LUX


Özlem Doğaner/ Kadir Açıkgöz'ün haberi

SAĞLIK sektörü, gerek sosyal güvenlik gerekse sağlık mevzuatında yapılan değişikliklerle art arda büyük değişimlere sahne oluyor. Sağlık harcamalarının yıllık 40 milyar doları bulduğu belirtilen Türkiye'de, Sağlık Bakanlığı, son günlerde çıkardığı ve planladığı yönetmeliklerle sağlık sektörüne yeni bir şekil veriyor. Henüz dumanı üstünde olan ayakta teşhis ve tedavi merkezlerine getirilen yeni düzenleme ile özel hastaneler yönetmeliği bunlardan bazıları...

Sağlık Bakanlığı, kısa sürede birçok değişiklik hedefliyor. Özel sektör de devlet hastaneleri de endişeli bir bekleyiş içinde. Ancak kim ne derse desin, sağlık bundan sonra özel sektör ve yabancı sermaye yatırımlarına daha açık bir yola giriyor.

TIP MERKEZLERİ İÇİN YENİ DÖNEM
Sağlık Bakanlığı, birkaç gün önce ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşlarına ilişkin yönetmelik çıkardı. Yönetmelikte, bu kurumların faaliyet göstereceği yerler, çalışma usul ve esasları yeniden belirlenirken, hasta haklarını güvenceye alan düzenlemeler getirildi.

Yönetmelik, Sağlık Bakanlığı'na, faaliyetine ihtiyaç duyulan sağlık kurum ve kuruluşlarıyla insan gücü, tıbbi hizmet birimleri ve nitelikleriyle teknoloji yoğunluklu cihaz dağılımı alanında kamu ve özel sektörü kapsayacak şekilde planlama yetkisi veriyor.

Tıp merkezi binasının bulunduğu alan, imar mevzuatında gösterilen özel sağlık tesisi yerlerinde olacak. Ayakta teşhis ve tedavi kuruluşlarını tıp merkezi, poliklinik ve muayenehane olarak sınıflandıran yönetmelik uyarınca, tıp merkezinde başka bir kamu ya da özel sağlık kuruluşunda çalışmayan sorumlu müdür bulunacak ve kurumun faaliyet alanıyla ilgili her türlü işlemi yürütecek.
Tıp merkezi, poliklinik ve muayenehaneleri kapsayan bu yönetmeliğe göre, tıp merkezlerinde klinik uzmanlık dallarında en az dört tabibin tam zamanlı çalışması gerekiyor. Tıp merkezi, mesleğini serbest icra etmek hak ve yetkisi olan tabip veya birden fazla tabip ve diş tabibi ortaklığında açılabilecek. Poliklinik, mesleğini serbest icra etmek hak ve yetkisi olan tabipler tarafından müşterek halde, sadece o poliklinik bünyesinde meslek icra etmek şartıyla açılacak.

Tıp merkezi açmak isteyenler, Bakanlıkça yapılan planlamada ihtiyaç gösterilen yerleşim bölgelerinde faaliyette bulunmak üzere başvurabilecekler. Bakanlıkça planlanan yatırım listesi, her yıl ekim ayında bakanlık internet sitesinde ilan edilecek ve tıp merkezi açmak isteyenler, kasım ayı sonuna kadar bakanlığa başvuracak. Yerleşim yeri itibariyle planlanan tıp merkezi sayısından fazla istekli olması halinde aralarında noter huzurunda kura çekilerek hak sahibi belirlenecek.

Tıp merkezi binasının bulunduğu alanın, gürültü, hava ve su kirliliğine maruz olmadığının; insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecek endüstriyel kuruluşlar ile gayri sıhhi müesseselerden uzak olduğunun valilik tarafından yetkilendirilmiş merci raporuyla tespit edilmesi gerekecek. Ulaşım şartları, ulaşım noktaları açısından uygun ve ulaşılabilir olduğunun İl Trafik Komisyonu veya Belediye Ulaşım Koordinasyon Merkezi raporuyla belgelenecek. İmar mevzuatında özel sağlık tesisi yapılabilecek yer olması; otopark yönetmeliklerine uygun olması gerekiyor.

