TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, bir kamu kuruluşu olmalarına rağmen tehditlerden korkmadan ve bunlara aldırış etmeden örnek müessese olmaya çalıştıklarını ve bunun için gereken her türlü sorumluluğun altına da girmeye çekinmediklerini söyledi. Yaptıkları çalışmaların ardından TMSF hakkında 17 ayrı ülkede toplam 20 bin dava açıldığını belirten Ertürk, bu davaların bininin İmarbark olayıyla ilgili olduğunu kaydetti.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) İzmir Şubesi'nin Crowne Plaza Oteli'nde düzenlediği "Dost Meclisi Toplantısı"nın konuğu olan TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, TMSF'nin yaptığı icraatlar hakkında bilgi verdi.
Batık bankalardan yalnızca banka sahiplerinin değil geniş bir kesimin nemalandığını, yaptıkları hesaplamalarla ortaya çıkan 50-60 milyar dolarlık batığın nereye gittiğini kimi zaman kendilerinin bile bulamadığını ifade eden Ertürk, hırsızın bilindiğini, çalınan paranın miktarının bilindiğini, ancak hırsızın yakalanmasına rağmen paranın ortada olmadığı bir durumla karşı karşıya olduklarını kaydetti.
Akrabalarından, kendisini yolda gören vatandaşlardan kendisine batık bankaların sahiplerinin yurtdışında, ağaç altında sakladığı çok büyük miktarda para olup olmadığı şeklinde sorular geldiğini ifade eden Ertürk, "Bunların mutlaka dışarıda kefen paraları var. Ama bu yüzbin dolarlar civarındadır. Ama bir yerlerde saklanan ve milyar dolarları bulan çok büyük paraların olmadığını bilmemiz lazım." dedi.
Bankalardan toplanan paraların daha önce banka sahipleri tarafından çeşitli hortumlama yöntemleriyle dağıtıldığını öne süren Ertürk, 'Onlar topladıkları paraları kendi şirketlerine kredi vererek, şirketlerinin hisselerini pahalıya alıp ucuza satarak şirketlerine bankalardan kaynak aktırımı sağladılar. Borçlu olan belli ama o kredinin teminatının karşılığı yok. Geride ancak birkaç şirket kalmış. Bu kadar ses çıkaran iş, yakalayabildiğimiz ve satmak için uğraştığımız mallardır.' dedi.
Bu tür hırsızlıklarda geç kalınması durumunda hiçbir tahsilatın yıpalamayacağına, hatta ortalarda evrak bile bulunamayacağına dikkat çeken Ertürk, son 6 ayda yapılan 6 milyar dolarlık satışın hızlı hareket etmenin sonucu olduğunu belirtti. Batık paranın tahsili için yaptıkları çalışmalarda türlü zorluk ve tehditlerle karşı karşıya kaldıklarını anlatan Ertürk, bu çalışmalarda hukukun tüm olanaklarını kullanarak bu alanı da hareketlendirdiklerini bildirdi.
Son dönemde yapılan çalışmalarla finansal sektörde herkesin yapılan yanlışının cezayla karşılaşacağını gördüğünü, böylece bulaşıcı bir durum olan ahlâksızlık ve hukuksuzluğun önüne geçildiğini savundu. Geçmişte suçluların siyasette, yargıda, toplumsal hiyerarşide ve her yerde güçlü olduğunu ileri süren Ertürk, 'Artık bunun da sonunun gelmiş olması lazım. Bizim çabalarımız aynı zamanda bunun da sonunun gelmesine katkı koyuyor. Dikkat ederseniz biz güç-müç dinlemiyoruz. Suçlu kategorisindeki güçlü geçinenlerle uğraşıyoruz, bu kararlılığımızı da gösteriyoruz. Eskiden herkesin yaptığı yanına kar kalıyordu. Kimse hesap sormuyordu. Hesap sorulunca rahatsızlıklar oluyor. Şimdi herkes yaptığı hata sonucunda bedel ödeyeceğini gördü.' dedi.
Bir kamu kurumu olarak, çalıştıkları konularda örnek müessese olmaya çabaladıklarını ve sorumluluk altına girmeye çekinmediklerini ifade eden Ertürk, kurumlarına İmarbank ile ilgili bin, toplamda ise 20 bin dava açıldığını ve bu davaların 17 ayrı ülkeden açıldığını vurguladı.
Kamudaki "devlete yapılan hizmet cezasız kalmaz' anlayışının artık demode olduğunu kaydeden Ertürk, yaptıkları çalışmalara toplumun yaptığı övgülerin yeni anlayışı desteklediğini dile getirdi. Özel sektörde çalışanların gösterdikleri performan