Ekonomi


Erkan Kızılocak'ın haberi

Reel sektörde umutlar arttı. Ocak ayı ihracatı krizden çıkış yönünde umut verdi. İç satışlarda canlanma içinse bahar ayları bekleniyor. Kötümserlik eğilimi kırılırken, büyüme beklentileri daha da güçlenmiş durumda...

Piyasalardaki yükseliş eğilimi sürüyor. Art arda gelen not artışlarının yanı sıra IMF anlaşması beklentisi de olumlu havayı destekliyor. Borsadaki olumlu seyre karşılık faizlerin yönü aşağıyı gösteriyor.

Finans piyasalarındaki bu toparlanmanın reel sektöre etkisi de nihayet ortaya çıkmaya başladı. Reel sektör için krizden iki çıkış yolu vardı. Bunlardan biri iç talepse, ikincisi belki de asıl lokomotif olması gereken ihracattı. Nitekim yüzde 12 civarında artış gösteren ocak ayı ihracatı genel bir artışın başladığını gösterdi. Ortalamadaki iyileşmenin yanı sıra son yılların sorunlu sektörü tekstilde yüzde 20.6, madencilikte yüzde 73, otomotivde ise yüzde 42 gibi yüksek artışlar dikkat çekiyor.

Bu olumlu veriler, reel sektörde umutları artırmış durumda. Toparlanma eğilimi teyit ediliyor. Üretimde kapasiteler artarken, önümüzdeki döneme ilişkin beklentiler genel olarak olumluya dönmüş durumda.

Diğer yandan, ağır kış koşulları birçok sektördeki canlanmayı erteliyor. Bu nedenle mart ayı ortasından itibaren çıkışın hızlanması, canlanmanın artması bekleniyor.

Piyasaların tüketici ayağında da güven artıyor. Son olarak İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) araştırması, kötümserlik yönündeki trendin kırıldığını gösterdi. İstanbul kökenli firmalar krizden çıkışı yönünde eğilim bildirirken, mayıs ayından itibaren bunun hızlanacağının da işaretini veriyorlar.

OTOMOTİV

Satışlar istikrar kazanacak

2008’in son çeyreği itibariyle iç pazarda etkileri belirginleşen global krizin devamı olarak 2009 yılı başında, otomotiv sektörünün iç pazar satışları yüzde 40 civarında daralmıştı. Ardından mart ayı ortasında açıklanan ÖTV indirimleriyle ciddi bir rahatlama sağlandı. ÖTV indirimlerini kapsayan 6.5 aylık sürede 350 binin üzerinde araç satıldı. Ancak 2009’daki ÖTV indirimlerine rağmen sektörün üretimi daraldı. Dış piyasalardaki küçülme nedeniyle ihracat da azaldı.

Bu yıl daha stabil bir pazar bekleniyor. Renault Mais Genel Müdürü ve Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Başkanı İbrahim Aybar’a göre, yüzde 10-20 arasında daralma olacak. Ocak 2010’da otomotiv sektörünün toplam ihracatı, Ocak 2009’a göre yüzde 42.82 artışla 1 milyar 433 milyon dolara (TL bazında yüzde 31.16 artışla 2 milyar 100 milyon TL) ulaştı. Aybar, bu artışı değerlendirirken geçen yılın ocak ayında global krizin etkilerinin şiddetli hissedilmeye başlandığını göz önüne almak gerektiğini hatırlatıyor. Yine de Aybar, 2010’un kendi içinde 2009’a göre daha düşük olmakla birlikte belli bir stabiliteyi sağlayabileceğini savunuyor.

Müşterilerin artık kampanyalara iyice alıştığını düşünen İbrahim Aybar, “Bu belli ölçüde devam edecek. Ama bir gerçeği de unutmayalım; ticaret yapıyoruz ve sonuç itibariyle müşterimizi kazandıracağız, bayimizi kazandıracağız ve biz de kazanacağız. Artık bu noktada daha dikkatli olmamız gerektiğini belirtmek istiyorum. Bu doğrultuda çalışacağız. En azından biz Renault olarak bu doğrultuda çalışacağız” diyor. 

İNŞAAT

IMF anlaşması olursa yüzde 10 zam gelecek

Sektörde düşük fiyatlar devam ediyor. İnşaat maliyetleri de üç yıl önceki seviyesine düştü. Piyasa 2 yıldır sıkışık durumda. Buna mukabil canlanma beklentisi IMF anlaşmasına ve sömestre tatili sonrasına ertelenmiş durumda.

Sektör temsilcilerine göre faizler dip seviyede. Daha aşağı gitmesi için global krizden tamamen çıkılması gerekiyor.

Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, ev fiyatlarının artmamasını  firmaların karlılıktan fedakarlık yapmasına bağlıyor. Şu anda ağır kış koşulları ve okulların tatil olması canlanmayı erteliyor. Durbakayım, sömestre tatilinden sonra ve IMF anlaşmasıyla birlikte ev fiyatlarına yüzde 10-15 arasında zam geleceğini öngörüyor. IMF anlaşması olmasa da okulların açılmasıyla sektörde canlanma bekleyen Durbakayım, konut almak için fırsatın kaçırılmaması gerektiğini düşünüyor. 

