Hürriyet'ten Melike Çalkap'ın haberine göre, düşünmeden ya da araştırmadan yardım alınması halinde kitlelerin sorgulama, eleştirme gibi yetilerini kaybederek sadece yapay zekâ tarafından yönlendirilir hale gelebileceğini öne süren Prof. Dr. Çotuksöken şöyle konuştu:
“Bilgiyle bilgi olmayanın arasındaki sınırların iyice belirsizleştiği bir yerdeyiz. Her türlü isteğimizi yapay zekâya yaptırabiliriz. O nedenle sormaya, sorgulamaya, eleştirmeye, bilgi ile bilgi olmayanı ayırt etmek üzerine çok daha fazla çalışmaya ihtiyacımız var. Felsefeye de her zamankinden daha çok gereksinimimiz olduğunu düşünüyorum. Sadece yapay zekânın olanaklarını sonsuzca kullanarak, realiteyi gözardı ederek her istediğimizi yapabiliriz noktasına mı geleceğiz; yoksa yapılması gerekeni ihtiyaçlarımızı göz önünde bulundurarak yapmaya mı çalışacağız? Yapay zekânın yaptıklarını eleştirel bir gözle her zaman sınamamız gerekiyor. Bu araçların bize yön vermeye çalıştığı noktalarda nasıl davranacağımız da önemli. Yoksa tam anlamıyla köleleşebiliriz.
ZİHİN TEMBELLİĞİ YAPAR
Yapay zekâ araçlarının nasıl kullanıldığına bağlı olarak düşünce ya da zihin tembelliği oluşabilir. Ödevlerini ve projelerini yapay zekâya yaptıran ya da araştırma süreçlerini yalnızca bu teknoloji üzerinden yürüten çocuklar da aslında zihin tembelliğinin kıskacında olabilir. Bu durumun önüne geçmek için hem çocukların hem de ailelerin felsefi düşünce şeklini benimsemesi gerekiyor. Ebeveynler ilişkilerin nasıl kurulduğunu, bir davranış gerçekleştirildiğinde ya da çocukları buna tanık olduğunda sonuçlarının ne olabileceğini onlara anlatmalılar. Yani çocukların neyi, neden yaptıklarını bilmesi gerekiyor. Bu noktada ailelerin de onlara doğru rol model olması şart.”
‘KORUMACI’ UYARISI
- Prof. Dr. Kenan Çayır, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi: “Sosyal medyanın erken yaşlarda kullanılmaya başlanması önemli bir konu. Yeni maarif modelinin sosyal bilgiler kitaplarına da dijital vatandaşlık, dijital okuryazarlık konuları eklendi. Bu noktada çocuklar için ‘korumacı yaklaşım’ benimseniyor ama bundan ziyade dijital okuryazarlığın bir eleştirel düşünce biçimi olarak öğretilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yapay zekâ da hayatımıza girdiği için bu konu artık daha da önem kazandı. Yaşadığımız dünyada gruplar arası ilişkiler bozuluyor, çünkü çok fazla yanlış bilgi etrafta dolanıyor. Çözüm çocukları bundan uzak tutmak değil, bunlara eleştirel bir şekilde bakmalarını sağlamak. Öte yandan sosyal medya çocuklar arasındaki ayrımcılığı da artırabiliyor. Bu noktada teknolojileri zorbalığı ve ayrımcılığı artıran şekilde değil bir arada, barış içinde yaşamayı sağlayacak şekilde nasıl kullanırız diye düşünmemiz gerekiyor.”
patronlardunyasi.om