Sanatçı İbrahim Tatlıses'e yönelik silahlı saldırıya ilişkin görülen davada, müşteki mağdur olarak ifade veren ve olayda yaralanan Tatlıses'in menajeri Damla Çakıcı, "Saldırı bir anda oldu. Ben de yaralandım. Saldırı öncesinde dikkatimi çeken bir şey olmadı" dedi.
İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanık Abdulvahap İş, 2004 yılından bu yana gazetecilik yaptığını ve mesleğinden dolayı yargılandığını öne sürerek, "Ben komploya kurban gittim. Bunu iddianameyi okuyan herkes görebilir" dedi.
İddianamede yer alan telefon görüşmelerinin tamamının mesleğiyle ilgili olduğunu ifade eden sanık İş, aramada evinde ele geçirilen basın bildirilerinin iddianamede örgüt dokümanı gibi gösterildiğini iddia etti.
İddianamede Kuzey Irak'a giderek örgütle irtibatlı olduğunun belirtildiğini söyleyen İş, savunmasını şöyle sürdürdü: "Sadece Irak'a değil diğer ülkelere de gittim. Kuzey Irak'a gitmemin sebebi tamamen mesleğimle ilgilidir. Ancak nedense polis fezlekesinde böyle belirtmemiş. Zaten polislerle husumetim var. Daha önce de bir haber peşindeydim ve parmağımı kırmışlardı. Polisler tahmin ediyorum ki bu nedenle bu dosyaya beni kattılar. Burada yargılanan sanıkların hiç birini tanımam, hiç biriyle irtibatım yoktur. Ayrıca iddianamede bir kod adımın olduğu belirtilmiştir. Böyle bir şey söz konusu değildir."
Sanık Altun, "Referandumu boykot ettiğim için beni aldılar"
Duruşmada savunması alınan tutuklu sanık Bülent Altun, iddianamede hakkında somut bir delil olmadığını öne sürerek, iddia edilen suçlamalardan da bir şey anlamadığını söyledi.
Kapatılan DTP ve BDP'nin Silivri teşkilatında görev yaptığını anlatan Altun, şöyle devam etti:
"Bağlı olduğum teşkilat bana bir genelge gönderdi. 'Referandumda boykot yapacağız' dediler. Bunun üzerine boykot çalışması yürüttük. Bu çalışma nedeniyle beni aldılar ve hakkımda asılsız suçlamalar yaptılar.
İddianamede yer alan CD ve DVD'ler için de şunu söylemek istiyorum. DTP kapatılırken bütün eşya çöpe atılıyordu. Ben de parti binasında bulunan CD ve DVD gibi şeyleri alarak evime götürdüm. Bu CD ve DVD'leri hiç açıp bakmadığı m için iç erisinde ne olduğunu bilmiyordum."
Sanık Altun, üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, tahliyesini talep etti.
Tutuksuz sanıkların ifadeleri
Tutuksuz sanık Emin Birdal ise neyle suçlandığını bilmediğini belirterek, "Eylem yok, delil yok, ispat da yok... Suçlandığım tek şey telefon görüşmelerimden cımbızlanarak alınan cümlelerim ve bu nedenle 11 aydır tutukluyum" dedi.
Ayrıca İbrahim Tatlıses'e suikaste ilişkin bir bilgisinin bulunmadığını, iddianamede de bu konuda hakkında bir suçlama da olmadığını ifade ederek, "Sanıklardan Nihat Şimşek'i arkadaşım olduğu için tanıyorum. Ayrıca burada gördüğüm sanıklardan Abdulvahap İş'e benzeyen bir kişi yaklaşık 1 yıl önce evime geldi ve Nihat Şimşek'i sordu. Ben de Nihat'ın Silivri'de oturduğunu söyledim. Sonra Nihat'ı arayıp telefonu bu kişiye verdim aralarında konuşmaya başladılar. Evime gelen kişi kendisini tanıtırken adının 'Siyabent' olduğunu söyledi. Aralarında anlamadığım bir takım şeyler konuştular" dedi.
Daha sonra evde bulunan kardeşiyle bu durumdan şüphelenerek bu kişiye Nihat'ı nereden tanıdığını sorduklarını ifade eden Birdal, bu kişinin bunun üzerine işi olduğunu ve hemen gitmesi gerektiğini söyleyerek, kendisine Nihat'a vermesi için kibrit kutusu büyüklüğünde bir şey verdiğini kaydetti.
