Çiftin bir başka tutkusu ise basketbol. Bahçedeki basket potasında, hafta sonlarında maç eksik olmuyor.
Türk iş dünyasında uzun yıllardır uyumla çalışan birçok başarılı çift var. Fakat Gülden-Yılmaz Yılmaz çiftinin yeri bende nedense ayrıdır. Sanıyorum bunda uzun yıllardır takip ettiğim Koton markasına olan hayranlığımın da etkisi büyük.
Eğitimci Gülden Yılmaz ve deniz subayı Yılmaz Yılmaz çiftinin, 1988'de ihraç fazlası 25 metrekarelik bir mağazada temelini attıkları Koton, bugün 500 milyon TL cirosuyla perakende sektörünün en önemli markalarından biri. Son 10 yılın en hızlı büyüyen isimlerinden olan şirket, 2001'de 10 olan mağaza sayısını, sekiz yılda 24 ülkede, toplam 210 mağazaya çıkarmayı başardı.
Bu mağazaların 148'i Türkiye'de, 62'si ise yurtdışında bulunuyor. Kısacası Kuzguncuk'ta 25 metrekarelik minik bir mağazayla başlayan serüven, bugün Türk perakendesine yön veren bir marka haline geldi.
Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz'ın daveti üzerine, geçen pazar İstanbul Kemerburgaz'daydım. Aslında Yılmaz ile çok daha önce bir araya gelmeyi planlamıştık ama programlarımızın bir türlü uyuşmaması yüzünden ancak geçen hafta görüşebildik.
Yılmaz ailesi yaklaşık sekiz yıldır Kemerburgaz'da oturuyor. 1.5 sene önce de yeni evlerine taşınmışlar. Orman Evleri bölgesindeki yeni evleri 11 dönüm bahçeye sahip. Yaklaşık 800 metrekarelik evlerini, oldukça keyifli bir yaşam alanına dönüştürmeyi başarmışlar.
Yılmaz çiftiyle kahvaltı öncesi oturma odasında sohbet ederken, dışarıdan gelen horoz sesi bir anda dikkatimi bahçeye yöneltti. Tam bu ses nereden geliyor diye soracakken, Yılmaz Yılmaz anlatmaya başladı: "Bu eve taşındıktan sonra tavuk beslemeye başladık. Şu an 12 tavuğumuz, bir horozumuz var. Yumurta yemeyi ailecek seviyoruz. O yüzden bahçeye bir kümes yaptık."
Gülden Yılmaz ise "Doğayı ve doğal yaşamı çok seviyoruz. Horoz sesine de çok alıştık. Hatta horoz sesini duyunca sanki çiftlikte yaşıyormuşuz hissine kapılıyoruz. Kümesin hemen yanına sebze bahçesi de yaptık. Orada yetiştirdiğimiz domates, biber ve salatalıkla kahvaltı etmek çok keyifli oluyor" diyerek eşinin sözlerini devam ettirdi.
Yaklaşık 15 dakika tavukları konuştuktan sonra, Yılmaz Yılmaz ayağa kalkarak "Bu kadar tavuk ve yumurta konuştuk, artık omlet yapmak farz oldu" dedi ve mutfağa doğru yöneldi. Gülden Yılmaz'ın "Mutfakta çok iyidir. Müthiş menemen yapar. İstersen git izle" sözleri üzerine ben de peşinden mutfağa yöneldim.
Yılmaz Yılmaz mutfakta bir taraftan meşhur menemenini yaparken bir taraftan da eşinin öve öve bitiremediğini mutfak tutkusunu anlatmaya başladı: "Yemek yapmayı çok severim. Çok fazla et sevmem. Balık yemeklerini tercih ederim. Hafta sonları yemekleri genelde ben yaparım. Kendime has yemeklerim vardır. Karides mantım vardır mesela. Mantının içine karides koyarım. Karides köftem de meşhurdur. Güzel balık dolması yaparım. Tümü kendi uydurduğum yemeklerdir."
Yılmaz Yılmaz ile kısa mutfak sohbetinden sonra menemeni tepsiye koyup kahvaltı masasına doğru koyulduk. Adeta yazdan kalma bir hava sayesinde de bahçede uzun bir pazar kahvaltısı yapabildik. Bu esnada Yılmaz çiftinin ortak zevklerini öğrenebilmek için merak ettiklerimi de sordum.
Oldukça yoğun bir iş temponuzun olduğunu biliyorum. Peki, kafanızı dağıtmak için neler yaparsınız?
