Necati Doğru'nun yazısı
Kapat şekerim kapat! Beni dinle; pozisyonu kapat! Bakma sen Başbakan'a, Bakan'a, IMF Başkanı'na, Holding Başkanı'na ve Merkez Bankası Başkanı'na...!
Sen sen ol!
Pozisyonu kapat!
Çünkü doluyor...
Doluyor...
Patladı...
Patlayacak...
5 yıl önce de böyle dolup... Dolup... Patlamıştı... 2001 yılında "çıpalanmış kur sistemine bağlı" modele göre limandan yola çıkartılmış gemi, çıpayı taramış, gidip gidip kayalara bindirmişti.
Fakirler yine yanmıştı.
Yoksullar kavrulmuştu.
Hatırla şekerim!
Vakit varken pozisyon kapat!
Çıpalanmış kur sisteminde gemi kayalara vurup parçalandığı için, bu kez Kemal Derviş'i bulup "dalgalalan kur sistemine" uygun hale getirilmiş gemi, limandan yola çıkartılmıştı...
IMF'den uzatılan destek....
ABD'den uzatılan meme...
AB'den uzatılan yelken..
Düşük tutulan kur...
Yüksek tutulan faiz...
Akıp gelen hoppa parayla; işler sanki iyi gidiyor, enflasyon iniyor, ithalat artıyor, içindeki ithal malı payı yükselmiş ihracat da artıyor, büyüme de 4 yıldır üstüste iyiye gidiyordu...
Bitti şekerim!
Pozisyonu kapat!
Etrafına bak, olanı biteni izle; bir toplum düşün ki bütün başarısını "dışarıdan gelecek paraya, bulunacak dış borca" bağlamış. Bir toplum düşün ki, başbakanları kendi başarısını; "dışardan getirdiği paraya, Soros'a, Mobius'a, Ofer'e, Dubai Şeyhi'ne, Katar Emiri'ne" vidalamış. Bankaları, Holdingleri, "350 milyon dolar sendikasyon kredisi aldık" diye seviniyor. Dış borç bulduğu için sevinen seviyeli bir ülke dünya var mı? Başbakanları, küresel şirket CEO'larının İstanbul'da toplanmış olmasını "iktidarının çok büyük başarısı" olarak zavallı cahil halka yutturabiliyor. O toplum duvara gidiyor.
Çıpalı kur duvara toslamıştı.
Dalgalısı da aynı sona gidiyor.
Türkiye duvara gidiyor.
Beni dinle şekerim!
Pozisyonu kapat!
Vatan