UZMAN YOKSA HASTA DA YOK
Tıp merkezinde, işten ayrılmadan dolayı o dalda başka bir uzman doktorun çalışmaması halinde hasta kabulü durdurulacak. Hasta kabulü durdurulan uzmanlık alanında 60 gün içinde uzman bulunamazsa ruhsatname geri
alınacak ya da mevcut duruma göre yeniden düzenlenecek.

Tıp merkezlerinde cerrahi müdahale sonrasında hastaya yapılacak gerekli tıbbi bakım süresi 24 saatte tamamlanabilir olacak. Cerrahi müdahale ve yöntemi, başka bir yataklı kurumda aynı sorunun çözümü için gereken ve ilk müdahalenin devamı niteliğinde ikinci bir müdahaleyi gerektirmeyecek şekilde yapılacak. Hastanın gözlem altında bulundurulacağı 24 saatlik süre en fazla 6 saat uzatılabilecek.

Tıp merkezinde müdahale yapılan hasta, müdahaleye bağlı komplikasyonlar gelişmesi ve yoğun bakıma ihtiyaç duyulması halinde koordineli çalışılan özel ya da kamu kurumuna sevk edilecek. Hastanın transferi ve transfer edildiği hastanedeki teşhis ve tedavisiyle ilgili ücretleri, tıp merkezi tarafından karşılanacak.

PARASI OLMAYAN GÖNDERİLEMEYECEK
Sağlık kuruluşları, acil başvuranları hiçbir ayrım yapmaksızın ve ödeme imkanına bakmaksızın kabul edecek ve ilk tıbbi müdahaleyi yapmak zorunda olacak. Kesintisiz hizmet veren tıp merkezleri, acil durumlarda ve hasta naklinde kullanılmak üzere ambulans hizmeti vermek zorunda olacak. Tıp merkezleri bu hizmeti kendi ambulanslarıyla ya da özel ambulans şirketinden hizmet alımı yöntemiyle yerine getirebilecek. Sağlık kuruluşları, sadece kendi hastalarıyla sınırlı olmak kaydıyla temel laboratuar ve radyolojik tetkikleri ruhsat almadan yapabilecek.

REKLAM YASAKLANACAK
Yönetmeliğe göre, sağlık kuruluşları reklam yapamayacak. Ayrıca sağlık kuruluşları tarafından tıbbi deontoloji ve mesleki etik kurallarına aykırı, insanları yanıltan, yanlış yönlendiren, talep yaratmaya yönelik, doğruluğu bilimsel olarak kanıtlanmamış ya da yerleşik tıbbi metot haline gelmemiş uygulamalara dayalı tanıtım yapılamayacak.

Sağlık kuruluşları diğer kuruluşlar aleyhine haksız rekabet yaratan davranışlarda bulunamayacak. Bu kuruluşlara, reklam yasağına aykırı olmamak kaydıyla bilgilendirici tanıtım izni veren yönetmelik, sağlığı koruyucu ve geliştirici bilgilendirme yapılmasına da imkan tanıyor.

Sağlık kuruluşları il sağlık müdürlüklerinin oluşturacağı ekipler tarafından düzenli olarak denetlenecek. Denetleme sonucunda saptanan eksiklikler nedeniyle faaliyetlerin geçici olarak durdurulduğu dönemde hasta kabul eden ya da eksiklikleri 3 ay içinde gidermeyen kuruluşların ruhsatları iptal edilecek. Sağlık kuruluşları, hasta hakları ihlalleri ve bunlara bağlı sorunların önlenmesi konusunda gerekli tedbirleri almakla da yükümlü olacak.

