Gündem


Toygun ATİLLA 

OSMAN HATTAT’TAN SİNPAŞ’A 

Kızılbük’ün hikayesi 1980’li yıllara uzanıyor. Dönemin tanınmış iş insanlarından Osman Hattat, Marmaris’in bu eşsiz koyunu satın alıyor.

Turgut Özal döneminde bölge turizm alanı olarak imara açılıyor.

Ancak yıllarca yatırım hayata geçirilmiyor; arazi sessizliğe gömülüyor.

Aradan geçen onca yılın ardından Sinpaş Grubu, mevcut imar haklarını koruyarak araziyi devralıyor ve Kızılbük Thermal Wellness Resort projesini başlatıyor.

KIZILBÜK’E NASIL GİTTİK? 

Patronlar Dünyası olarak biz, bu proje üzerine geçmişte birçok eleştirel haber yaptık.

Çevrecilerin iddialarını, kamuoyundaki tartışmaları ve bölge halkının endişelerini sayfalarımıza taşıdık.

Bu süreçte Sinpaş Kızılbük Kurumsal İletişim Müdürü Süreyya Erbayrak, bize bir davette bulundu. “Bir kere de gelin, yerinde görün, bizi de dinleyin.”

Ben de Datça’da tatilimi geçirmekteydim. Hazır madem bu kadar yakınım… 

Biz de “söz savunmanın” dedik.Atladık arabamıza ve Sinpaş Kızılbük’ün yolunu tuttuk. 

Projeyi yerinde inceledik, yatırımın detaylarını yerinde dinledik.

Çünkü gazetecilik sadece eleştirmek değil, anlamaktır da…

KIZILBÜK SİNPAŞ’IN ANATOMİSİ

465 milyon dolarlık dev bir bütçeyle yükselen proje, 37 bin metrekare kıyı hattı üzerine kurulmuş. 1.318 devre mülk, 206 odalı otel, 950 kişilik kongre merkezi, spa ve termal tesisler…

Kızılbük Yatırım Ortaklığı A.Ş. Genel Müdürü Mahmut Sefa Çelik, projenin hem ekonomik hem sosyolojik yönünü anlatırken dikkat çekici bir hikaye paylaştı:

"Bu projeye başlamadan önce yıllarca araştırma yaptık. Kim bu projeden gerçekten faydalanır, kim burada mutlu olur diye düşündük.Sonunda gördük ki Kızılbük’ün ruhuna en uygun kitle, muhafazakâr tatil anlayışına sahip aileler. Bunun dışında bölgede 12 ay sürecek bir tatil anlayışını ise sürdürmenin tek yolunun devre mülk olduğunu gördük” 

Gerçekten de etraftaki konuklarının profilini incelediğimde muhafazakar bir kitlenin burayı tercih ettiğini görüyorum. 

Fakat bu kitlenin hali vakti oldukça yerinde görünüyor. Tesisin girişine park etmiş sonra derece lüks otomobiller, buranın konuklarının gelir düzeyi hakkında da fikir veriyor. 

Tam da o sırada, son model bir BMW’nin bagajını açan bir misafirin bir elinde karpuz diğer elinde yaprak sarması ile tesislere doğru yöneldiğini görüyoruz. 

Aslında tüm bunlar Türkiye’nin değişen sosyolojik profilini de özetliyor.

Tatile çıkan bu kitle sadece “lüks” aramıyor; “kendi konfor alanında lüks” arıyor.

Kızılbük tam da bu yeni tatil anlayışının merkezinde konumlanıyor.

ÇEVRESEL TEPKİLER VE TARTIŞMALAR 

Şimdi gelelim işin çevresel boyutuna ve tartışmalara… 

Kızılbük projesi ilk duyurulduğu andan itibaren çevre örgütlerinin tepkisini çekti.

“Doğal alanın yapılaşmaya açıldığı” iddiaları gündeme geldi, sosyal medyada #Kızılbük etiketiyle tartışmalar büyüdü.

SİNPAŞ’IN SAVUNMA NOKTALARI

Sinpaş tarafı ise projeyi savunurken şu noktalara dikkat çekiyor:

ÇED raporu olumlu. 

