Gündem


Burak ARTUNER 

Kurtuluş Savaşı tarihinin çocuk kahramanlarından, askerler arasındaki namı "Topuklu Efe" olan Onbaşı Nezahet (Baysel), 8 yaşındayken veremden annesini kaybetti. Küçük Nezahet, 1908 yılında İskeçe'de doğan, 70. Alay Komutanı Albay Hafız Halit Bey'in  yanında büyüdü. Bu nedenle askerlerin arasında yetişti. 

Babasıyla beraber cephede Geyve Savaşı, Konya İsyanı, I. ve II. İnönü Savaşları ile Sakarya ve Gediz Muharebeleri'nde düşmanla çarpıştı.

Gösterdiği kahramanlıkla 70. Alayın simgesi oldu. Askerler arasında cesareti ve gözü karalığıyla adı "Topuklu Efe" olarak anılmaya başladı. Gediz Muharebesi’ndeki bir olay, kendisine “Onbaşı” rütbesinin verilmesine neden oldu. 

"BEN BABAMIN YANINA ÖLMEYE GİDİYORUM"

Muharebede şiddetli çatışmalar sırasında bazı askerler kaçarken, Topuklu Efe, kaçan askerlerin önüne dikildi ve “Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz?” diye bağırdı. Bu tavırla Mehmetçiklerin yeniden savaş meydanına dönmesini sağladı.  

MADALYA KARARI ÇIKTI, VERİLMESİ UNUTULDU

Topuklu Efe'nin savaşlardaki kahramanlığı, Cumhuriyet'in ilânından sonra 30 Ocak 1921'de, TBMM'de gündeme geldi. Nezahet Onbaşı’ya İstiklal Madalyası verilmesi önerildi. Hatta Nezahet Onbaşı'nın asker yapılması, tuğgeneral rütbesiyle ödüllendirilip, “Paşa Hanım” olması da gündeme getirildi. 

Sonunda İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmesine karar verildi. Ancak madalya kararı Meclis'in tozlu raflarında unutuldu.  

Aradan 65 yıl geçtiğinde, bir gazetecinin konuyu gündeme getirmesiyle dönemin TBMM Başkanı Necmettin Karaduman, kendisine takdir beratı verdi. 

Çocukluğu kahramanlıkla geçen Nezahet Onbaşı'ya Dolmabahçe Sarayı'nda törenle şükran plaketi verildiğinde tarihler 6 Temmuz 1986'ydı. O zaman Nezahet Onbaşı 78 yaşındaydı. Kurtuluş Savaşı'nın 'Topuklu Efe'si 1994 yılında GATA’da yaşamını yitirdi.

Nezahet Onbaşı'nın İstiklal Madalyası tarihler 2013’ü gösterdiğinde torunu Şebnem Üçok'un kızı Gizem Ünaldı’ya verildi. 

MUSTAFA KEMAL PAŞA'YLA KARŞILAŞMA: KURDUN KIZI KURT OLUR YANITI 

Nezahet Onbaşı'nın hayatını senarist yazar Ozan Bodur tarafından da "Meclis'in Unuttuğu Kahraman: Nezahet" adıyla kitaplaştırıldı. Bodur, Nezahat Onbaşı'nın Atatürk ile cephede tanıştığını da belirterek, bir röportajında şunları anlattı: "Mustafa Kemal Paşa, Başkomutan sıfatıyla birlikleri teftiş ederken sırayla askerlere bakıyor. Babayiğit bir sürü adam yan yana sıralanmış. Mustafa Kemal Paşa hepsini böyle gözüyle takdir ediyor, en sona gelince bir boşluk var. Kafasını aşağıya bir indiriyor. Bir tane çocuk var orada. Hani o boy sıralamalarına uymayan, o heybete, o azamete uymayan bir çocuk var, şaşırıyor. Yanında da hemen bizim 'Ayıcı' lakabıyla andığımız Ayıcı Arif Paşa var. Ondan sonra Ayıcı Cahit Paşa'ya dönüyor, 'Arif Bey ben size talimat vermedim mi, çocukları askere almayın diye' diyor. Ondan sonra Ayıcı Cavit Bey de eğiliyor 'Nezahet, Hafız Halit Paşa'nın kızıdır. Kurt çocuğu kurt olur Paşam.' diyor. Şaşırıyor, Mustafa Kemal Paşa ve hikayesini dinliyor ve onu yanaklarından seviyor."

Bodur, Topuklu Efe Nezahet'e İstiklal Madalyası kararının Meclis'te unutulmasıyla ilgili de "O karar, Meclis arşivinin tozlu raflarında unutuluyor. Meclis ceridelerini düzenli olarak okuyordum. Onları okurken 'Acaba bu kıza madalyası verildi mi?' diye merak ettim. Bu merakın sonunda onunla ilgili kitap yazdım. 92 senelik bir unutkanlık vardı ortada. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk İstiklal Madalyası 92 yıldır verilmemiş. Ortada bir dram vardı. Nezahet Baysel, madalyası kendisine verilmediği için kahrolmuş. Kurtuluş Savaşı'ndaki kahramanlıkları İkinci İnönü Muharebesi'nde de devam etti, 70. Alay'ın yine en önünde Onbaşı Nezahet vardı. Derviş Paşa, ilk kez bir kız çocuğuna onbaşılık rütbesi vermiştir. 'Onbaşı Nezahet' ismi de oradan geliyor."

Yıllar sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği davete katılan Baysel'in, eşi Rıfat Bey ile konuşup salondaki herkes Kurtuluş Savaşı kahramanı olduğu için madalya konusunu dile getirmenin ayıp olacağına karar verdiklerini belirten Bodur, İnönü ve Menderes dönemlerinde bunun gündeme getirildiğini ancak unutulduğunu anlattı.

"KOCA MEMLEKETTE BİR İSTİKLAL MADALYASI'NI BANA ÇOK GÖRDÜLER"

Dönemin Tüm Parlamenterler Birliği Başkanı'nın düzenlenen bir programa Baysel'i davet ettiğini ifade eden Bodur, "Dolmabahçe Sarayı'na davet ediliyor. Nezahet Baysal çok heyecanlanıyor. Artık çok yaşlı ancak bizzat Meclis Başkanı çağırmış. Düşünün Dolmabahçe Sarayı'na davet ediliyor. Hikayeden haberdar, giyiniyor, kuşanıyor. 'Madalyamı alacağım' diye heyecanlanıyor. Ancak programda kendisine bir porselen tabak hediye ediyorlar. Baysel, merdivenlerden ağlaya ağlaya iniyor. En son GATA'da vefat etmeden önce kızı İnci'ye söylediği son söz, 'Koca memlekette bir İstiklal Madalyası'nı bana çok gördüler' dedi ve öyle vefat etti." diye konuştu.

patronlardunyasi.com