DEMİR-ÇELİK

Üretici fiyat tutturamıyor

Bakır ve diğer endüstriyel emtialardaki fiyat artışları global krizden çıkışın işareti olarak yorumlanmıştı. Ancak buna karşılık demir-çelik fiyatları yükseliş trendine giremedi. Aslında bu tüm dünyanın karşı karşıya olduğu bir durum. Global piyasalarda devam eden belirsizlik ortamı demir-çelik fiyatları üzerinde baskı oluşturuyor. Hammadde fiyatlarındaki artış, talep yetersizliği nedeniyle mamul ürünlere aynı oranda yansımıyor.

Demir-çelik ürünleri ihracatı, ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 31 oranında azaldı. Örneğin, Mısır'a yapılan ihracat 250 bin tondan 50 bin tona düştü. Ton fiyatı 520 dolara kadar gerileyince, üretici fiyat tutturmakta zorlandı. Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, demir-çelik hammaddesinin tonu 80-90 dolar artarken, mamul fiyatında ancak 30-40 dolar yükseliş olduğuna dikkat çekiyor.

Ekinciler Yönetim Kurulu Başkanı  Çetin Kaya da dünyada üreticilerin fiyat tutturamamaktan şikayetçi olduğunu söylüyor. Çetin’e göre, dış alıcılar da artık stok tutmak istemiyor. Bu da ihracatı olumsuz etkiliyor. Buna karşılık sektör yetkilileri 2010 yılı için biraz daha iyimser görünüyor. 

MOBİLYA

Komşuya ihracatta patlama yaşandı

Mobilyacılar geçen yılki vergi indirimiyle önemli ölçüde rahatlamıştı. Ancak ardından tekrar satışlar düştü. Yine de sektör, bu yıl ocak ayında yüzde 30 ihracat artışı kaydetti. Son dönemde komşu ülkelerle sağlanan yakınlaşmadan büyük fayda sağlandığı belirtiliyor. Özellikle Libya, Suriye, Kuzey Irak, Cezayir, Abu Dabi ve İran gibi ülkelere mobilya ihracatı artmış durumda.

Şu sıralar fuar heyecanı yaşayan mobilyacılar, mart ayından itibaren iç talepte de önemli artış bekliyor. Kısa adı MASKO olan ve İstanbul’un İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren S.S. Masko İstanbul Mobilya ve Ahşap Eşya İmalatçıları Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi’ne üye firmalar, komşu ülkelere ihracatta başı çekiyor. MASKO Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Karcı, sektörün bu yıl 2.5 milyar dolar ihracat hedefi belirlediğini söylüyor. Karcı, iç piyasada ise ağır kış koşulları nedeniyle beklenen canlanmanın mart ayı ortasından itibaren başlayacağına inanıyor. Üretimde de artış başladığını bildiren Hasan Karcı, “İnsanların mutluluğu için iki vazgeçilmez ürün vardır; biri çikolata, diğeri ise mobilya” diyor. 

TEKSTİL

İhracat, krizin bittiğini gösteriyor

Hazır giyimciler, ağır kış koşullarına rağmen kampanyaları sürdürerek iç talebi canlı tutmaya çalışıyor. Ancak sektörün yüzü asıl ocak ayı ihracatıyla güldü. Buna göre tekstil ve hammaddeleri ihracatı yüzde 20.6, hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı ise yüzde 1.6 artış gösterdi. Özellikle son dönemlerde iflaslarla gündeme gelen Denizli’den yapılan tekstil ve konfeksiyon ihracatının yüzde 9.6 artması sevindirdi.

Denizli Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Hüseyin Memişoğlu’na göre, tekstil ve konfeksiyon ihracatındaki artış, Avrupa'da ekonomik krizin bitmek üzere olduğunu gösteriyor. Memişoğlu, bu verileri 2010 yılının daha iyi geçeceği yönünde bir sinyal olarak algılıyor. “Avrupa’daki kriz bitmek üzere. Avrupa Birliği ülkelerine önümüzdeki aylarda daha fazla ihracat yapabileceğiz” diyor.

Hey Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Aynur Bektaş ise tekstil ve hazır giyimin krize rağmen tüm ihracat içindeki payını artırdığına dikkat çekiyor. Sektörün ihracattaki payı, 2008’de yüzde 17.6, 2009’da da yüzde 18.4 seviyesindeydi. Ocak itibariyle bu oran yüzde 20.9’a yükseldi.

