Ekonomi


Uluslararası yatırımcılarının Türkiye'deki en önemli temsilcisi olan YASED, yaptığı açıklamada, uluslararası yatırımlar açısından öncelik verilmesi gereken 7 konuyu kamuoyunun dikkatine sundu. 

Uluslararası Yatırımcılar Derneği – YASED'in yaptığı açıklamada aşağıdaki görüşlere yer verdi. 

YASED Uluslararası Yatırımcılar Derneği olarak Türkiye'nin gelişmiş ülkeler arasında hakettiği yeri alabilmesi için, daha iyi bir iş ve yatırım ortamına kavuşması yönünde çaba gösteren başlıca kuruluşlar arasında yer almaktayız. Uluslararası yatırımlar konusunda Türkiye'nin son yıllarda gösterdiği yüksek performansın devamını sağlamak ve bu yatırımların ülkemizin kalkınmasında önemli bir araç olarak kullanılmasını temin etmek YASED olarak temel hedeflerimizdendir.

Türkiye'deki uluslararası yatırımların yüzde 85'ini temsil eden Derneğimiz, Türkiye'ye istihdam yaratacak, katma değeri yüksek yeni yatırımların çekilmesi, mevcut yatırımcıların ise memnuniyetinin arttırılması ve ülkemizin dünyanın önde gelen önemli yatırım noktalarından biri haline gelmesine hizmet edecek faaliyetlerine devam etmekte ve bu doğrultuda atılması gereken adımları, üyelerinin katkıları ve araştırma çalışmalarıyla ortaya çıkararak kamuoyu ile paylaşmaktadır.

2005 ve 2006 yıllarında doğrudan yabancı yatırım girişlerinde 1990'lı yılların ortalaması olan 1 milyar dolar seviyesi kırılarak, önce 10 milyar dolar daha sonra da 20 milyar dolar seviyesine ulaşılmıştır. 2007 yılının ilk aylarındaki girişler de bu trendin devam edeceği yönündedir. 2008 yılı ve sonrası için ise bu seviyelerin sürdürülebilirliği, yeni (greenfield) yatırımların çekilebilmesine bağlıdır. Ülkemizin rekabet gücünün yükseltilmesi, teknoloji/know-how kapasitesinin artırılması ve istihdam yaratılmasında önemli rol oynayacak yeni (greenfield) yatırımlar açısından cazip bir yatırım yeri niteliğine kavuşmasının aşağıda belirtilen meselelerin çözüme kavuşturulması ile yakından ilişkili olduğu kanaatindeyiz.

Seçim arifesinde olduğumuz bugünlerde, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin rekabet gücünün artması ve yatırım tabanının güçlenmesi için siyasi partilerin programlarında yer almasının gerekliliğine inandığımız konular şunlardır:

Kayıt dışı ekonomi ve Şeffaflık

Türkiye'nin öncelikli problemi olarak gördüğümüz ve yasalara saygılı şirketlerin adeta cezalandırılmasına neden olan kayıt dışı ekonominin önüne geçilmesi yönünde adımların acilen ve kararlılıkla atılmasının sağlıklı bir ekonomik işleyişe büyük katkıda bulunacağı görüşündeyiz.

Kayıt dışı ekonomiyle mücadele ederek gelir dağılımı daha adil, geniş bir vergilendirme tabanına sahip, haksız rekabetin önüne geçmiş bir Türkiye hedefinin öncelikli olduğunu düşünüyoruz. Diğer yandan, kuralların açık ve anlaşılır, uygulamada ayrımcılığa yol açacak yoruma açık içerikten uzak şekilde ortaya konması ve uygulamacı birimlerce yoruma mahal bırakılmaksızın, kanunda yer verildiği açıklıkta hayata geçirilmesi anlamında şeffaflık da bu çerçevede sağlanmasının gerekliliğine inandığımız bir diğer husustur.

Vergi ve Teşvikler

Yatırımcılarımızın üzerindeki büyük yük olarak tabir edebileceğimiz dolaylı vergilerde indirime gidilmesi konusunda atılacak adımların, kayıtdışılığın önüne geçilmesinde yerli-yabancı ayrımı yapılmaksızın tüm yatırım camiasının büyük destek vereceği bir çalışma olacaktır. Teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi ve vergi sisteminin basitleştirilmesi bunun çok önemli parçalarıdır.

