Osman MÜTFÜOĞLU
Uyku sırasında vücut “tamir moduna” geçer. Derin uyku evresinde büyüme hormonu (GH) salınır; bu hormon çocuklarda büyümeyi, yetişkinlerde ise hücre yenilenmesini sağlar. Aynı anda melatonin devreye girer; sadece uyku hormonu değil, aynı zamanda güçlü bir antioksidandır. Hücrelerdeki oksidatif stresi azaltır, DNA hasarını onarır ve yaşlanmanın biyolojik hızını yavaşlatır.
Uyku aynı zamanda beynin çamaşır makinesidir. Uyanıkken biriken toksinler — özellikle Alzheimer’la ilişkilendirilen beta-amiloid proteinleri — sadece uyku sırasında “glimfatik sistem” aracılığıyla temizlenir. Bu sistem, adeta beyin hücreleri arasına giren bir temizlik dalgasıdır. Yani iyi uyku sadece ömrü değil, zihinsel keskinliği de uzatır.
Kalp açısından da uyku bir koruma kalkanıdır. Derin uyku evresinde nabız yavaşlar, tansiyon düşer, damarlar gevşer. Düzenli uyku, damar sertliğini ve kalp krizi riskini azaltır. Hatta yapılan çalışmalar, günde 7–8 saat kaliteli uyuyanların, 5 saatten az uyuyanlara göre kalp hastalığından ölme riskinin yüzde 30 daha düşük olduğunu gösteriyor.
Bağışıklık sistemi de gece çalışır. Antikor üretimi, virüslere karşı savaşan T hücrelerinin aktivasyonu hep uykuda artar. Bu yüzden az uyuyanlar hem daha sık hastalanır hem de enfeksiyonları daha zor atlatır.
Uyku, metabolizmanın da sessiz düzenleyicisidir. Uykusuzluk, insülin direncini artırır, leptin–ghrelin dengesini bozar ve iştahı açık bırakır. Bu yüzden kötü uyku, dolaylı olarak erken yaşlanmanın, obezitenin ve diyabetin de zeminini hazırlar.
Sonuç olarak uyku, yaşlanmayı durdurmaz ama hızını dramatik biçimde yavaşlatır.
İyi uyuyan bir vücut, daha az iltihap üretir, daha dengeli hormonlar salgılar, daha dayanıklı hücreler üretir.
Yani uykunun her saati, ömrünize eklenmiş birkaç dakika gibidir.
patronlaardunyasi.com