İmar planları geçmiş yıllarda onaylı.

Emsal oranı %62 ile sınırlı.

Yani şirket, “tüm süreçler yasal çerçevede ilerliyor” diyor.

SORU İŞARETLERİ 

Bize  anlatılanlar ile sahadaki gözlemler arasında hâlâ bazı sorular var:

Bu sorulardan bence en önemlisi “37 bin m² kıyı hattında yapılaşma çevreye hiç mi etki etmez?” 

%1639 fiyat artışı “erişilebilir yatırım modeli”yle ne kadar uyumlu?, Lüks devre mülk konsepti “yerel istihdam”ı gerçekten kalıcı kılabilir mi? Bunlar da halen aklıma takılanlar… 

HEM HUKUKEN HEM VİCDANEN HAKLIYIZ

Kızılbük Yatırım Ortaklığı A.Ş. Genel Müdürü Mahmut Sefa Çelik, eleştirileri saygıyla karşıladıklarını, ancak projelerinin hem hukuken hem vicdanen doğru olduğuna inandıklarını vurguluyor:

“Biz doğayı dönüştürmedik, atıl bir alanı turizme kazandırdık.Yasal izinleri geçmişten alınmış, onaylı bir projeyi hayata geçirdik.Bugün geldiğimiz noktada, hem hukuken hem vicdanen doğru bir iş yaptığımıza inanıyoruz.”

12 AY TURİZM HEDEFİ 

Şirket yönetimi, Kızılbük’ün Marmaris’i 12 ay turizm yapılabilen bir bölgeye dönüştüreceğini, bölge halkına istihdam sağlayacağını ve sağlık ve kongre  turizmi potansiyelini artıracağını savunuyor.

ÇEVRECİLER VE YATIRIMCI

Kızılbük hikayesi, Türkiye’nin yatırım, çevre ve sosyoloji ekseninde nasıl evrildiğini gösteren bir örnek. Bir yanda “büyüme hakkı”nı savunan yatırımcı, diğer yanda “doğayı koruma hakkı”nı savunan çevreci.

Biz de bu iki uç arasındaki gri alanda gerçeği bulma çabası içindeyiz. Ne bir tarafı aklamak, ne diğerini yargılamak… Sadece anlamak, anlatmak, kayda geçmek.

SOSYOLOJİK DÖNÜŞÜMÜN AYNASI 

Kızılbük Thermal Wellness Resort, sadece bir turizm projesi değil. Türkiye’nin kalkınma anlayışı, tüketim kültürü ve sosyolojik dönüşümünün aynası. 

KIZILBÜK TAŞ YAPIYA MAHKUM EDİLMEYEBİLİRDİ

İşin tartışılan çevre konusu hakkında fikrim ise şu… Sohbetimiz sırasında Kızılbük Yatırım Ortaklığı A.Ş. Genel Müdürü Mahmut Sefa Çelik’e de söylediğim gibi, “Bence bu bölgeye bir turizm tesisi kazandırılacaksa bu daha çevre dostu bir anlayışla yapılabilirdi. Türkiye’nin en güzel koylarından Kızılbük, böylesine bir taş yapıya mahkum edilmeyebilirdi” 

SORULAR SORULAR SORULAR 

Ancak imar iskan izinleri 80’li yıllara kadar uzanan bir yerden bahsediyoruz. Olay buralara gelene kadar neden hiç kimse sesini çıkartmamış, bu yapılaşmaya onay vermişti? 

Yatırımcı inşaatı bitirdiğinde gürültü kopmuştu?

Neden hiç kimse görmemiş, duymamış, konuşmamıştı? 

KIZILBÜK İLE GÜNAHLARIMIZI Mİ YIKIYORUZ? 

Bit de konunun bir başka boyutu var ki, Bodrum’da, Kuşadası’nda, Marmaris’teki çevre talanları tüm boyutu ile sürmüş ve sürmekteyken Kızılbük ile günahlarımızı mı yıkıyoruz?

Bu da maalesef olayın başka bir boyutu ve sorusu olarak karşımızda duruyor.

patronlardunyasi.com