Dünya


Burak ARTUNER

Netanyahu, Yılmaz'la ilgili bu iddiasının ardından Erdoğan'a da "Kudüs, sizin değil, bizim şehrimiz!" diye rest çekti.

Netanyahu'nun bu iddiası ve sözleri çok konuşulurken, son Yahuda Kralı Hezekiel döneminden kalan Siloam Yazıtı'nın Yahudi tarihindeki önemi merak konusu oldu.

SİLAOM YAZITININ TARİHİ ÖNEMİ

Şalom Gazetesi'nden Nesim Şalom, 30 Mart 2022 tarihli "Kuşatma altındaki şehre su sağlayan tünelin taş tableti" başlıklı yazısında bu tabletin sırrını yazdı:

O yazı şöyle: "Bilindiği üzere, dinen büyük matem günü olan Tişa BeAv’da MÖ 586’da Babil Kralı Nabukadnezar ve MS 70’de Roma İmparatoru Titus tarafından olmak üzere iki kez, (O zamanda henüz Kudüs adı verilmemiş olan) Jerusalem’deki Hz. Süleyman Mabedi yıkılarak halk sürgüne gönderilmişti.

Ancak dini arkeoloji açısından büyük öneme sahip Hz. Süleyman Mabedinden bahsetmeyeceğim. Onun yerine, bir diğer önemli mekandan, Kudüs eski şehrinin altındaki Hezekiel Tünellerinden bahsetmek istedim. Hz. Süleyman Mabedinin yıkılarak halkın sürgüne gönderilmesi ile sonuçlanan zayıflama süreci de bu olayla ilintilidir.

Günümüzden yaklaşık 2700 yıl önce, MÖ 7. yüzyılda Yahuda Kralı olan Hezekiel (MÖ 725-697) ülkenin doğusundaki Asur Devletini büyük bir tehdit olarak görmekteydi ve olası bir savaş veya işgale karşı Kudüs halkının içme suyu ihtiyacını güvence altına alacak bir proje geliştirme ihtiyacı hissetmişti. O dönem Asur Devletinin başında ise Kral Sanherib bulunuyordu. Şehrin su ihtiyacı Ayn-i-Silvan çeşmesinden karşılanmakta idi. Kuşatma tehdidi altında bulunan yer ise Kudüs’teki surlarla çevrili David Kalesi idi.

Hezekiel, güçlü öngörüsü ile şehir surlarının altından bir tünel kazdırmış ve Gihom Pınarından fışkıran suyun akışını şehrin merkezindeki Siloa Göletine bağlamıştı. Tünelin kazılmasına iki ucundan ayrı olarak başlanmış ve kazılan tünel tam ortada birleşmişti. O dönemin imkanlarıyla ortada buluşulan böyle bir tünel inşaatını, hatasız olarak gerçekleştirmenin nasıl mümkün olabildiği halen bir muammadır. Elde edilen bu başarı anısına tünelin bu orta noktasına, taş bir kitabe üzerine, eski bir İbrani Alfabesi olan Fenike dilinde bir yazıt konulmuştur. İki kralın (Hezekiel ve Sanherib) karşılaşmasından bahseden ve ekli resimlerde SILOAM adıyla bilinen bu yazıttaki altı satırlık anlatının tercümesini görebilirsiniz.

Gelelim bu projeden sonra Kudüs’ün David şehrinin akıbetine ve Siloam taş tabletinin ne olduğuna:

Kral Hezekiel’in tahmin ettiği üzere Asur Kralı, Kudüs’ün bu şehrini kuşattı. Tamamladığı su tüneli inşaatı, şehrin düşmesini zorlaştırdı ve birkaç ay daha öteleyebildi. Ama sonuçta şehir düştü ve Hezekiel son Yahuda kralı oldu. Şehrin tekrar imarı, Babil Kralı Nabukadnezar’dan sonra, sürgündeki halkın geri dönüşüne izin verilmesinden sonra oldu.

Açılan tünelin orta noktasına konulan Siloam Tableti ise nerede bulunuyor biliyor musunuz? 1880 yılında ortaya çıkartılan tablet İstanbul Arkeoloji Müzesinde yer alıyor ve sayısız ziyaretçiyi turisti çekiyor."

YAZITTA NELER YAZIYOR?

Paleo-İbranice dilinde yazılmış 6 satırlık yazıtta inşaatı gerçekleştiren kazıcıların hikayesi anlatılıyor. Satırlarda, "Bu sesler karşılıklı birbirine bağıranların sesiydi. Çünkü orada kuzey ve güneyden açılan tünel birleşiyordu. Ve o gün kanal açılmış oldu. Tünelin açılmasıyla her iki taraftaki işçiler ve kazmaları karşılaştılar" ifadeleri yer alıyor.

Paylaşılamayan "Osmanlı mülkü"

İsrailli yetkililer uzun süredir yazıtı ülkelerine götürmek için uğraşıyor.

2007'de dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, mevkidaşı Abdullah Gül'den İsrail'in kuruluşunun 70. yıl kutlamalarında sergilenmesi için eseri ödünç olarak istemişti. Gül olumlu yanıt verse de İsrail'in Gazze politikaları nedeniyle eser İstanbul'da kalmıştı.

O dönem yine İsrail'in Başbakanı olan Netanyahu 1998'de de yazıt karşılığında başka eserlerin teklif edildiğini söylemişti.

Arap Dünyası Araştırma Merkezi Başkanı Mehmet Tütüncü, Kanuni Sultan Süleyman'ın kayıp kitabesini 120 yıl sonra 2017'de İsrail Devlet Müzesi’nin deposunda bulmuş ve İsrail’in bu kitabeyi, İstanbul’daki yazıtla takas etmek istediğini söylemişti.

Ankara ise tüm bu teklifleri reddetti ve yazıtın İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde kalmasına karar verdi.

patronlardunyasi.com