İstihdam ve Eğitim

Bugün doğrudan yabancı yatırımların çoğunluğunu oluşturan birleşme ve satın almaların yakın gelecekte yeni (greenfield) yatırımlara dönüşebilmesi için, Türkiye'nin istihdam üzerindeki prim ve vergileri rakip ülkelerle karşılaştırıldığında önemli bir dezavantaj oluşturmaktadır. Yatırımcıların gereksinim duyduğu kalifiye işgücü için yürütülecek çalışmalar da, aynı bütünün bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Eğitimde yabancı dil ve mesleki eğitim öncelikleri ile işgücünün ihtiyaçlara uygun hale getirilmesi temel öncelikler arasında yer almalıdır.

Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları -  Marka Koruması

Uluslararası standartlar benimsenmeden uluslararası entegrasyon mümkün değildir. Fikri ve sınai mülkiyet haklarındaki ihlaller, Türkiye'nin itibarını çok ciddi ölçüde zedelemektedir. Mevzuat ve özellikle uygulamada uluslararası standartların benimsenmesi hedeflerden biri haline gelmelidir. Marka koruması alanında, tüketiciyi aldatan durumların ortadan kaldırılması da öncelikli olarak ele alınmalıdır. Son dönemlerde veri koruması konusunda yapılan mevzuat düzenlemelerinde uygulamadaki eksikliklerin giderilmesine ihtiyaç vardır. Hukuk reformunun gerçekleştirilmesi bu hakların korunması açısından son derece önemlidir.

Araştırma-Geliştirme

Rekabetçi gücü artırabilmenin en önemli ve kalıcı ayaklarından biri, teknoloji ve Ar-Ge konusudur. Ar-Ge teşviklerine bütçeden ayrılan payın son yıllarda artırılmış olması sevindirici bir gelişmedir. Türkiye'nin Ar-Ge kapasitesinin gelişmesi ve bu alana yönelik yatırımların da çekilebilmesi için bu teşviklerin devamı,  yaygınlaştırılması ve etkin kullanımı yönünde çabaların sürmesini diliyoruz.

Belirtilen tüm bu hususlar hem mevcut yatırımcıların sorunlarını azaltması, hem de önümüzdeki dönemde yeni (greenfield) yatırımları çekilebilmesi açısından öncelikle ele alınması gereken konulardır. Bunlara ilaveten;

Türkiye'nin “özellikle yeni yatırımları teşvik edecek şekilde” Doğrudan Yatırım Yeri olarak çekici kılınması

Son yıllarda büyük bir artış gösteren doğrudan yabancı yatırımların, orta ve uzun vadede devamlılığı, Türkiye'nin yeni (greenfield) yatırımlar için bir üs haline gelmesine bağlıdır.  Katma değeri yüksek, teknoloji ağırlıklı ve üretime dönük yeni yatırımlar çekmek, Türkiye'nin geleceği için kritik önemdedir. Bu kapsamda, Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın çalışmaları etkinliğini artırarak sürdürmelidir. Yeni (greenfield) yatırımların ülkemize gelebilmesi için Türkiye'nin vergide de, teşvikte de rekabetçi sistemler geliştirilmesi gerekmektedir. Büyük ve istihdam yaratan yeni yatırımlar istiyorsak rekabet halinde olduğumuz ülkelere göre avantajlar oluşturmak zorundayız.

Avrupa Birliği

Yine yukarıda belirtilen tüm hususlarda gelişme kaydedilmesi Türkiye'nin AB üyelik müzakere sürecinde de yolunu açacak gelişmeler olacaktır. Ancak tüm bu gelişmelerin sağlanabilmesi ve ülkemizin dünyada en öncelikli yatırım noktaları arasında sürekli yer alabilmesi Avrupa Birliği'ne tam üyelikle sonuçlanacak müzakerelerin başarıyla sürdürülmesine bağlıdır.

AB üyeliği konusunun gündemden düşmemesi, müzakere sürecine ilişkin çalışmalar ve lobi faaliyetlerine hız kaybetmeden devam edilerek gündemdeki önceliğini koruması son derece önemlidir. Türkiye'nin her alanda AB standartlarına uyumunun sağlanması ve yapılan uyum ve iyileştirme çalışmaları sonucunda ülkeye katma değer yaratacak yeni yatırımların çekilmesi, ekonomik programların öncelikli konuları arasında yer almalıdır.

Burada dile getirilen husularda ciddi adımlar atılması, ülkemizde halen faaliyette bulunan uluslararası yatırımcıların mevcut yatırımlarını büyütmeleri ve yeni yatırımların ülkemize kazandırılması açısından hayati öneme sahiptir.