Tavla Sohbetleri’nin ikincisinde Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi ile ‘iş çıkışı’ Yeşilköy’de buluştuk. HT Ekonomi için hezimetle sonuçlanan oyun sırasında ihracatın yarısının yapıldığı AB’yi sarmakta olan ikinci kriz dalgasını konuştuk. Türkiye’nin ihracat gelirlerinin dramatik biçimde düşeceği endişelerini sorduğum Büyükekşi’nin gayet rahat olduğunu gördük. “Kriz, Türkiye’nin fırsatı olacak” diyen Büyükekşi, asıl zararı Çin’in göreceğini söyledi.
Türkiye’nin halen dünya ticaretinden aldığı payın yüzde 1 bile olmadığını hatırlatan Büyükekşi, “Avrupa’ya yüklü miktarda ihracat yapan Çin. Çin’le birlikte Endonezya ve Tayvan’dan ithalat yapmak isteyen Avrupalılar 2-3 ay önceden sipariş vermek zorunda. Mal teslimi de bir ay sürüyor. Avrupalı ithalatçı böyle bir riski almak istemez. Sattıkça yenisini sipariş edeceği için bize yönelir” diye konuştu.
Fırsatı 2009’daki lojistik avantajın tekrarlanması olarak mı gördüğü yorumum üzerine Büyükekşi, son günlerde gündeme gelen yabancı şirket satın almalarına dikkat çekti. Krizden fırsat çıkarmak derken asıl kastettiğinin bunun Avrupa’da devam etmesi olduğunu anlatan Büyükekşi, “Normalde bir pazara girip, yerleşip, gerekli bağlantıyı kurduktan sonra yerini sağlamlaştırmak 15-20 yıl sürer. Şimdi bunu Avrupa’da kestirmeden halletme fırsatı çıktı. Orada satılığa çıkan şirketler olacak. Şirketlerimiz buna yönelebilir. Böylelikle uzun uğraş isteyen dağıtım kanallarına girmiş olurlar” dedi. İhracatçıların dikkat etmesi gereken tek noktasının mal mukabili ihracat olduğunu anlatan Büyükekşi, şunları söyledi: “Avrupa’ya ihracatın neredeyse yüzde 90’ı bu yolla yapılıyor. Müşteri siparişi verir, mal gönderilir, sonra ödemeyi yapar. Her zamankinden daha fazla dikkatli olmalı. İhracat sigortasına mutlaka ağırlık verilmeli. Eximbank malların yüzde 90’ına kadar sigorta yapıyor. İhracatçı bunu mutlaka gündemine almalı.”
Tüm gelişen ülkelerle savaşıyoruz
Türkiye’nin dünyanın 17’nci büyük ekonomisi olabileceğini ama ihracatta 31’inci olduğunu vurgulayan Büyükekşi, “Gelişmiş ülkelerin gayri safi yurtiçi hasılalarında ihracatın payı yüzde 15. Bizde ise yüzde 17. Daha kat edecek yolumuz var. Ancak şimdi ülkeler ekonomi üzerinden savaşıyor ve biz de savaştayız” dedi. Türkiye’nin kiminle savaşta olduğu sorusuna Büyükekşi’nin yanıtı “Bizim savaşımız gelişmekte olan ülkelerle” oldu. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin için yapılan İngilizce kısaltma BRIC’e dikkat çeken Büyükekşi, “Bunun yanına T koymalıyız. Aslında şimdi de olabilir ama ekonomistler de kredi derecelendirme kuruluşları gibi objektif değil. Bir AB ülkelerinin içinde olduğu duruma bakın, bir de bize bakın. Türkiye hâlâ yatırım yapılabilir bir ülke olarak görülmüyor. Türkiye’nin daha ileri bir noktaya gelmesi için doğrudan yatırım çekmesi gerekiyor. Bunun için de bu notu almalı” diye konuştu.
BİZİM İÇİN RİSK YOK
Türkiye’nin krize girmek gibi bir risk taşımadığı fikrinde olduğunu söyleyen Büyükekşi, “Bana göre bizim için bir risk yok. 2009’daki krizde rüştümüzü ispatladık. Bir bankamızın burnu bile kanamadı. Bir miktar küçülerek sağlıklı bir şekilde çıktık. En yüksek büyüme oranlarını yakalıyoruz. Türkiye doğru yolda. Deneyimli bir hükümet var. Ekonomi açısından son derece avantajlıyız” şeklinde konuştu. Kendi beklentisinin bu dönemden sonra Avrupa ile Türkiye arasındaki ekonomik farkın bir miktar daha kapanacağı yönünde olduğunu belirten Büyükekşi, “Yavaş yavaş biz yukarıya çıkacağız” dedi. Yine de AB’nin sarsılacağını veya bir felaket senaryosunun gerçekleşeceğini düşünmediğini kaydeden Büyükekşi, “Aslında parasal ve ticari olarak ABD’ye alternatif olarak kurulmuş bir birlik var. AB böyle bir olayla hemen sarsılacaksa Almanya, Fransa ve kısmen İngiltere’nin ipi göğüslemesi lazım. Ortak para birimi olması tabii ki zorluyor. Ancak bana göre krizin merkesi hâlâ Yunanistan, İtalya ve diğer ülkeler değil” yorumu yaptı.
BİZE ELEŞTİRİLER HAKSIZ, BİZ SONUÇ İÇİN ÇALIŞIYORUZ
TİM’e yönelik zaman zaman yapılan ‘iktidarla kabul edilebilirin üstünde uyumlu’ olduğu yönündeki eleştirileri sorduğum Büyükekşi, “Haksız eleştiriler. Biz son derece dengeliyiz. Cari açıkla ilgili konuları hep gündeme getiriyoruz. Ben bu işi Türkiye’ye katkı sağlamak için yapıyorum. Bir şey yapmış gibi görünelim ama yapmayalım gibi yaklaşımımız yok. Bir sorunumuz varsa, gidip muhatabına anlatıyoruz. Bakanlıksa bakanlık, Merkez Bankası’ysa Merkez Bankası. Lehte veya aleyhte değiliz. Sorun çözmek için çalışıyoruz” yanıtı verdi.
BENCE ŞİKENİN 'Ş'SİNİ BİLE AĞZINA ALMA
Büyükekşi oyunu bana bıraksın diye ahlaki olmayan yollar denemedim değil. Kendisine “Şike yapsak olmaz mı? Kazanırsam ihracatçılar aleyhine yazmam” şakası yaptım. Yanıtı, “Bence bu zamanda şikenin ş’sini bile ağzına alma” oldu. Oyun boyunca açığını gördüğüm her yerde Büyükekşi’yi kırınca “Başkanım risk alıyorum” deme ihtiyacı hissettim. Yanıtı “Çok istiyorsan al” oldu. Daha sonra o da beni sürekli kırmaya başladı ve “Beni de yoldan çıkarıyorsun” dedi.
Seçkin Ürey/Gazete Habertürk