Yılmaz Yılmaz: Basketbol oynamayı seviyoruz. Gülden zaten eski basketbolcu. Liseye kadar okul takımında oynamış. Ben de okuldayken sık oynardım. Oğlumuz Ege baskete çok meraklı. Hafta sonları basketbol dersleri alıyor zaten. Kızımız Deniz de seviyor. Böyle olunca eve taşınır taşınmaz ilk yaptığımız iş bahçeye basketbol potası koymak oldu. Hafta sonlarımız mutlaka maç yaparak geçer. İkiye iki maç yaparız. Genelde anne kız-baba oğul olarak takım kurarız. Ayrıca yürüyüş yapmak hoşumuza gider.
Ne sıklıkta yürüyüş yapıyoruz?
Gülden Yılmaz: Ben de Yılmaz da yürümeyi çok seviyoruz. Haftada üç kez yürümeye çalışıyoruz. Genelde yedi gibi yürüyüşe çıkıyoruz. Geçenlerde 6.15'te çıktık. Güne erken başlamak hoşumuza gidiyor. Yaklaşık bir saat yürüyoruz. 6 kilometrelik bir parkurumuz var. Kemerburgaz'da, göl kıyısında yürümek gerçekten çok keyifli oluyor. Zaten 08.30'da da evden çıkmış oluruz.
Bir dönem yoga dersleri aldığınızı hatırlıyorum.
Gülden Yılmaz: Yoga ortak hobimiz. Yaklaşık beş sene önce başlamıştık. İki yıl özel bir hocadan ders aldık. Hoca evimize geldi ve düzenli çalışma imkânı bulduk. Sonra biraz ara verdik, sonra tekrar başladık. Şu sıralar yine ara vermiş durumdayız. Ama geçen hafta tekrar başlama kararı aldık. Yoga bize inanılmaz iyi geliyor. İş yoğunluğundan ihmal ediyoruz ama sonra işten bunaldığımızda stresimizi yogayla atmaya çalışıyoruz.
Yılmaz Bey, eski bir deniz subayısınız ve dalmayı çok seviyorsunuz. Dalış yapmaya zaman ayırabiliyor musunuz?
Yılmaz Yılmaz: Tabii işim nedeniyle yıllarca daldım. 50 metreye kadar dalışım var. Gençken özellikle gece dalışlarını severdim. Şu sıralar yılda 2-3 kez dalmaya çalışıyorum. Genelde yurtdışında dalıyorum. İki sene önce Maldivler'de Manta Point'e yaptığım dalış oldukça keyifliydi. Manta balıklarıyla yüzmekten çok keyif aldım. Deniz tabii benim için bir tutku. Sürekli yüzerim. Tüpsüz 25 metreye kadar inebiliyorum. Biz senede iki kez ailecek tekneyle açılırız.
Nerelere gidiyorsunuz genelde?
Yılmaz Yılmaz: Bizim Bodrumlu bir Ali Kaptan'ımız var. Son yedi senedir hep Ali Kaptan'ın teknesiyle çıkıyoruz mavi yolculuğa. Bir yaz başı, bir yaz sonu mutlaka tekneyle açılırız. Bunlar minimum bir haftalık turlar oluyor. Genelde Bodrum'dan çıkıp Yunan Adaları'na gidiyoruz. Saatlerce yüzme fırsatı bulabildiğim için bu seyahatleri çok seviyorum.
Baba-kız yemek kitabı düşünüyor
Aslında Yılmaz ailesinde yemek tutkusu sadece Yılmaz Bey'e özgü bir durum değil. Kızları 11 yaşındaki Deniz de mutfakta bir hayli başarılı. Gülden Yılmaz kızının bu durumu için "Geçenlerde komşularımızı akşam yemeğine çağırmıştık. Deniz bir ara yanımızdan ayrıldı. 45 dakika sonra yanımıza pişirdiği poğaçalarla geldi. Nefis olmuştu poğaçalar. Yemekten yeni kalkmamıza rağmen neredeyse bütün tepsiyi bitirdik" diyor.
Baba-kızın mutfaktaki bu yeteneği bir kitap yazmayı da gündeme getirmiş. Yılmaz Yılmaz proje için "İsmini 'Babamdan Öğrendiklerim-Kızımdan Öğrendiklerim' koymayı düşünüyoruz. Ben balık yemeklerinde çok başarılıyım. Deniz de çok güzel poğaça ve kek yapıyor. Bu yüzden böyle bir projeyi gündeme getirdik" yorumunu yapıyor.
Emrah Gürkan/Referans