UYUM 4 YILDA SAĞLANACAK
Sağlık kuruluşlarının zorunlu tıbbi hizmet birimleri, bu birimlerin fiziki özellikleri, sağlık kuruluşlarında gerçekleştirilebilecek cerrahi müdahaleler, temel laboratuar ve radyolojik tetkikler, bulundurulması zorunlu tıbbi cihaz, araç ve gereçlerle ilaçlar, kayıt formları ve ekonomik yeterliliğe ilişkin konular tebliğle belirlenecek. Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 15 Şubat 2008'den önce açılan kuruluşlar ve sağlık kuruluşu açmak için yapılan başvurular için önceki yönetmelik hükümleri geçerli olacak. Ancak sağlık kuruluşları, tebliğle belirlenecek konulara, doktor sayısı hariç olmak üzere en geç 4 yıl içinde uyum sağlayacak ve ruhsat alacak. Bu süre sonunda ruhsat almayan sağlık kuruluşlarının uygunluk belgeleri iptal edilecek.

Daha önce açılan sağlık kuruluşları, mevcut yönetmelikteki sorumlu müdür hükümlerine 6 ay; hasta hakları hükümlerine 3 ay; cerrahi müdahale, gözetim süresi ve transfer hükümlerine 2 ay içinde uyum sağlayacak.

ESTETİK TABELASINA SON
Yeni yönetmelikle, Güzellik ve Estetik Amaçlı Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kalktı, ancak geçici bir maddeyle bu kurumların faaliyet süresi 1 Ocak 2010 tarihinde sona erecek. Bu tarih sonunda işleteni doktor olan müstakil merkezler, muayenehane, poliklinik ya da güzellik salonuna dönüştürülebilecek. Güzellik ve estetikle ilgili yürürlükten kalkan yönetmelikte sayılan tıbbi işlemlerin tamamı, sertifika veya buna benzer yetki belgesine dayanılarak, unvanlarda estetik veya bu anlama gelecek herhangi bir ibare kullanılmaksızın doktor tarafından yürütülebilecek.

Güzellik ve estetik merkezlerinin işleticileri doktor değilse bu yer, işletenin tercihine göre güzellik salonuna dönüştürülebilecek. Böylece, yürürlükten kaldırılan yönetmeliğe göre açılan güzellik salonları, sağlık kuruluşu statüsünden çıkmış oldu. Güzellik salonu olarak açılan işyerleri bundan böyle belediyelerce ruhsatlandırılacak.

ÖZEL HASTANELERE YENİ ŞEKİL
Özel hastaneler yönetmeliğinde de değişiklik yapıldı. Bu yönetmeliğe göre, genel hastanelerin; en az üç cerrahi uzmanlık dalı olmak üzere altı klinik uzmanlık dalında kadrolu uzman tabip çalıştırması, yoğun bakım ve gözlem yatakları hariç en az 25 hasta yatağı olması, hasta kabul ve tedavi ettiği uzmanlık dallarının gerektirdiği klinikler, yoğun bakım üniteleri ile radyoloji, biyokimya veya mikrobiyoloji laboratuarlarını ve acil ünitesini bulundurması gerekiyor.

Dal hastaneleri ise hastanenin ana faaliyetiyle ilgili uzmanlık dalında kadrolu en az dört uzman tabip çalıştırması, ana faaliyetiyle ilgili varsa diğer uzmanlık dallarında kadrolu en az bir uzman tabip çalıştırması, yoğun bakım var ise bunlar ve gözlem yatakları haricinde, en az 25 hasta yatağı olması, hasta kabul ve tedavi ettiği uzmanlık dallarının gerektirdiği klinikleri, üniteleri ve laboratuarı bünyesinde bulundurması gerekiyor. Acil ünitesi burada da şart.

Özel hastanenin tıbbi hizmet birimleri; tıbbi hizmeti engelleyecek tarzda ve hastane binasından veya bina kompleksinden ayrı yerde tesis edilemeyecek.
Özel hastanede çalışan tabipler, muayene ve tedavilerini üstlendikleri hastaları gerektiği gibi takip etmelerini, kaliteli ve verimli hizmet sunmalarını teminen, çalışma sürelerini de belirtmek kaydıyla en fazla iki özel sağlık kurum veya kuruluşunda çalışabilecekler.

