İran’ın nükleer programıyla ilgili olarak ABD ve Avrupa Birliği’nin bu ülkeye karşı yaptırımlarının arttığı hatırlatan WSJ, Halkbank’ın duruşunun kâr amaçlı gözükmediğini ve bankanın 4. çeyrek sonuçlarına göre, İran’la ilgili işlemlerden elde edilen gelirlerin kârının yüzde 1’den az bir kısmını oluşturduğunu belirterek, “Ancak bu politika (İran’la ilişkilerin sürmesi) bankanın yüzde 75’ini elinde bulunduran Türk hükümetinin pozisyonunu yansıtıyor” yorumunda bulundu.
Türkiye’nin dengesi...
Türkiye’nin petrolünün yüzde 30’unu İran’dan aldığını ve sadece Birleşmiş Milletler’in alacağı yaptırım kararlarına uyacağını açıkladığını hatırlatan WSJ, şunları yazdı:
“Halkbank, Türkiye’nin Tahran’a karşı daha sert önlemler almayı reddetmesinin sembolü oldu. Analistler, bankanın duruşunun Ankara’nın karşı karşıya olduğu hassas dengeyi gösterdiği görüşünde. Bir tarafta Türkiye’ye önemli ekonomik ve stratejik zarar verebilecek komşu İran, öteki tarafta İran’ın iddia edilen nükleer silah programını durdurmaya kararlı Batılı müttefikler var.”
‘Yatırım için çekici’
Halkbank’ın İran’la esas ilişkisini Türkiye’nin tek petrol rafinerisi Tüpraş’ın petrol alımıyla ilgili ödemelerinin oluşturduğunu hatırlatan WSJ, Halkbank’ın İran ödemeleri için aracılık etmesinin, hisselerinin yatırım açısından çekici olmasını engellemediğini de yazdı.