Bugün bu köşe Mustafa Koç'un...
Önceki gün Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç'tan bir mektup aldım. Türk iş dünyası için çok ama çok büyük bir adımı, Türk tüketicisi için ise çok önemli bir dönemeci anlatıyordu Koç mektubunda. Bugün köşemi olduğu gibi Mustafa Koç'a bırakmak ve o mektubu sizlerle de paylaşmak istiyorum. Mektubu okuduğunuzda köşemi Mustafa Koç'a bırakma nedenimi de anlamış olacaksınız:
* * *
"Koç Topluluğu olarak, dünyanın önde gelen şirketleri arasında olma hedefimize doğru emin adımlarla ilerliyoruz. Ancak elde ettiğimiz bu başarı, bizi içinde yaşadığımız topluma karşı eskisinden daha fazla sorumlu kılıyor.
Kurucumuz Vehbi Koç'un 'Ülkem varsa ben de varım' sözünü ana ilke olarak benimseyerek, bugüne dek temel gelişim alanları olarak değerlendirdiğimiz eğitim, kültür ve sağlık alanlarında Türkiye'nin ihtiyacına uygun birçok projeyi hayata geçirdik. Topluluğumuz bünyesinde de çalışma ve çevre koşullarını her zaman daha ileriye götürme ve geliştirme misyonu doğrultusunda çalıştık.
Sizlerin de yakından izlediği gibi, günden güne gelişen küreselleşme ile birlikte ülkeler, kültürler ve insanlar birbirlerine hayatın birçok alanında bağımlı hale geldi. İnsan olmanın getirdiği ihtiyaçlar ve sıkıntılar, dünyanın neresinde olursak olalım, aslında hepimiz için aynı. İnsan olma ortak paydası, doğal olarak, yaşanan sorunlara karşı da ortak mücadele etme sorumluluğunu beraberinde getiriyor.
Bu mücadeleye gerçek anlamda ve evrensel boyutlarda bir destek verebilmek için, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve yaşadığımız dünyayı paylaşan tüm insanlar için 'daha iyi bir dünya' idealine gerçekten inanan biri olarak ve 87 bin Koç çalışanının da desteğini hissederek, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Anan ile birlikte çok önemli bir deklarasyon olan Küresel İlkeler Sözleşmesi'ne (Global Compact) imza attım.
Bu sözleşmeyi şimdiye kadar imzalanan pek çok dünya şirketinde farklı olarak, Birleşmiş Milletler adına, Genel Sekreter Kofi Annan'ın ilk kez bir törende yer alması, gerek Türkiye, gerekse Koç Topluluğu'na verilen önemin güzel bir kanıtıdır. İnanıyorum ki bu, hepimiz için gerçekten çok gurur vericidir.
Bu sözleşmeyi imzalayan katılımcıların, işlerini yürütürken, 10 temel ve evrensel ilke doğrultusunda çalışacağının ve bu ilkeleri kendi etki alanlarında da yaygınlaştıracağının deklarasyonu olarak değerlendirebilirsiniz.
Uygulamada ise, iş dünyasına çok temel görevler düşüyor. Şirketlerin sadece ticari başarılarına ve kârlarına odaklanarak değil, topluma karşı sorumluluklarının yaygınlaşmasına katkıda bulunarak, etkin bir biçimde bu hareketi desteklemesi gerekiyor.
Dünyada çok sayıda kurum ve şirket bu anlaşmayı imzalayarak, hükümetler ve sivil toplumla birlikte bu ilkelerin hayata geçirilmesine destek olacaklarını beyan ettiler.
Bu temel ilkeler şunlardır:
İnsan Hakları konusunda; etki alanları içinde evrensel insan haklarının korunmasına destek veya saygı gösterilmesi, kendi kuruluşlarının insan hakları ihlaline karışmamış olmalarının sağlanması,
Çalışma koşulları konusunda; örgütlenme özgürlüğün ve toplu sözleşme haklarının etkin bir şekilde tanınması, her türlü zorlayıcı ve baskı altında çalıştırmanın engellenmesi, çocuk işçiliğinin etkin bir şekilde önüne geçilmesi, işe alma ve çalışma süreçlerinde ayrımcılığın önlenmesi,
Çevre konusunda; çevre ile ilgili konularda, zarar oluşmadan önleyici yaklaşımın desteklenmesi, daha etkin bir çevre sorumluluğunun yaygınlaştırılması için girişimde bulunulması, çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi ve yay