Efe Rakı'nın üreticisi Elda A.Ş ile Mey İçki'nin Carrefoursa raflarında yaşadığı sorun, perakende sektöründe tedarikçi ile market yöneticisi arasında yaşanan raf pazarlığını bir kez daha gündeme getirdi. Toplam büyüklüğü 20 milyar dolar olarak tahmin edilen organize gıda perakendeciliğinde yaklaşık 2 bin 500 market, toplam 5 büyük oyuncuya ait. Pazarın dinamiklerini, Migros+Tansaş, Carrefour+ Gima, Kipa, Metro ve BİM belirliyor. Üreticiler arasında yaşanan rekabet, tedarikçilerin market zincirleriyle yaptığı raf anlaşmalarında da marketler lehine gelişiyor.
Özellikle geçtiğimiz yıl yaşanan market birleşmelerinden sonra bu zincirlere mal veren üreticilerin pazarlık süreci daha zorlu geçiyor. Marketler, raflarında yer almak isteyen markalardan raf bedeli, markete giriş bedeli gibi adlar altında destekler isterken, ciddi iskontalar da talep ediyor. En çok 'desteği' veren rafta en iyi yeri kapıyor. Sektörde herkesin bildiği ancak bir türlü çözemediği sorun, Efe Rakı ile Mey örneğinde şöyle yaşandı: Efe'nin üreticisi Elda A.Ş, "Mey İçki rekabet kurallarını ihlal ederek Carrefoursa'ya girmemizi engelliyor" diyerek Carrefoursa'ya dava açtı, olayı Rekabet Kurulu'na taşıdı. Örnekleri sektörde sık sık yaşanan bu olayın bu denli önem kazanmasında ise Mey'in yüzde 80 payıyla pazarın hakimi olması ve sektördeki güçlü oyuncu sayısının henüz çok az olması rol oynadı. Nitekim , Carrefoursa'dan isminin saklı tutulmasını isteyen bir yetkili, "Tüm markaların satılması bazı ürünlerde teorik olarak mümkün olamaz. Burada bir üretici mutlaka rakibinin ismini zikretmek zorunda değil, öyle bir avantaj sağlar ki, market başkalarından aynı avantajı almayınca onlarla çalışmaz. Ama buradaki en önemli gerçek şu, Mey Carrefour'a çok ciddi avantajlar sağlamış olmalı" derken, sektördeki bir başka marketin satın alma müdürü, "Carrefour uzun süre bu tavrında ısrar edemez. Efe'yi bulamayan müşteriler o ürünün de rafa konmasını sağlayacaktır" diyor.
HUKUKİ SORUN
Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz Metro Cash Carry Genel Müdürü Hakan Ergin ise, rakibi market dışında tutmak için para ödenirse bunun suç olduğunu belirterek"Ancak 'rafım sınırlıdır' derseniz kimse size karışamaz. Zaten bu tür anlaşmalar da yazılı olarak değil, el sıkışarak yapılıyor" diyor. Üretici cephesinde görüşünü aldığımız Bahçıvan Gıda'nın sahibi Erdal Bahçıvan'ın yaklaşımı da tüm üreticileri temsil ediyor. Bahçıvan, "Üründe belli bir müşteri müdavimliği oluşmuşsa marketin satmama tavrı bir yere kadar etkili olabilir. Sektörde bu tür oyunlar oynanıyor, ama sonucu müşteri talebi belirliyor bir süre sonra. Rekabet Kurulu'nun bu işe müdahale etmesi gerek." Raflarda bazı ürünleri satmama tavrı en çok Bim, Dia, Şok gibi discount (indirimli) marketlerin başvurduğu bir yol. Küçük metrekarelerde sınırlı rafla hizmet veren bu marketler, ürünleri seçerken firmalara çağrıda bulunarak teklif istiyor. Bu yazışma "Rafta iki çeşit un olacak, teklifinizi geçin" şeklinde olabiliyor. O zaman da marketin gücüne göre markalar tekliflerini sunuyor, rafa girebilmek için indirim yarışına giriyorlar.
Şarap da rekabet sorunu yaşadı
Geçtiğimiz aylarda bir grup şarap üreticisi tarafından Rekabet Kurulu'na şikâyet edilen Kavaklıdere Şarapları Murahhas Azası Ali Başman da konunun farklı bir boyutuna dikkati çekti. Başman şunları söyledi: "Her üretici firma kendi malını satmak ister. Bunun için müşteriye çeşitli avantajlar sunabilir. Bu avantajlar, iskonto, destek şeklinde olabilir. Bizim restoranlarla anlaşmalarımız var, bizim malımız satıldıkça belli bir prim veriliyor. Kotalı anlaşmalar bunlar. Bu anlaşma, restoranı bizim malımızı daha fazla satmaya zorluyor. Diğeri benim malım satılmıyor diyor, aslında rafta onun da malı var. Restoran ya da market diyelim ki bir şarabı daha fazla satıyor, diğer marka bunu ben