin yükselişi özellikle ABD (Silicon Valley yatırımcıları, start-up'lar, lüks estetik pazarları) tarafından küresel görünürlük kazandı. Yani hem Asya kültürel yaklaşımları hem Amerikan yatırım-teknoloji ekosistemi bu alanı farklı şekilde besliyor.
patronlardunyasi.com