The New York Times tarafından 'yüksek modanın İncili' olarak nitelendirilen Amerikan moda ve yaşam tarzı dergisi Vouge'un adeta adeta efsaneleşmiş olan Genel Yayın Yönetmeni Anna Wintour, 37 yıllık görevinden istifa ediyor. 75 yaşındaki Anna Wintour, görevi bırakacağını dün düzenlediği toplantıyla çalışanlara duyurdu.
CONDE NAST'IN KÜRESEL İÇERİK SORUMLULUĞUNU SÜRDÜRECEK
Genel yayın yönetmenliğinden ayrılsa da Vogue'nin yayıncısı Conde Nast'ın küresel içerik sorumlusu ve Vogue'un küresel yayın sorumlusu görevlerini sürdürmeye devam edecek. Wintour, içerik sorumlusu olarak Wired, Vanity Fair, GQ, Glamour ve Bon Appetit gibi yayınları denetleyecek.
TENİS VE TİYARTO EDÖTÜRLÜĞÜNE DEVAM EDECEK
Anna Wintour, yaptığı açıklamada sorumluluklarını sürdüreceğini belirterek, "Vogue'un tenis ve tiyatro editörü olarak sonsuza dek kalmayı planladığımı söylememe gerek yok" diye konuştu. Wintour konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yaratıcı bir alanda çalışan herkes, kişinin işinde büyümeyi asla bırakmamasının ne kadar önemli olduğunu bilir. Vogue'un editörü olduğumda, dinleyen herkese Amerikan moda dergisini hayal etmenin yeni ve heyecan verici bir yolu olduğunu kanıtlamak için can atıyordum. Şimdi, en büyük zevkimin, tutkulu editörlerin yeni neslinin kendi fikirleriyle sahaya inmesine yardımcı olmak olduğunu görüyorum. Bizi zorlayacak, bize ilham verecek ve hepimizi Vogue hakkında sayısız orijinal şekilde düşünmeye sevk edecek yeni biriyle birlikte çalışmak ne kadar da heyecan verici olacak."
BABASI BÖLGESEL BİR GAZETENİN EDİTÖRÜYDÜ
Anna Wintour, 1949 yılında Londra'da gazetecilik içinde doğdu. Babası Charles Wintour, çocukluğunun büyük bölümünde bölgesel bir gazete olan London Evening Standard'ın editörlüğünü yaptı. Anna Wintour kariyerine doğduğu şehirde başladı ve 20'li yaşlarında New York'a taşındı. 1985 yılında geri dönerek British Vogue'da editörlük yaptı. 3 yıl burada çalıştı ve 1998'de Amerika'ya döndü ve Grace Mirabella'nın yerine baş editör olarak göreve başladı.
İLK SAYISINDA KOT PANTOLONLU DERGİ KAPAĞI
Kasım 1988'de yayınlanan ilk sayısının kapağında, taşlanmış bir kot pantolon giyen İsrailli model Michaela Bercu vardı. İsrailli modelin üzerindeki kot pantolon 50 dolar iken Christian Lacroix kazağı 10 bin dolardı. Kot pantolon, Vogue'un kapağında ilk kez yer almıştı.
1992 YILINDA KAPAKTA İLK KEZ BİR ERKEK
1992 yalında kapağında, Cindy Crawford ve o dönem eşi olan Richard Gere'a yer vererek ilk kez kapağında bir erkeğe yer vermiş oldu. Böylece Vogue'nin yüzyıllık geleneğini değiştirdi.
Moda endüstrisini şekillendirmek için dergiyi kullanması, tartışma konusu oldu. Hayvan hakları savunucuları kürk kullanımını öne çıkardığ için ona saldırırken diğer eleştirmenler onu kendi elitist kadınlık ve güzellik görüşlerini öne çıkarmak için dergiyi kullanmakla suçladı.
BOB SAÇ KESİMİYLE MARKALAŞTI
Küt kesilmiş saç modeliyle, bir diğer ifadeyle bob saçıyla ve koyu gözlükleriyle markalaştı. Vogue'a yeni bir soluk kazandırarak onu dünyanın en önemli moda yayınlarından biri haline getiren, daha az tanınan modellere yer veren ve ucuz kıyafetleri haute couture ile birleştiren American Vogue'a yeni bir soluk getiren kişi olarak anılıyor. Uzun kariyeri boyunca Anna Wintour, moda sektörünün en tanınan ve etkili figürlerinden biri haline geldi.
1995'TEN BU YANA MET GALA'YI ORGANİZE ETTİ
Vogue dergisindeki çalışmalarının dışında, 1995'ten bu yana New York'ta üst düzey ünlülerin katıldığı bir bağış toplama etkinliği olan Met Gala'yı da organize etti.
2009'da küresel mali kriz sırasında insanları uluslararası tasarımcıları ve perakendecileri desteklemeye teşvik eden ortak bir küresel girişim olan Fashion's Night Out'u başlattı. Bu olay tarihin en büyük alışveriş etkinliklerinden biri oldu ve 2013'e kadar her yıl düzenlendi.
The Guardian, istifayla ilgili haberinde Wintour'la ilgili şu ifadelere yer verdi:
'ŞEYTAN MARKA GİYER' FİLMİNİN BAŞROLÜNDEN ONDAN ESİNLENİLDİ
"Etrafındaki insanların çoğunun ondan korktuğu tamamen doğrudur. Operasyonel tarzı bir askeri komutanınkine benzer: kararlar hızlı bir şekilde alınır ve aptallara tahammülü yoktur. Kamuoyunda, duygusal tonu soğuk bir nezaket etrafında döner, zamanında gelmeme veya yetersizlikten hoşnut olmadığında buz gibi dibe vurur. Bu, özelde ailesine adanmış, tenis hayranı, sanatın tutkulu bir destekçisi ve nüktedan ve olağanüstü derecede okumuş bir sohbetçi olan Wintour'un dikkatlice yarattığı bir kişiliktir. İmajı, Meryl Streep'in New York moda editörü Miranda Priestly'yi canlandırdığı The Devil Wears Prada (Şeytan Marka Giyer) filminin 2006'da sinemaya girmesiyle kutsallaştırıldı. Wintour'un eski bir asistanının kitabından uyarlanan filmin başrolünün ondan esinlendiği yaygın olarak varsayıldı."
EDİTÖR OLARAK GÜNLÜK RUTİNİ VE TENİSE OLAN HAYRANLIĞI
"Editör olarak günlük rutini sabah 4.30'da kalkıp bir saat tenis oynamak ve ardından sabah 6'da saçını kurutmak olan Wintour'un, emekliliğe ayrılacağını hayal etmek zor. Tiyatro dünyasında çalışan kızı Bee, bir keresinde annesinin çocuklarına aşılamak istediği en büyük dersin çalışma ahlakı olduğunu söylemişti. Bee, lisedeyken Vogue galasına katılırken, ertesi sabah okulda sınavı olacağı için yanındaki konuktan kendisini Latin Amerika tarihi konusunda test etmesini istediğini anlattı. Ancak Wintour'un buz kraliçesi imajından çok daha fazlası var. Tenise olan bağlılığı öylesine büyük ki, gösteriler ABD Açık turnuvasıyla çakıştığında New York moda haftasından bile kaçıp kort kenarında bir koltukta oturuyordu."
patronlardunyasi.com