Teknoloji


Flatiron Enstitüsü’nün Hesaplamalı Astrofizik Merkezi’nden astrofizikçi Brian Metzger ve ekibi, magnetar adı verilen son derece güçlü nötron yıldızlarının, “r-işlem elementleri” olarak bilinen ağır metalleri muazzam miktarlarda oluşturabileceğini gösterdi. Bu keşif, ağır elementlerin nasıl ve nerede oluştuğuna dair bilim dünyasında uzun süredir kabul gören fikirleri yeniden şekillendirebilir.

KOZMİK CANAVARLAR

Magnetarlar, evrendeki en yoğun ve en güçlü manyetik alanlara sahip nötron yıldızlarıdır. Büyük yıldızların süpernova sonrası çöküşünden doğan bu kozmik nesneler, Güneş'ten daha fazla kütleyi birkaç kilometre çapındaki bir alana sıkıştırır. Manyetik alanları, Dünya’daki herhangi bir şeyden trilyonlarca kat güçlüdür. O kadar yoğundurlar ki, yakınlarında durmak mümkün olsaydı bile insan vücudundaki atomları parçalayıp yeniden düzenleyebilirlerdi.

Bu yıldızlar zaman zaman öyle güçlü X-ışını ve gama ışını patlamaları yayar ki, binlerce ışık yılı uzaklıktaki uydularımızı bile etkileyebilecek güçte olur. Son analizlere göre, böyle bir patlama yalnızca birkaç saniyede yaklaşık iki milyon milyar kilogramlık ağır atom üretebilir.

YENİ BİR ELEMENT FABRİKASI

Bilim insanlarına göre bu parlamalar, magnetarın manyetik alanının bükülüp kırılmasıyla oluşan ve "yıldız depremleri" olarak adlandırılan şiddetli olaylardan kaynaklanıyor. Her bir patlama, nötron bakımından zengin bir ortam oluşturarak nötronların hafif elementlerle çarpışmasını ve dakikalar içinde altın, platin ve uranyum gibi ağır elementlerin oluşmasını sağlıyor.

Araştırmalara göre, bu parlamalar galaksimizdeki altın ve benzeri metallerin %10’una kadarının kökenini açıklayabilir. Metzger bu bulguyu, “Bu, ağır elementlerin nasıl oluştuğuna dair doğrudan kanıt gördüğümüz ikinci olay” diyerek değerlendiriyor ve bunun ağır element üretimi anlayışında önemli bir sıçrama olduğunu vurguluyor.

KOZMİK TOHUMLAMA VE YENİ NESİL GÖZLEMLER

Tarihsel olarak, ağır elementlerin süpernovalar veya nötron yıldızı birleşmeleri sırasında oluştuğu düşünülüyordu. Ancak bu yeni bulgular, magnetar parlamalarının da evrenin bu "ağır metal deposunu" besleyen önemli kaynaklardan biri olduğunu gösteriyor.

2004 yılında gözlemlenen bir magnetar patlaması sırasında, araştırmacılar beklenmedik bir gama ışını sinyali tespit etmişti. Uzmanlar bunun, yeni oluşmuş çekirdeklerin radyoaktif parıltısından kaynaklandığını düşünüyor. Bu parlamalar, yalnızca enerji yaymakla kalmıyor; aynı zamanda yıldızın yüzeyindeki maddeyi parçalayan şok dalgalarıyla büyük miktarda malzeme de fırlatıyor.

Gelecekteki gözlemlerle ilgili umut da büyük. 2027 yılında fırlatılması planlanan NASA’nın Compton Spektrometresi ve Görüntüleyicisi, bu tür geçici ve şiddetli olayları daha ayrıntılı bir şekilde inceleme kapasitesine sahip olacak.

GALAKSİLERDE ERKEN METAL ZENGİNLEŞMESİ

Bu keşif, genç galaksilerdeki metal oluşumuna dair anlayışı da değiştiriyor. Magnetarlar, süpernovalardan daha erken bir evrede ağır elementler yayabildiği için, uzak galaksilerdeki beklenmedik metal bolluğuna da açıklık getiriyor.

Dünya’daki pek çok teknolojinin yapıtaşını oluşturan bu metallerin, galaksimizin başka bir köşesinde öfkeli bir magnetar patlamasıyla başlamış bir yolculuk sonucu cebimizdeki telefonlara kadar ulaşmış olabileceği düşüncesi ise başlı başına hayranlık uyandırıyor.

patronlardunyasi.com