Ağız ve diş sağlığı ve göz hastalıkları dal hastaneleri haricindeki özel hastanelerde, bir adet seyyar röntgen cihazı bulunacak ve en az 500 mA gücünde röntgen cihazının bulunduğu bir radyoloji laboratuarı kurulması zorunlu olacak. Genel hastanelerde uzmanlık dallarına göre biyokimya veya mikrobiyoloji laboratuarı veyahut her ikisinin de bulunması zorunlu olacak.
Özel hastaneler, hizmet vereceği uzmanlık alanının gerektirdiği hematoloji veya genetik laboratuarlarını, bağımsız olarak veya biyokimya veya mikrobiyoloji laboratuarıyla aynı alanda olacak şekilde kurabilecekler. Yine uzmanlık alanının gerektirdiği patoloji laboratuarı da kurulabilecek.

Özel hastane bünyesindeki laboratuarlar için ilgili mevzuata göre ayrıca ruhsatname düzenlenecek. Özel hastane haricinde, tetkik yapılacak kurum veya kuruluş tarafından hastadan tetkik için ayrıca bir ücret talep edilemeyecek.

ÖZEL HASTANE NASIL AÇILIR?
Özel hastaneler, Sağlık Bakanlığı'nın izniyle açılıp ruhsatlandırılıyor. Özel hastane açmak isteyenlerin, hangi tür özel hastane açacaklarını da belirten bir dilekçeyle bizzat veya mesul müdürlerince ilgili valiliğe başvurmaları gerekiyor. Özel hastane açmak isteyenler, bakanlıkça yapılan planlamaya uymak zorunda. Ruhsatlandırılan özel hastanelere yeni tıbbi hizmet birimi, teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz ve sağlık çalışanı ilave edilmek istenildiğinde de planlamaya uyulması zorunlu olacak.

Özel hastanelerin tıbbî, idarî ve teknik hizmetleri bir mesul müdür sorumluluğunda yürütülmek zorunda. Özel hastanenin bakanlık ve müdürlükle ilgili bütün işlemlerinde birinci derecede muhatap, mesul müdür. Mesul müdür olarak görevlendirilecek tabibin Türkiye'de iki yılı kamu ya da özel hastanelerde olmak üzere, en az beş yıl tabiplik yapması gerekiyor.

Hasta odalarının doğrudan ve yeterli gün ışığıyla aydınlanabilecek konumda, taban ve duvarlarının düzgün ve kolay temizlenebilecek nitelikte ve dezenfeksiyona elverişli olmaları şartı koşuluyor. Hasta odalarının kapı genişliği en az 1 metre 10 santimetre olarak; hasta odalarındaki tuvalet ve banyo kapıları dışa açılacak şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Bir odada ikiden fazla hasta yatağı bulundurulamıyor. Ayrıca her koridorda bir hemşire istasyonu şartı bulunuyor.

İLK MÜDAHALEDE AYRIM YAPILAMAZ
Özel hastanelerde, bütün acil başvuruların hiçbir ayırım yapılmaksızın kabul edilmesi ve ilk tıbbî müdahalenin yapılması zorunlu tutuluyor. İlk tıbbî müdahale yapıldıktan sonra, hastanın sağlık güvencesine göre sevki yapılacak veya ileri tıbbî bakım ve tedavi özel hastanede yapılamıyorsa, sevki uygun görülen hastaneyle koordinasyon sağlandıktan sonra, hasta ilgili sağlık kuruluşuna nakledilecek. Hastanın nakli, tıbbî stabilizasyon sağlandıktan ve hayati tehlikenin giderildiğine tıbbî yönden kanaat getirildikten sonra yapılacak.
Özel hastanelerde kullanılan ilaç ve tıbbî malzemeler ile ayrıca verilen içecek, gazete, kitap, telefon konuşması ve benzeri ihtiyaçlar için alınacak ücret, piyasa rayiç bedellerinin üzerinde olamayacak.

Özel hastanelerin gündelik yatak ücretleri, bakanlıkça yapılacak hastane sınıflandırması esas alınarak bakanlık nezdinde oluşturulan Ücret Tespit Komisyonu tarafından, ertesi yılbaşından geçerli olmak üzere aralık ayında, her sınıf için ayrı olarak alt ve üst sınırlar belirtilmek suretiyle tespit olunup bakanlıkça ilan ediliyor.

