Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türk ordusunun komuta kademesiyle gelecekte komutayı devralacak genç kurmay subaylara seslenirken, "Türk ulusunun ordusuna duyduğu güvenin ardında tarihin koca bir resmi durmaktadır" dedi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün de katıldığı Harp Akademileri Konferansı'nda 18 sayfalık uzun bir konuşma yapan Sezer, Şemdinli iddianamesi için "yargının siyallaştırılması" nitelemesinde bulundu. Sezer, iddianameyi "ordunun yıpratılması girişimi" olarak değerlendirdi. İsim vermeden AKP zirvelerinde yapılan laiklik tanımlarını sakıncalı gördüğünü ifade eden Sezer'in mesajları özetle şöyle:
ŞEMDİNLİ İDDİANAMESİ: Yargının siyasallaştırılmasının yaratacağı sakıncaların önemli bir başka örneği, çok kısa bir süre önce Şemdinli'de yaşanmıştır. Şemdinli'de dile getirilen savlar adalet duygusuna büyük zarar vermiş; Türk ordusunu hak etmediği bir tartışmanın konusu yapmıştır. Türk devleti, ülkesinin dünya coğrafyasının en sorunlu bölgesinde yer alması ve tarihi geçmişi nedeniyle ordusunun her dönemde güçlü olmasına önem vermiş; orduyu her türlü tartışmanın dışında tutarak yıpranmamasına, oluşan geleneksel yapısına saygılı davranarak iç düzen ve disiplininin bozulmamasına özen göstermiştir.
ORDUNUN İTİBARI: Bu özen, iç ve dış sorunlar, özellikle terörde ve yakın çevre ülkelerindeki gelişmeler gözetilerek, Kurtuluş Savaşı'nı zaferle sonuçlandıran, laik ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza değin yaşatmak için en büyük güvence oluşturan ordumuz ve değerli mensupları yönünden titizlikle sürdürülmelidir. Esin kaynağını Atatürk'ten alan şanlı ordumuzu yıpratma etkinlikleri, akılla ve yurtseverlik duyguları ile bağdaştırılabilecek bir durum değildir. Ordunun itibarının korunması devletin asli görevlerindendir.
ASKERLE HALKIN BAĞI: Atatürk ilke ve devrimlerini tek yol gösterici kabul eden, aydınlanma felsefesinden ayrılmayan, ulusal değerlere yürekten bağlı, yurdunu ve Cumhuriyet'i korumayı temel görev bilen Türk Silahlı Kuvvetleri'ne içten iyi dileklerimi sunuyorum. Türk Ulusu, ordusuyla her zaman övünmüş ve dünyada eşine az rastlanır bir biçimde bağrına basmıştır. Kuşkusuz, bu bağ nedensiz değildir. Türk Ulusu'nun ordusuna duyduğu güvenin ardında tarihin koca bir resmi durmaktadır.
İRTİCA TEHDİDİ: İrticai tehdit kaygı verici noktalara ulaşmıştır. İrtica siyasete, eğitime ve devlete sızmaya çalışmakta, Cumhuriyet'in temel niteliklerine yönelik, başta milliyetçilik ve laiklik gibi toplumun büyük kesimince özümsenmiş değerlerin yıpratılmasına yönelik etkinlikleri sistemli biçimde uygulamaktadır. Ayrıca, devletin ekonomik, sosyal, siyasal ve hukuksal temel düzenini din kurallarına dayandırmak amacıyla dinin, din duygularının ve kimi objelerin dinsel kural ve yorumlar geliştirilerek sömürülmesi, toplumumuzu kamplara bölmeye yönelik bir girişim olarak duyarlılık yaratmaktadır.
LAİKLİK TANIMI: Toplumumuzun gericiliğe karşı bilinçlendirilmesi amacıyla topyekûn bir savaşım verilmektedir. Son günlerde artarak sürdürülen söylemlerde, laiklik, "din ve vicdan özgürlüğü" olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımla laiklik, din ve vicdan özgürlüğüne indirgenmekte ve anlamsız kılınmaya çalışılmaktadır. Bu tanımlama aynı zamanda iki önemli sonuç doğurmaktadır. Bunlardan birincisine göre, tanımlamayla tesettür amacıyla kullanılan türban bireysel özgürlük kapsamına alınarak, kamusal alanda da bu uygulamanın kaçınılmaz olduğu vurgulanmak istenmektedir. İkincisine göre ise; bu yaklaşım, toplumu "madem ki laiklik din ve inan