Patronlar


Necla DALAN

Patronlar Dünyası olarak sık sık Türk müteahhitlik şirketlerinin global başarılarını sizlere aktarıyoruz. Dünyanın en önemli projelerinde imzası olan bu şirketler hepimiz için gurur kaynağı oluyor. Şarık Tara’dan Feyyaz Berker’e bu şirketlere öncülük eden, yolu açan çok kıymetli isimler var. 30 yılı aşkın meslek hayatımda bu isimlerin birçoğunu tanıma, röportaj yapma fırsatı buldum.

Geçtiğimiz günlerde sosyal iş ağında gördüğüm bir fotoğraf beni yıllar öncesine götürdü. İnşaat Mühendisi Mehmet Asaf Balioğlu’nun paylaştığı fotoğraf Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün inşaat dönemine aitti. Fotoğrafta STFA’nın kurucuları Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya vardı. Balioğlu, “Meslek hayatımın en özel projesi Fatih Sultan Mehmet Asma Köprüsü. Yıl 1987 sorumlu olduğum Avrupa yakası kule ayaklar ve ankraj sahasında rahmetli Sezai Türkeş, Feyzi Akkaya ve proje müdürüm Doğan Demir ağabeyim.

Ruhları şad olsun. Türkiye'nin yetiştirdiği en özel mühendisler.

Doğan ağabeyime sağlıklı, mutlu yaşlar dilerim” diyordu paylaşımında…

GENÇ CUMHURİYETİN GENÇ MÜHENDİSLERİ

Gerçekten de üstün hizmet madalyalı Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya, Türkiye’nin yetiştirdiği en özel mühendislerdendi… Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin iki genç inşaat mühendisi olarak 1938 yılında Türkiye’nin gelişimine katkıda bulunmak hedefiyle yola çıktılar ve STFA şirketini kurdular.

Türkiye’nin en uzun iskelesinde, ilk denizaltı üssünde, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde, Galata Köprüsü’nde onların imzası vardı. 1972 yılında Libya’da Trablus Limanı’nın inşaatı projesi, STFA’nın ve aynı zamanda bir Türk müteahhittin imzaladığı ilk uluslararası sözleşmeydi. 1978 yılında Suudi Arabistan’daki, 1981’de Mısır’daki, 1983’te İran’daki ilk Türk müteahhitlik şirketi de STFA oldu. Umman, Katar, Tunus, Pakistan ve Hindistan, ilk Türk müteahhitlik şirketi olarak girdiği diğer ülkeler olarak sıralandı.

Lakabı “Reis” olan Feyzi Akkaya, 23 Aralık 1907'de İstanbul'da doğdu. Tatar Osman Paşa'nın torunu olan Akkaya, İstanbul Yüksek Mühendis Mektebi'nden (İstanbul Teknik Üniversitesi) 1932'de birincilikle mezun oldu. Üniversitede tanıştığı Sezai Türkeş ile başlayan dostluğu ve ortaklığı Sezai Türkeş 1998'de vefat edene dek sürdü.

KÖPRÜYE KEMAN TELİ BAĞLAYIP ‘LA’ SESİNE AKORT ETTİ

Sezai Türkeş proje oluşturmada Fevzi Akkaya ise finansman sağlamada birbirlerini tamamladı. Türkiye'nin 1940-1960 dönemindeki bayındırlık hamlesinde STFA'nın ve özellikle Feyzi Akkaya'nın teknik yeteneklerinin önemli bir yeri var. Akkaya, ortağıyla 500'den fazla buluşa imza attı. Erzincan demiryolu inşaatında 44 no'lu köprüye keman telleri bağlayıp "la" sesine akort ederek çelik elemanların fazla gerilip gerilmediğini izlemesi sektöre örnek oldu. Zemin inceleme sondajları ve kazık çakılması ile ilgilenmeye başlayınca "Zorluk Emsali"ni ortaya attı ve uzun yıllar başarı ile kullanılan ve kazık boyunun tayinini sağlayan bir yöntem oluşturdu.

Akkaya hiç evlenmedi, yaşamını Türk mühendisliğine yeni kapılar açmaya adadı. Alemdağ'daki büyük bahçeli evinde, kendi yaptığı bastonları, sandalları, tabloları, kümes hayvanları, tüfekleri ve av köpekleriyle birlikte yaşadı. Evinde telefonu bile bulunmayan Akkaya, 1978'de Feyzi Akkaya Temel Eğitim Vakfı'nı kurarak servetinin tamamına yakınını bu vakfa bağışladı.