Yönetmeliğe göre, özel hastanelerde en az bir yatak olmak kaydıyla, yatakların yüzde 3'ü fakir ve muhtaç hastaların tedavisi için ayrılıyor ve bu sayı ruhsatlarda gösteriliyor. Ücretsiz tedavi için ayrılan bu yataklarda, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu Başkanlığı'nca öngörülen kriterlere uygun fakir ve muhtaç kişilerden, hastanenin bulunduğu yerdeki en büyük mülki amir veya müdürlük tarafından sevkedilen hastalar ile acil olarak müracaat eden ve başka bir kuruma nakli tıbben mümkün olmayan fakir ve muhtaç hastaların tedavileri ücretsiz olarak yapılıyor.

20-25 MİLYON DOLARA ÖZEL HASTANE
Türkiye genelinde halen 335 özel hastane bulunuyor. Bu hastanelerde 13 bin doktor ve 55 bin çalışan görev yapıyor. Özel hastanelerin 136'sı İstanbul'da. Son yıllarda yabancı sermayenin de sağlık sektörünü yakından takip ettiği biliniyor. Uzmanlar, önümüzdeki günlerde bu alanlarda yatırımın artacağı vurguluyor. İlgilenenler arasında yabancı finans kuruluşlarının ağırlıkta olduğu söyleniyor. Kuzey Avrupa ülkeleri, ABD ve İsrail'den yatırımcıların niyetli olduğu söyleniyor. Ama bunların imzaya dökülmüş olanları şimdilik Dentİstanbul Global Environment Fund, Acıbadem'in yüzde 21.66'sının Abraaj Capital ve Şafak Hastanesi'nin yüzde 60'ını Julius Baer fonuna satılması...

Tam teşekküllü genel bir hastane açmanın bedeli, 25 ile 50 milyon dolar arasında değişiyor. Genel işletme giderleri farklı olduğundan yatırımın geri dönüşü aynı olmuyor. Özel hastane sahipleri kamu hastaları için ücret farklılıkları yapılmasına imkan tanınmasını istiyorlar.

“Anadolu'da yatırımlar artacak”

Yaşar YILDIRIM / Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Genel Sekreteri - Universal Hospital Çamlıca Alman Hastanesi Genel Direktörü:

 Mevcutlar korunacak ama yeni tıp merkezi açmak kolay değil. Hastane açışında istenen şartlar ağırlaştırılıyor. Bunlar neticede halkın sağlığını ilgilendiren bir konular. Sağlık hizmetleri en iyi şekilde verilmeli. Çok küçük paralarla bu merkezler açılınca, teknoloji de biraz geriye gitti. Tabii burada önemli olan bu tıp merkezlerinin kamu hastalarına açılması. Fark alınmazsa zaten bunlar batarlar.

Önemli madde, nerede açılacağı konusunda bakanlığın karar vermiş olması. Diyelim ki İstanbul Fatih'te hastane açmak istiyorum. Bakanlık “Hayır açamazsın. Git Yozgat'ın bilmem ne kasabasında açabilirsin. Fatih'in ihtiyacı yok” diyor. Bu belli kriterlere bağlanırsa bir mantığı var. Bir sağlık merkezine mesela 10 bin hasta düşecek şekilde ayarlanabilir. Ama yatırımcı gidip de Yozgat'ta yatırım yapmaya mecbur edilemez.

İşte bu tip kriterler konusunda kararı veren bakanlık olmamalı. Şu anda bakanlık hizmet üreten durumunda aynı zamanda. Bakanlığın kendi hastaneleri var ve kamudan para alıyor. Burada yatırımcılardan özellikle odalardan, ticaret odası, sanayi odası ya da odalar birliğinden mutlaka temsilci alması lazım. Bu şekilde kurallar koyarak siz yatırımcıları geriye itemezsiniz.

