Küresel ölçekte artan siyasi belirsizlikler, ticaret gerilimleri ve merkez bankalarının değişen faiz politikaları 2025’e damgasını vuruyor. OECD, bu tabloya rağmen Avrupa ekonomilerinin önümüzdeki yıllarda aynı yönde ilerlemeyeceğini, bazı ülkelerin güçlü toparlanma sergilerken bazılarının zayıf büyüme döngüsünde kalacağını öngörüyor.
2027 GÖRÜNÜMÜ: TÜRKİYE ZİRVEYE ÇIKIYOR
OECD tahminlerine göre 2027’de Türkiye yüzde 4 büyüme ile Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisi olacak. Aynı dönemde İspanya’nın büyümesinin yüzde 1,8’e yavaşlaması, Almanya’nın yüzde 1,5’e hızlanması, Fransa’nın ise yüzde 1 seviyesinde kalması bekleniyor. Raporda, yüksek gümrük tarifelerinin ihracat üzerinde sınırlı etki yaratacağı, buna karşılık gerileyen enflasyon ve iyileşen finansal koşulların iç talep ve yatırımları destekleyeceği vurgulanıyor.
2025’TE SÜRPRİZ LİDER: İRLANDA
OECD’ye göre 2025 sonunda en güçlü büyüme performansı yüzde 10,2 ile İrlanda’dan gelecek. Bu olağanüstü artışın, ABD’nin ilaç ithalatına yönelik olası yüksek tarifeleri öncesinde ihracatın öne çekilmesinden kaynaklandığı belirtiliyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın, 1 Ekim itibarıyla ithal ilaçlara yüzde 100’e varan gümrük vergisi uygulanabileceğine dair açıklamaları bu süreci hızlandırdı. Bununla birlikte OECD, çok uluslu şirketlerin kârlarını İrlanda’da kaydetmesinin büyüme verilerini olduğundan daha güçlü gösterdiğine dikkat çekiyor. 2025’te İrlanda’yı yüzde 3,6 ile Türkiye, yüzde 3,3 ile Polonya izliyor. Aynı yıl Finlandiya’nın ise zayıf tüketici güveni ve konut sektöründeki sert daralma nedeniyle büyüme kaydedememesi bekleniyor.
OECD, euro bölgesinde reel GSYH büyümesinin 2025’te yüzde 1,3’ten 2026’da yüzde 1,2’ye gerileyeceğini, 2027’de ise yüzde 1,4’e toparlanacağını öngörüyor. Artan ticaret gerilimlerinin; iyileşen finansal koşullar, AB Toparlanma ve Dayanıklılık Fonu (RRF) yatırımları ve dirençli iş gücü piyasalarıyla dengeleneceği ifade ediliyor.
2026’DA ÖNE ÇIKAN ÜÇ ÜLKE
2026’da Avrupa’daki 27 ülke arasında büyümenin yüzde 0,6 ile yüzde 3,4 aralığında gerçekleşmesi bekleniyor. Türkiye ve Polonya yüzde 3,4 ile listenin zirvesini paylaşırken, Litvanya yüzde 3,1 ile bu iki ülkeyi izliyor. Bu üç ekonomi, küresel büyüme ortalaması olan yüzde 2,9’un üzerine çıkabilen tek ülkeler olarak öne çıkıyor.
En zayıf performansın ise yüzde 0,6 ile İtalya’da görülmesi, Avusturya ve Finlandiya’nın da yüzde 1’in altında kalması bekleniyor.
OECD tahminlerine göre İspanya, 2026’da yüzde 2,2 büyüme ile Avrupa’nın en büyük beş ekonomisi arasında lider konumda olacak. Güçlü istihdam artışı, reel ücretlerdeki yükseliş ve AB destekli yatırım programları büyümeyi destekleyen temel unsurlar olarak sıralanıyor. ABD tarifelerine sınırlı maruziyet de İspanya’nın avantajları arasında yer alıyor. Buna karşılık Birleşik Krallık’ta kamu harcamalarındaki kısıtlamalar ve zayıflayan iş gücü piyasası büyümeyi baskılıyor. Almanya ve Fransa’nın yaklaşık yüzde 1 büyümesi beklenirken, İtalya yüzde 0,6 ile büyük ekonomiler arasında en zayıf halka olarak öne çıkıyor.
FİNLANDİYA’DA KADEMELİ TOPARLANMA BEKLENTİSİ
2025’te resesyon yaşayan Finlandiya ekonomisinin, 2026’da yüzde 0,9, 2027’de ise yüzde 1,7 büyüme ile kademeli bir toparlanma sürecine girmesi öngörülüyor. Düşen faiz oranları, dengelenen konut piyasası ve artan savunma harcamaları bu toparlanmanın temel dayanakları olarak gösterilirken, küresel belirsizlikler ve ABD tarifeleri risk unsuru olmaya devam ediyor.
patronlardunyasi.com