“DİLİ BEYNİNİN SÜRATİNE YETİŞEMEZ”

1908 yılında Kıbrıs Lefkoşe'de doğan Sezai Türkeş de 1932 yılında, İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'ni bitirdi. 1934-1938 yılları arasında serbest çalıştı. Doğu ve Orta Anadolu'da demiryolu, havayolu ve köprü inşaatlarında görev aldı. 1938 yılında sınıf arkadaşı Fevzi Akkaya ile ölene kadar süren ortaklıkları başladı. Fevzi Akkaya, bir yazı dizisinde Sezai Türkeş'i şöyle anlattı:

"Onun en büyük özelliği, beyninin çalışma genişliği ve hızı. Bir konuyu konuşurken, siz daha başlangıç cümlelerindeyken hemen cevaba geçer. Siz, tam anlatamadım diye telaşlanırsınız. Oysa o, sizin iki başlangıç kelimenize bakarak sonucu kavramıştır. Ne var ki, dili, beyninin süratine yetişemez. Zihninden geçen 30 kelimelik sürede, sizden bu üç kelimeyle o 30 kelimeyi anlatmanızı bekler. Müthiş bir hayal gücü vardır.”

TÜRKEŞ’İN TORUNLARI BUGÜN YÖNETİM KURULUNDA

Türkeş, 1989'da kaybettiği eşi İnanç Türkeş'in adına, kızı Tomris Taşkent ile 1990 yılında, ‘‘maddi imkansızlıkları nedeniyle yeterli eğitim fırsatı bulamayan çok üstün zihinsel yeteneklere sahip çocuklara’’ özel eğitim sağlamak amacıyla, İnanç Vakfı'nı kurdu.

Sezai Türkeş, bu yıl başında vefat eden kızı Tomris Taşkent’i bir dönem evlatlıktan reddetti. Sebebi ise kızının Londra’da kendisini emanet ettiği Yusuf Taşkent ile evlenmesiydi. Türkeş, kızını ölmeden birkaç yıl önce affetti. Çiftin çocukları Sezai, Nur ve Alp Taşkent ise bugün STFA’nın yönetimindeler…

1990’LI YILLAR ŞİRKETE İYİ GELMEDİ

Peki STFA bugün ne yapıyor? 1990’lı yıllarda zor günler başladı. 2001 yılında 500 milyon dolar olduğu söylenen banka borçları yeniden yapılandırıldı. Bu kriz sırasında tersaneler, araziler, bir kayak merkezi gibi birçok varlık elden çıkarıldı. Sadece inşaat müteahhitliği, enerji ve iş makineleri işini tuttu.

Bugün STFA küllerinden yeniden doğdu diyebiliriz. Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO olarak göreve gelen Adnan Nas’ın liderliğindeki yönetim, borçları yeniden yapılandırdı. Enerji şirketi Enerya 2021 yılında Ahlatçı Grubu’na satıldı.

Adnan Nas

BORÇLAR ÖDENDİ, KÜLLERİNDEN YENİDEN DOĞDU

Adnan Nas’a sıkıntılı süreci nasıl atlattıkları sordum, şunları anlatıyor:

“Yedi sekiz yıl önce sıkıntılı bir dönem vardı ve o dönemde geldim. Hem banka borçları hem yurt dışındaki işlerle ilgili teminat mektubu problemleri vardı. Yarım kalan projeler vardı. Borçları yeniden yapılandırdık, başarılı olduk. Bu sene artık son borçları ödüyoruz. Fas ve Kuveyt’le ilgili bir iki teminat mektubu sorunu var, onlarla ilgili de görüşmelerimiz bitmek üzere. STFA, sıfır riskli hale geldi.”

Nas’a yeni projeleri olup olmadığını da soruyorum. “Biten ve devam eden işlerimiz var. Bu yıl bitirdiğimiz işlerin tutarı 600 milyon dolar civarında. Seneye 1 milyar doları aşacağız. Yeni işlere de girdik. Örnek vermem gerekirse; Göcek’te mega yatlar için marina var, savunma sanayi için yabancılarla iş birliklerimiz var. Yeni teknolojilerle de ilgileniyoruz. Güvenle bakıyoruz ileri, çok yüksek cirolar değil karlı işler yapmak istiyoruz” diyor.

LİBYA’DA İKİ BİNDEN FAZLA KİŞİ ÇALIŞIYOR

Ve asıl detayı görüşmemiz biterken veriyor: “Libya’da çok işimiz var. İki binin üzerinde çalışanız var orada. Şu anda ülkede en çok iş alan şirketiz.”

Bu sözlerden anlıyorum ki 1972’de Libya’da ilk projeyi alan Türk şirketi olarak birçok müteahhitlik şirketine yol açan STFA, 53 yıl sonra yine Libya sayesinde yeni bir büyüme hamlesine girmiş…

patronlardunyasi.com