Kerim ÜLKER-İZMİR
17 ve 18’inci yüzyıl altın ve gümüşün çağıydı. 19’uncu ve 20'nci yüzyıl elmasın, petrolün, doğalgazın... 21’inci yüzyıl ise bilginin, teknolojinin dolayısıyla nadir elementlerin.
TÜRKİYE YOLUN BAŞINDA
Nadir toprak elementleri, toplamda 17 metalden oluşan özel bir grup. Bunların 15’i, atom numaraları 57 ile 71 arasında olan ve “lantanitler” olarak bilinen elementler. Geriye kalan ikisi ise itriyum ve skandiyum.
Dünyada açıklanmış nadir toprak elementleri rezervleri 170-190 milyon ton civarında. Bu rezervlerin yaklaşık 44 milyon tonu Çin'de, 22 milyon tonu Brezilya'da, 22 milyon tonu Vietnam'da ve 18 milyon tonu Rusya'da. Türkiye ise hâlâ bu alanda yolun başında.
'KALDIRIMI KAZSAN NADİR ELEMENT ÇIKIYOR'
Yeni keşiflerle birlikte, toprağın altında gizlenen zenginliğin de değeri ortaya çıkıyor. Örneğin bu yılın ekim ayında Eskişehir Beylikova sahasında barit ve florit başta olmak üzere 694 milyon ton cevher potansiyeli keşfedildi. Bunun ne kadarlık kısmı ekonomiye kazandıracak türde, henüz belli değil. Ancak deyim yerindeyse, “kaldırımı kazsan nadir element çıkıyor"...
Bu söz bana ait değil, dünyanın sayılı madencilik şirketlerinden Eldorado’nun Türkiye’deki altın madenciliği şirketi TÜPRAG’ın CEO’su ve Madenciler Birliği Başkanı Mehmet Yılmaz’a ait.
Son dönemde Çin’in Batı’ya karşı en güçlü silahı olan nadir toprak elementleri küresel ekonominin en güçlü alanı. ABD ile Ukrayna arasında Rus işgaline yönelik anlaşmada masada nadir toprak elementleri vardı. Yani kısacası, geleceği yani teknolojiyi petrol, doğalgaz veya elmas değil nadir toprak elementleri belirleyecek gibi görünüyor.

TÜRKİYE HER YIL 60 MİLYAR DOLAR MADEN AÇIĞI VERİYOR
Geçtiğimiz hafta TÜPRAG’ın İzmir’deki Efemçukuru Altın Madeni’nde düzenlenen toplantıya bir grup gazeteciyle katıldık. Gündemimizde çevre, altın fiyatları, ithalat kadar nadir toprak elementleri de vardı.
Mehmet Yılmaz’ın verdiği bilgilere göre Türkiye, her yıl 60 milyar dolar maden açığı veriyor. Bu rakama değeri hızla artan nadir toprak elementleri de ekleniyor.
'TÜRKİYE 3,5 TRİLYON DOLARLIK YERALTI SERVET POTANSİYELİNE SAHİP'
Türkiye’nin yeraltı potansiyelinin altın, gümüş, krom, mermerle sınırlı olmadığını belirten Yılmaz, kritik minerallerin geleceği şekillendireceğine dikkat çekiyor. Yılmaz, kaldırımı işaret ederek “Şurayı kazsanız nadir toprak elementi çıkar. Türkiye, 3,5 trilyon dolarlık yeraltı servet potansiyeliyle büyük bir güce sahip” diye konuşuyor.
2 MİLYAR DOLARLIK YATIRIMLA, 165 TON ALTIN ÇIKARDI
Türkiye’de metalik maden arama ve işletmeciliği faaliyetleri yürütmek amacıyla 1986 yılında kurulan TÜPRAG, Kanadalı Eldorado Gold Corporation’ın Türkiye’deki yüzde 100 iştiraki olarak faaliyet gösteriyor. TÜPRAG’ın Türkiye’de iki adet maden işletmesi var. 2006 yılında üretime başlayan Uşak’taki Kışladağ Altın Madeni, Avrupa’nın en büyük altın yataklarından biri ve yılda 12,5 tonluk altın üretim kapasitesine sahip.
Türkiye’de yeraltında madencilik yer üstünde ise tarımsal faaliyetin yapıldığı işletmelerden olan TÜPRAG’ın İzmir Efemçukuru Altın Madeni İşletmesi de yer altında arama yapan birkaç madenden biri. Bu iki maden her yıl 600 bin ton cevher işleyerek ortalama 3 ton altın üretiyor. Şirket bugüne kadar Türkiye’ye 2 milyar dolar yatırım yaptı. Türkiye’deki toplam altın üretiminin yüzde 25’i TÜPRAG tarafından gerçekleştirildi. Her iki madende 165 tonluk altın üretildi. Madenlerde çalışan 1400 kişinin ise çoğunluğu bölge insanı. Örneğin Efemçukuru Altın Madeni’nde oran yüzde 80’i buluyor.