Bana çok tuhaf gelen bir madde var. Eğer bir yere iki kişi müracaat etmişse kimin sağlık merkezi yatırımı yapacağına kurayla karar verilecek deniyor. Bu nasıl olur ki? Farz edelim bu iki kişiden biri Türkiye'de 100'ün üzerinde sağlık merkezi olan bir kişi. Karşısındaki ise ilk defa sağlığa yatırım yapacak. Şimdi bir kriter olmaz mı, bir yeterlilik olmaz mı? Bu işlerin bir kuralı olması lazım.
335 özel hastanenin neredeyse yüzde 50'si İstanbul'da. Neden? Çünkü büyük tıp merkezleri, büyük üniversiteler, tıp fakülteleri burada. Ama artık yavaş yavaş zincir hastanelerimiz Anadolu'da hastane açmaya başladılar. Biz de Universal Hospital olarak önümüzdeki aylarda 8 hastane açacağız. Adana'da 3 tane açıyoruz. Diyarbakır, Malatya, Kuşadası, İstanbul'da (Çamlıca) birer tane; bir de yurtdışında Arnavutluk Tiran'da hastane açıyoruz. Ordu ve Trabzon projemiz başladı. Bunların devamı gelecek.

Bunlar 70 ile 225 yataklı hastaneler. Bizim dışımızda Medical Park, Acıbadem, Medicana, Florance Nightingale, Metropol de Anadolu'nun çeşitli yerlerine yatırım yapıyorlar. Örneğin, Medical Park'ın Anadolu'da çok geniş bir projesi var. Şu anda Van'da, Bursa'da, İstanbul Göztepe'de açtılar. Antalya'da da yakında bir hastane açacaklar. Acıbadem Bursa'da yaptı. İstanbul'da bir tane daha açıyor. Medicana Ankara'ya gidi. İstanbul ve Ankara'da bir tane açıyor. Bunlar böyle devam edecek.

Türkiye'de özel sağlık sektörü, genel sağlığın hizmet olarak yüzde 10'unu veriyor. Avrupa ülkelerine baktığınızda, bu oran yüzde 30'a kadar çıkıyor. Demek ki biz daha bu gelişme sürecini tamamlamadık. Türkiye'de bu oran tahmin ediyorum yüzde 20-30 arasında bir yere oturacak. Bu oranları tutturmamız yılları alacaktır. Bu süreçte bazı hastaneler elimine olacaktır. Teknolojisini yenileyemeyenin yerini yenileri alacak. Türkiye'de bu konuda doğu biraz geri kalmış; oralar daha ağırlıklı olmalı. Ama örneğin Gaziantep'te, Sanko'nun çok iyi bir hastanesi var. Biz Diyarbakır'a gittik. Medical Park Van'a gitti. Oralar daha ağırlıklı olacak sanırım.

“Sağlık harcaması 40 milyar dolara çıktı”

Atlan AYAZ / Türk Tabipler Birliği Genel Sekreteri

Son 5 yıl içinde sağlıkta önemli değişiklikler olduğu doğru. Ancak bu değişikliklerin piyasada talebi artıran, kışkırtan ve dolayısıyla mühim miktarlarda karlılıkları olan bir sektör yaratmaya yönelik bir politika doğrultusunda olduğunu görüyoruz. Sağlık Bakanlığı'nın bu politikasıyla, toplam sağlık harcaması 7.5 milyar dolardan 40 milyar dolara çıktı. Türkiye'nin sağlık göstergelerinde dört kat bir iyileşme yok. Bugün getirilen bu değişiklikler neye hizmet ediyor diye bakacak olursak; bu sadece bugüne kadar büyükçe bir sermaye birikimi sağlayabilmiş özel sağlık sektörlerinin işine yarar ve doğrudan tekelleşmeyi getirir.

Türk Tabipler Birliği olarak bu konuda yıllardır uyarıyoruz. “Kuralsız, neredeyse kayıt dışı boyutlara varacak şekilde büyümenin önünü açmayın” diyoruz. Kontrollü gitmek gerek. Özel sektör şüphesiz inkar edilecek bir durum değil. Ama kontrolsüz büyümeyi sert bir virajla alıp bu kez tam tersi hepsini kapatma yoluna gitmesi de başka bir insafsızlık. Bu Türkiye'yi aynı zamanda teknoloji çöplüğüne döndürür. Şimdi binlerce alet edevat orta yerde alınmış duruyor. Bunlar ne olacak? İyi düşünülmesi gerekir.

