Sağlık


Osman MÜFTÜOĞLU

Stres, çağımızın en sessiz ama en yaygın tetikçisidir.

Kalp krizinin, inmenin, ritim bozukluklarının ve mide ülserinin yanı sıra yüksek tansiyonun da en güçlü görünmez nedeni olarak giderek daha fazla konuşuluyor.

Artık biliyoruz ki, kan basıncını yükselten sadece tuz değil, duygularımızın biyokimyasıdır

Stres kan basıncını nasıl yükseltir?

Stres altındayken beynimiz “tehlike var” sinyali verir.

Bu sinyale yanıt olarak böbreküstü bezleri adrenalin, noradrenalin ve kortizol salgılar.

Bu hormonlar kalbi hızlandırır, damarları daraltır, kanı kaslara yönlendirir.

Bu geçici tepki aslında evrimsel olarak hayatta kalma mekanizmasıdır.

Ama modern insan artık aslanla değil, toplantı, e-posta, karar ve rekabetle mücadele ediyor — yani stres sürekli.

 

Sonuç: damarlar uzun süre gergin kalıyor, kan basıncı kalıcı biçimde yüksek seyrediyor.

Uzun vadede bu durum damar duvarını sertleştiriyor, elastikiyet kaybı kalıcı hale geliyor.

En çok kimlerde görülüyor?

Benim klinik gözlemlerim de literatürle örtüşüyor:

İş insanları, finans sektöründekiler, yönetici ve politikacılar en riskli grupların başında.

Çünkü onlar “sürekli karar verme” halinde yaşayan kişiler.

Bu grup genellikle:

  • Hızlı düşünür, ama yavaş dinlenir.
  • Günü yönetir, ama kendi stresini yönetemez.
  • Gün içinde kalp atışlarını değil, sadece hedeflerini takip eder.

Yani beyin hep savaş modunda, damarlar hep alarmda yaşar.

Stres kaynaklı hipertansiyonun belirtileri

  • Sabahları baş ağrısı ve ense gerginliği
  • Göğüste sıkışma veya “nabız atar gibi” hissedilen kulak çınlaması
  • Uykuya dalmakta güçlük, sabah yorgun uyanma
  • Gün boyu ellerde soğukluk, zaman zaman yüzde kızarma
  • Kan basıncının gün içinde dalgalanması

Bu tabloyu genellikle “geçici” sanırız ama her dalgalanma damar duvarına mikro hasar bırakır.

Stresi yönetmek = kan basıncını düşürmek

Bilimsel çalışmalar açık:

Stres yönetimi teknikleri, kan basıncını ilaçsız olarak 5–10 mmHg kadar düşürebiliyor.

Bu, bazı antihipertansiflerin etkisine yakın bir düzey.

 

İşte en basit ama en etkili stratejiler:

-Nefes egzersizi (3-6-9 tekniği)

3 saniye burundan nefes al,

6 saniye tut,

9 saniyede yavaşça ver.

Bunu 5 dakika yapmak, kalp atış hızını ve sempatik aktiviteyi azaltır.

-Gün ortası “durma molası”

Günde en az iki kez, 3 dakikalık kesintisiz sessizlik.

Telefon, mail, konuşma yok.

Sadece farkındalık ve derin nefes.

Bu küçük molalar gün sonu tansiyonunu belirgin düşürür.

-Hareket ilacıdır

Yürüyüş, özellikle açık havada yapılan 30 dakikalık tempolu yürüyüş,

adrenalin fazlasını yakar, kortizol düzeyini dengeler.

-Uyku hijyeni

Gece 6–8 saat kaliteli uyku, kortizolün en doğal ilacıdır.

Gece geç saatlere kadar ekran ışığına maruz kalmak, sabah tansiyon piki riskini artırır.

-Beslenme

  • Tuzdan çok stres tuzlanıyor: Aşırı tuz değil, stresin yarattığı sodyum tutulumudur asıl tehlike.
  • Potasyum zengini beslenme: Avokado, muz, yeşil yapraklı sebzeler.
  • Magnezyum desteği: Damarları gevşetir (magnezyum orotat veya treonat formu).
  • Omega-3 yağ asitleri: Endotel fonksiyonunu korur, damar duvarını esnek tutar.

patronlardunyasi.com