Bektaş’a göre, hazır giyimcilerin en büyük sorunu Çin’den giren ucuz ve kalitesiz ürünler. Yani ithalat. Bu durum, zor koşullarda ihracat yapmaya çalışan yerli markaları olumsuz etkiliyor. Tabii asıl önemlisi, yurtiçi üretimin bir yana bırakılıp ithalata yönelinmesi. Aynur Bektaş, “Üretim yapanlarla mal satanlar bir türlü barışamadı” diyor. Bu iki kesim arasında stratejik ortaklık olması gerektiğini vurgulayan Bektaş, yine de sektörde toparlanma başladığını düşünüyor. İhracatın değerli TL’ye rağmen artışa geçmesini de olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor. 

GIDA

Kırmızı mercimek ihracatı  başlıyor

Gıda sektöründe pirinç, kırmızı mercimek ve fasulye fiyatlarındaki artış dikkat çekiyor. Yaz aylarında alınan mahsul tükeniyor. Stoklar azalmış durumda. Ancak bu durum spekülatif olmaktan ziyade dünyada genel olarak yaşanan fiyat artışından kaynaklanıyor. Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, Çin’deki seller nedeniyle fasulye fiyatlarının yüzde 60 arttığını belirtiyor. Bu ürünlerde ithalatla gelen ucuzluk döneminin artık sona erdiğini düşünen Reis’e göre, yine de 2008’deki gibi aşırı fiyat hareketleri olmayacak.

Tarımda bu yıl en önemli gelişme kırmızı mercimekte yaşanıyor. 2000 yılından beri ithal edilen bu üründen bu yıl 400 bin ton rekolte bekleniyor. İç tüketim 250 bin ton. Dolayısıyla ihracatın yolu açıldı. Mehmet Reis, geçen yıl ilk kez ABD’ye Osmancık pirinci ve Urfa bulguru ihraç ettiklerini vurguluyor: “Türkiye’nin tarımda 20 milyar dolarlık ihracat potansiyeli bulunuyor. Dünyada fiyatlar artarken Türkiye’nin bunu iyi değerlendirmesi gerekiyor. Tarım ürünleri konusunda avantaj yitirmiş değiliz.”

MADENCİLİK

Yüzde 73’le ihracat rekoru kırdı

Madencilik sektörü, ocak ayında yüzde 73 ihracat artışıyla rekor kırdı. Bu sektörün toplam ihracatının yüzde 48’ini karşılayan mermer ve doğaltaş üreticileri, 2008’de 5 milyon ton mermer ve doğaltaş karşılığı 1 milyar 402 milyon dolar ihracat geliri sağlamıştı. 2009’da bu rakam 1 milyar 222 milyon dolara geriledi. Bu yılı ocak ayında ise miktar bazında yüzde 23, değer bazında ise yüzde 8.17 ihracat artışı kaydedildi.

Sektör temsilcileri, bu sonucu krizden toparlanma sinyali olarak görüyor. Ancak asıl nisan ve mayıs aylarında ulaşılacak verilerin önemli olduğunu belirtmeden de geçemiyorlar.

Ancak madenciler, Maden Kanunu’nda yapılan değişiklikten rahatsız. Türkiye Mermer Doğal Taş ve Makinaları Üreticileri Birliği Başkanı Selahattin Onur, madencilerin 2010 sezonu için yeni hammadde arayışlarına yönelik başvurularının Orman Genel Müdürlüğü’nden geri çevrildiğini söylüyor. Türkiye'nin, doğaltaş ve mermerde değer ve üretim miktarıyla dünyanın ilk 5 ülkesi arasında yer aldığını hatırlatan Onur, “Yılda 1.5 milyar dolar ihracat geliri sağlayan bu sektörün yüksek üretim, ihracat potansiyeli ve sağladığı istihdamla madenciliğin lokomotifi olduğu unutulmamalı” diyor. 

ÇİMENTO

2010 toparlanma yılı  olacak

Çimento sektörü, global krizden önceki 2007 yılında 46 milyon ton iç satış gerçekleştirmişti. Ancak krizin etkisiyle bu miktar 2008’de 43 milyon tona geriledi. 2009 yılı için iç satış beklentisi ise 41.5 milyon ton civarında. Daralan iç pazara rağmen ihracattaki artışla üretimdeki daralma telafi edildi. Ocak ayında çimento ve toprak ürünleri ihracatının yüzde 15.9 artması da bu durumu teyit ediyor.

2009 yılı geneli için çimento ihracat beklentisi 16.4 milyon ton. Klinker ihracatıyla birlikte bu rakamın 20 milyon tona ulaştığı tahmin ediliyor. Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği’nin 2010 yılı beklentileri, yavaş da olsa krizin etkilerinin atlatılacağı yönünde. Bu doğrultuda sektörde 2010 toparlanma yılı, 2011 de büyüme dönemi olarak görülüyor. Ancak bunun için 2009’da olduğu gibi 2010 yılında da ihracat hamlesinin sürdürülmesi şart. Çimento ve klinker ihracatının en azından 2009’daki 20 milyon ton düzeyinde devam ettirilmesi, iç pazarın durumu dikkate alındığında zorunluluk olarak görülüyor. Aksi durumda, fazla kapasite sorunu sektör üzerindeki baskısını artırabilir.