Patronlar


Murat Ülker Aklıma Takılanlar serisinde bu kez iki soruyu gündeme getirdi. PD ekibi bu soruların yanıtlarını yapay zekâdan aldı. 

NEDEN 3 ÖĞÜN YERİZ

Murat Ülker’in ilk sorusu, “Niçin günde 3 ögün yemek yiyoruz?” oldu. Yapay zekâ bu soruya, tarihsel ve kültürel olarak iki farklı yanıt verdi. Günde 3 ögün kavramını ilk olarak Sanayi Devrimi’ne bağladı ve “Sanayi Devrimi sonrası fabrika mesaileri ile insanlar belli zaman aralıklarında yemek yemeye mecbur kaldı. İşçilerin sabah işe gitmeden önce kahvaltı yapması, öğlen kısa mola, akşam ise aile ile ana yemek alışkanlığı bu dönemde yaygınlaştı” yanıtını verdi. 

İkinci yanıtı ise, “Avrupa’da 18.–19. yüzyılda “günde üç öğün” burjuva sınıfının düzenli yaşam biçiminin göstergesi oldu. Bu model zamanla dünyanın çoğuna yayıldı. Osmanlı’da uzun süre “kuşluk vakti” (öğleye yakın) ve “akşam” olmak üzere 2 ana öğün vardı; modernleşme ile birlikte Batı tarzı üç öğün yerleşti” oldu. 

NEDEN KAHVALTI DİYORUZ

Murat Ülker’in aklına takılan ikinci soru ise, “Niçin sabah ilk öğüne biz kahve-altı derken İngilizler break-fast (oruç bozmak), Almanlar früh-stück (erken lokma) diyor. Halbuki genelde biz kahvaltıda çay içerken Almanlar hepimizden çok kahve içiyorlar” oldu. 

Yapay zekâ bu soruya ise şöyle yanıt verdi:

“Kahve altı, kelime kelime çevirdiğimizde kahveden önce yenilen şey anlamına gelir. Osmanlı’da ve özellikle İstanbul kültüründe kahve, günün erken saatlerinde içilen en önemli içeceklerden biriydi. Ancak kahve aç karnına içilince mideyi rahatsız ettiği için, önce biraz ekmek, peynir, zeytin gibi hafif yiyecekler yenir; ardından kahve içilirdi. Bu kahvenin altına yenen şey zamanla özel bir öğün adı oldu: kahvaltı. Bugün “kahvaltı” kelimesi kahveden bağımsızlaşmış durumda. Çay, süt, hatta kahve hiç olmasa bile sabah yemeğine kahvaltı deniyor. Kahvaltı, geçmişteki alışkanlığın bir hatırası olarak dilde yaşamaya devam ediyor."

patronlardunyasi.com