“İZABE TESİSİ ŞART, BABAYİĞİTLER LAZIM”
Konu altın fiyatlarındaki küresel rekora geliyor. Bu artışın cari açığı olumsuz etkilediğini dile getiren Yılmaz’ın verdiği bilgilere göre Türkiye’de halihazırda 18 altın madeni işletmesi bulunuyor. Yeni maden işletmelerinin açılması söz konusu. Bununla birlikte Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya gibi Doğu ve Güney Avrupa ülkelerinde de yeni işletmelerin devreye alınması bekleniyor. Yılmaz, şu bilgileri verdi:
“Bu potansiyeli dikkate alarak Türkiye’nin Trakya Bölgesi’nde bir izabe tesisi kurulması gerekiyor. İster yapısında altın ve gümüş gibi kıymetli madenleri barındıran yarı saflıktaki yekpare kayaç olan dore olsun, ister konsantre olsun, hem Türkiye’nin hem de yakın coğrafyadaki altın işletmelerinin potansiyeli dikkate alındığında mutlaka ülke içinde bir izabe yani ayrıştırma ve indirgeme tesisi kurulması gerekiyor. Üreticiler açısından bu altını alıp yurtdışına göndermek maliyetli. Çin zaten dünyada ne varsa alıyor. Türkiye’deki altınların izabesi Çin’de ve Avrupa’daki tesislerde yapılıyor. O kadar kıymetli ki açık artırma ile gidiyor. Kime giderse gitsin devlete belli bir hak ödenmek zorunda.”
Yılmaz, bu proje için 200 milyon dolarlık bir yatırım gerektiğini, bunun için de sektörün öncülerinin yani babayiğitlerin bir araya gelmesinin şart olduğunu belirtti.
“YAPILAN YANLIŞLAR, SEKTÖRE ZARAR VERDİ”
Bildiğiniz üzere maden denilince akla ilk gelen sadece ekonomi olmuyor. Çevre ve doğa da oluyor. Aynı zamanda Türkiye Madenciler Derneği Başkanı olan Mehmet Yılmaz, geçmişte yapılan yanlışlıkların sektörü zor duruma soktuğunu belirtiyor. Yılmaz, bu anlamda Efemçukuru’ndan örnek veriyor.

TÜPRAG, Türkiye’de altın aramada yeraltını kullanan iki madenden biri olan Efemçukuru’nu işletiyor. Dolayısıyla burada sık sık gündemde olan siyanür kullanılmıyor. Tarıma yönelik de kendine ait özel bir yapılanması var.
“TARIM ŞİRKETİ KURDUK, KÖYLÜYLE BİRLİKTE ÜRETİYORUZ”
TÜPRAG Tarım adlı bu şirket, bölge ile yakın çalışma içinde. Yılmaz, “Örneğin üzüm buranın her şeyi. Başladığımızda şaraplık üzüm üreten çok azdı. Şimdi birbirinden farklı ürünler üretiliyor. Teraslama yağmur suyunu bitkiye faydalı hale getirmenin en iyi yolu. 1997’de buranın planlamasını yaparken köy meydanında 200 kişi ile yazılı olmayan bir şekilde el sıkışarak, forum yaptık. Tarımsal faaliyet hiçbir şekilde azalmayacak, artacak sözü verdik. ‘Siyanür kullanmayacaksınız’ dendi. Kullanılmıyor. Üretim süreci de buna imkan tanıdı. Bu tarz madencilik modellerini yaygınlaştırmamız gerekiyor. Köylüye tek bir ürüne bağlı kalmadan çiftçilik yapılmasını öğretmek istedik. Üzüm, badem ve ceviz dışında muşmulalar var, lavantalar var, bal arılarımız var” diye konuştu.
patronlardunyasi.com