Örgütle bir bağlantısının olmadığını savunan Birdal, beraatını talep etti.
Tutuksuz sanık Cengiz Güney de, örgütle hiçbir bağlantısının ve irtibatının bulunmadığını, İbrahim Tatlıses'e yapılan saldırıyla ilgili de bağlantısının ve haberinin olmadığını öne sürerek beraatını talep etti.
Diğer tutuksuz sanık Coşkun Yıldız da, Tatlıses'e saldırı olayından sonra kendisinin de mağdur konumuna düştüğünü savunarak, olayı tam olarak bilmeyenlerin kendisini de bu saldırı olayının faili olarak algıladığını kaydetti.
Neden bu işin içinde olduğunu anlamadığını dile getiren Yıld ız, terör örgütü üyeliğinden suçlandığını, ancak buna ilişkin herhangi bir bağlantı veya eyleminin ortaya konulmadığını kaydetti.
Yıldız, bu suçlamaları kabul etmediğini anlatarak, iddianamede olay tarihi ve iddianamede göz altına alındığı ileri sürülen tarihte yurt dışı nda olduğunu ve bunu ispatlayabileceğini söyledi.
Tüm sanıkların savunmasını tamamlamasının ardından duruşma salonunda bulunan müşteki mağdurların ifadesine geçildi.
Duruşmada söz alan mağdur müşteki Ahmet Taşçı, hemşehrisi olan Abdullah Uçmak ile 1998 yılında tanıştığını ifade ederek, Uçmak hakkında 2004 yılında Tatlıses'e saldırı girişimi öncesi kendisine yönelik tehditleri nedeniyle şikayetçi olduğunu hatırlattı.
Uçmak'ın Tatlıses'e yönelik 2004 yılındaki saldırı girişimi nedeniyle 7 yı l cezaevinde kaldığını anlatan Taşçı, şunları kaydetti:
"Uçmak cezaevinden çıktıktan sonra benimle görüşmek istedi. İş yerime gelip beni sordu. Kurtköy'de görüşmek istedi, ama ben gitmedim. Arkadaşlarım durumu emniyete bildirmemi istedi. Ben de emniyete giderek durumu söyledim. Uçmak, bu son olayda yakalandıktan bir gün sonra emniyetten aradılar 'gel ifade ver' diye. Ben de gittim ve şikayetçi olarak ifadem alındı."
Mağdurlar saldırı anını anlattı
Tatlıses'e saldırı olduğu tarihte menajerliğini yapan ve olayda yaralanan Damla Çakıcı da, olay nedeniyle sanıklardan şikayetçi olduğunu anlatarak, saldırının öncesinde ve sonrasında herhangi bir tehdit almadığını, sanıklarla bir husumetinin bulunmadığını ifade etti.
Saldırı sırasında Tatlıses'in vurulduğunu başındaki kanı görünce anladığını anlatan Çakıcı, "Saldırı bir anda oldu. Ben de yaralandım. Saldırı öncesinde dikkatimi çeken bir şey olmadı" dedi.
Çakıcı'nın ifadesinin tamamlanmasının ardından söz alan Abdullah Uçmak, "Kimden davacı, onu ben mi vurdum, buna inanıyor mu?" diye soru yöneltmesi üzerine Çakıcı, kimin yaptığını bilmediğini, kendisini yaralayan kimse onlardan şikayetçi olduğunu söyledi.
Tatlıses'in otomobilinde saldırıya uğradığı sırada aracın şoförlüğünü yapan Hakan Çalışkan da sanıklardan şikayetçi olduğunu belirterek, "Olayda yaralanmadım ama psikolojik olarak kötü duruma düştüm. Bu nedenle uzun süre çalışmadım" dedi.
Tatlıses'in televizyon kanalındaki işi bittikten sonra bindikleri aracı kullandığını ve araçla ana yola girmeye çalıştıkları sırada ana yolun sol tarafından bir aracın hızla gelmesi üzerine duraklayarak yol verdiğini anlatarak, bu aracın içinden kendilerine ateş edildiğini ancak bunu yapan kişilerin kim olduğunu görmediğini kaydetti.
Duruşma, sanık avukatların taleplerinin alınmasıyla devam ediyor.