Bilgin, 3. Türkiye Hazar ve Orta Asya Bankacılık ve Finans Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, özellikle son çeyrek asırda gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkede finansal hizmetlerin hem ölçek hem de çeşitlilik olarak çarpıcı bir gelişme gösterdiğini söyledi.
Finans sektörünün içinde özellikle bankacılık sektörünün ekonomik kaynakların etkin kullanımında önemli rol üstlendiğini ifade eden Bilgin, Türkiye'de de bankacılığın finansal sistemin yüzde 80'inin oluşturduğunu kaydetti.
Bankacılık ve finans sektöründe yakın tarihte yaşanan krizlerin boyutlarının bu alanlara verilmesi gereken önemi teyit ettiğini dile getiren Bilgin, Türk bankacılığında dönüm noktasının da 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan krizler olduğunu anlattı.
Krizler sonrası yeniden yapılanma süreci yaşandığını, rekabet koşullarının değiştiğini belirten Bilgin, şöyle devam etti:
'Bu noktaya çok büyük acılar çekilerek gelinmiştir. 2001 krizinde bankacılığın maliyeti o yılın GSMH'sının yüzde 30'u kadar olmuştur. Bu çok önemli bir rakamdır ve dolayısıyla bankacılık sisteminin yeniden yapılanması da elzem olmuştur. Geçtiğimiz 4 yılda bankacılık sistemimizin dünyaya bakışı, riski algılamaları ve hesaplamaları değişti. Bunda, bankacıların, bu mesleğin sadece kendileri için değil ülke için de ne kadar önemli olduğunu hissetmeleri en önemli rol oynamıştır.' Tevfik Bilgin, sektörün geçtiğimiz 4 yıl içinde kendini rehabilite etme çabası gösterdiğini, buna ekonominin genelinde yaşanan istikrarın da çok büyük etki sağladığını söyledi.
2001 yılında Türkiye'de banka sayısının 81 iken bugün 47 olduğunu belirten Bilgin, bankaların aktif büyüklüğünün de 117 milyar dolardan 260 milyar dolara ulaştığını, 2001 yılında bankaların sadece 27 milyar dolar kredi verirken, şu anda 96 milyar dolarlık bir kredi hacmine ulaştığını bildirdi.
BANKACILIĞIN ASIL FONKSİYONU...
2001 yılında 77 milyar dolar olan ülke mevduatının şu anda 160 milyar dolara yükseldiğini kaydeden Bilgin, 'Kriz yılında bankalarımızın topladığı her 100 liralık mevduatın 34 lirası krediye gitmişti. Şu anda her 100 liranın 60 lirası krediye gidiyor. Bu da bankacılığın aracılık fonksiyonunu yerine getirmesi anlamında çok önemli bir gelişmedir' diye konuştu.
2001 yılında 8.2 milyar dolar zarar eden sektörün 2005 yılının ilk 7 ayında 3.8 milyar dolar kar elde eder hale geldiğinin altını çizen Bilgin, şunları kaydetti:
'Önceki dönemlerde bankacılıkta karlılığının ana unsuru devlet tahvillerinden ve Hazine bonolarından elde edilen faizlerdi. Son dönemde kredi hacmindeki genişleme, gelirlerin yapısını ve bankacılık hizmet gelirlerini ön plana çıkarmıştır. Bu da Türk bankacılık sisteminin değişen yüzünün göstergesidir. Sermaye yeterlilik rasyomuz yüzde 9.34 iken bugün yüzde 25'ler düzeyindedir.' Bu süreçte BDDK olarak gözetim ve denetim çerçevesinde risk yönetim süreçlerinin iyileştirilmesi amacıyla önemli atılımlar gerçekleştirildiğini ifade eden Bilgin, sistemin daha iyi çalışması için gerekli çalışmaların sürdürüldüğünü anlattı.
YABANCI BANKALARIN İLGİSİ
Yabancı bankaların, özellikle Avrupa bankalarının Türk bankalarına yoğun bir şekilde ilgi gösterdiğini, yılın ilk 7-8 ayında yabancıların Türk bankacılık sistemindeki payının, yüzde 3'lerden yüzde 13'lere geldiğini kaydeden Bilgin, bu payın artma eğiliminin de devam ettiğini bildirdi.
Sorunların çözülmesinin acı verdiğini, ancak bu sürecin hala devam ettiğini altını çizen Bilgin, 'Türk bankacılık sistemi yeniden çizilen yaşam alanında büyümeye çalışmaktadır' dedi.
Ekonomik istikrar oldukça Türk bankacılık ve finans sisteminin büyümeye devam edeceğine işaret eden Bilgin, şunları kaydetti:
'Türk bankacılık sisteminin insan kaynağı oldukça kalitelidir. Gelişmiş teknoloji kullanmaktadır. Dinamik bir iç pazarı vardır. Rekabet kültürü oldukça gelişmiştir. Yeniliklere çok hızlı uyum s