Özel hastaneler, kuşkusuz sağlık hizmetlerinin geri kaldığı bölgelerde yapılmalı. Ama biliyoruz ki ticaretin gereği paranın olduğu yerde açılıyor. Türkiye'deki 300 özel hastanenin 200'ünün İstanbul'da olması herhalde tesadüf değildir. Buna diğer büyük kentleri de kattığınızda, kalkınmada öncelikli ya da geri kalmış bölgelerde tek bir özel sağlık kuruluşu bile yok. Ancak çok özel teşviklerle bunun önü açılabilir.

Özel sağlık sektörünün varlığını inkar eden bir noktada değilim. Ancak gelişimdeki bu dengesizliğin, yatırımların ülke sathına yayılarak bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Birçok büyük sağlık grubu yabancılarla ortaklık kuruyor. Örneğin John Hopkins, Anadolu Grubuyla ortaklık yaptı. Önümüzdeki günlerde başka grupların da ortaklık yapacağı söyleniyor. Başka büyük yatırım gruplarının da Türkiye'de sağlık alanında kendilerine yatırım alanı aradıkları biliniyor. Çünkü Türkiye'de sağlık gerçekten çok karlı bir sektör haline geldi. İngiltere'de bir sağlık tesisi kurulduğunda bunun maliyetinin geri dönüşü için 10 yıl beklenir. Türkiye'de ise yatırım sermayesinin geri dönüşü bir yıl, hatta daha az.

“Biz sisteme yük değiliz"

Uz. Dr. Kürşad ÖZDEMİR / Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları (AYSAD) Başkanı

 Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle serbest bir sağlık uygulaması yoktur. Özellikle birinci basamak adı verilen aile hekimliği, sağlık ocakları ve özel polikliniklerden alınan sevk ve kayıtla hastane ve merkezlere hasta gidişi sağlanılıyor. İstatistiklere göre, hastanelere gelen hastaların yüzde 85'i birinci basamakta tedavi edilebilecek kesim. Serbest olunca, eline karnesini alan bir günde 5-6 yere aynı rahatsızlığı için gidebiliyor.

Gelişmiş ülkelerde gözlenen önemli değişim, hastanelere ilişkindir. ABD'de hastane ve toplam yatak sayısında, yatak işgal oranlarında önemli sayılabilecek düşüşler gözleniyor. Toplam sağlık personeli sayısı, ayaktan teşhis tedavi hizmetleri ile acil servis hizmetlerinde ise önemli artışlar görülüyor. Gelişmiş ülkelerde gözlenen bu değişimin başlıca iki nedeni var. Birincisi, tıp teknolojisi ve ilaç endüstrisindeki hızlı gelişmeler. İkincisi ise hastane için yapılan harcamalar ve finansmandaki artış ile yeni teknoloji ve ilaçların daha yaygın kullanılması, hastaneye yapılan ödemelerin dolaylı olarak kontrolüyle gereksiz yatışların önüne geçilmesi.

Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Yönetmeliği'yle tıp merkezi, poliklinik ve özel dal merkezi açılması belli bir standarda getirilmek isteniyor. Daha doğrusu açılamaz hale getiriliyor. Açılmış olanların ise müktesepleri devam ettiriliyor. Sağlık Bakanlığı, ihtiyaç olan yerlere göre açılacak yerleri belirleyeceğini belirtiyor. Ancak açılacak yerin yapı kullanım izninde sağlık alanı zorunluluğu getiriyor. Belediyeler büyük şehirlerde yerleşim alanları kesinleştiği için böyle bir belge vermiyor. Sağlık alanı belirleme yetkisi de belediyede.

Polikliniklerin, tıp merkezlerinin ve dal merkezlerinin olması gelecekteki aile hekimliği sistemine lojistik destek olacak ve entegrasyonu kolaylaştıracaktır. Hastane hizmetlerine göre ucuz olması SGK'nın lehinedir. Yük değil, aksine hastane tedavilerinin pahalı ve uzun olmasına karşı bir sigortadır.

Para