Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vedat Akgiray, önümüzdeki dönemde, bütün denetleme ve düzenleme kurumları ile kredi notu veren şirketlerin, çok sorgulanacağını belirterek "O sektörün çok değişeceği aşikar" dedi.
Akgiray, İstanbul Üniversitesi (İÜ) İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Kulübü tarafından Fen Fakültesi Cemil Bilsel Konferans Salonu'nda düzenlenen "Çalışma Ekonomisi ve Yönetim Kongresi'nde, krizin, 2007'nin ilk bahar aylarından itibaren kendini hissettirdiğini ancak, geçen yılın sonbaharında ortaya çıktığını anlattı.
Dünyada, son 10-15 yıldır makro ekonomik bir dengesizliğin oluştuğunu vurgulayan Akgiray, Japonya, Çin ve bir kaç Uzak Doğu ülkesi ile bazı petrol üreticisi ülkelerde ödemeler dengesi fazlası, buna karşılık, ABD, İngiltere ve İspanya gibi bazı batılı ülkelerde ise dış ticaret açıklarının oluştuğunu ifade etti.
Akgiray, Çin ekonomisinin ve bu ekonomiye benzeyen diğer ülke ekonomilerinin sermaye piyasalarının gelişmediğini ve çeşitlenmediğini belirterek, bu ülkelerin, paralarının olduğunu ancak, değerlendirecekleri çok fazla alan bulunmadığını söyledi.
Çin ve Japonya'da bu dönemde para fazlalığının oluştuğunu anlatan Akgiray, şunları kaydetti:
"Bu ülkeler, ellerindeki paralarla, ABD hazinesinin çıkardığı devlet kağıtlarını aldılar ve reel faizler, tarihin en düşük seviyelerine indi. Faizler düşünce, krediler bollaştı. ABD ve İngiltere'de, insanları döverek kredi vermeye başladılar. 100 liralık evi, 500 lira göstererek kredilendirdiler ve kredi pazarı anormal büyüdü. Ancak bu da bir muhasebe saçmalığına dönüştü. Ayn ı evin, bir çok kere kredilendirilmesi, bilançoları sanal olarak şişirdi.
Daha sonrasında bu krediler ödenmemeye başlayınca, bilançolara, zarar yazıldı. Bilançolara zarar yazılınca, sermaye gidiyor. Bu sefer, gerçekten zarar etmeye başlıyorsunuz. Çok akla zarar bir muhasebe usulu yüzünden, başta finans kurumları batmaya başladılar. "
Kredi pazarı büyüyünce, finans kuruluşlarının, daha yü ksek karlar peşinde koştuklarını dile getiren Akgiray, aşırı kar hırsından dolayı, piyasaya yeni enstrümanların çıktığını ifade etti.
Vedat Akgiray, toplam kişisel borcun, gelire oranının, son 40-50 yıldır artmadığına dikkati çekerek, "Artan, finansal sektördeki kurumların, kendi aralarındaki borçlanmalarıydı. Yıllık geliri, 15 bin dolar olan kişilere, 750 bin dolarlık ev sattılar. Bu krediler ödenmemeye başlayınca da bankalar, evlere el koydu ve ev fiyatları düşmeye başladı" diye konuştu.
Finans mesleğinin cazibesinin, 1980'li yıllarda başladığını ve çok hızlı geliştiğini hatırlatan Akgiray, ABD'de 1985-1995 yılları arasında küçük ç aptaki 1043 bankanın, aşırı kar hırsı yüzünden battığını hatırlattı.
1990'lı yılların kriz frekanslarının arttığı yıllar oldu ğunu dile getiren Akgiray, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En son 2007 yılında ABD'de bir araştırmacı, ev fiyatlarındaki fazla fiyatlamayı belgeleyen bir rapor yayınladı. Bu, çok tamam bir çalışmaydı. Rapor diyordu ki; 'ev fiyatlarında toplam 1,8 trilyon dolarlık çeşitlilik var' yani; kriz, 2007'nin ilkbahar aylarında geliyorum diyordu aslında.
İktisatta hep öğretilen 'paranın, marjinal katkısını maksimize etmek', hırsın, ekonomistçesidir, daha fazla kazanma hırsının aşılanmasıdır. Bu, sorgulanamaz bir başlangıç oldu ve maalesef, matematik ve teknoloji, bu hırsı karşılayacak enstrümanları ürettiler.
Çok gelen parada bir sakatlık vardır. Daha tecrübeli olan JPMorgan Chase gibi finans şirketi sahipleri, bunu sorgulamaya başladılar ve geçen yılın yaz aylarında ve dediler ki; 'çok para geliyor ama niye geliyor tam anlayamıyoruz. Bu bölümleri kapatacağız'. Bunu söyleyenler batmadılar ama 'vay, korkaklar' diye alay eden Lehman Brothers, haftasında gitti. "
Akgiray, İngiltere, ABD ve Almanya'daki bazı büyük bankaların "sıy ırmak üzere" olduğunu dile getirerek, denetlenen kuruluşların, denetleyenlerden hep daha vasıflı ve yetenekli olduğunu söyledi.
Lehman Brothers'taki çalışanların, her bakımdan en üst düzeyde olduklarını anlatan Akgiray, şöyle devam etti:
"Bunlar, bir fon çıkardılar ve fonlarını Standard&Poor's'a (S&P) gönderdiler. Ancak, S&P, bu fonları anlayamadığı için '3A' notu verdi ve Lehman Brothers, bu fonları çok rahatlıkla sattı. ABD'de iş ararken de böyle... En önce iş bulanlar, Merrill Lynch, Lehman Brothers gibi kurumlara, oralara giremeyenler diğer finans şirketlerine, oralara giremeyenler, S&P gibi denetim şirketlerine, oralara da giremeyenler ise IMF, Dünya Bankası ve Hazine Bakanlığına giriyorlar.
Böyle olunca, denetleyenler kendi kurallarını çıkarıyorlar ve 'Bu benim kuralım. Buna uyacaksın' diyorlar. Ancak, bu kuralların, ilerleyen zamanlarda ayağımıza takılıyor olmaması lazım. Önümüzdeki dönemde, b ütün bu denetleme ve düzenleme kurumları ile kredi notu veren şirketler, çok sorgulanacak. O sektörün çok değişeceği aşikar. Kalitelerini artırmak zorundalar. "
Kişisel menfaati, maksimize etme amacının, sürdürülebilir olması nın, gerektiği zaman ve yerde, kişisel menfaatten ödün verebilmeyi gerektirdiğini vurgulayan Akgiray "Hep bana hep bana dersen, sonunda sana hava kalır. Bu sağduyu ve tecrübe unsurunu, kanunlara, düzenlemelere nasıl sokacağız bilmiyorum ama sokmaya mecburuz. Ancak, bunu devlet yapmasın. Devlet bu işi yaparken mecbur kural koyuyor. Başka yolu yok. Ve o kuralı kırma arzusu gelişiyor. Bunu, piyasanın kendi kendine yapabilmesi lazım. Sınırları geniş çizmek, içerideki oyunun kurallarını piyasaya bırakmak lazım" şeklinde konuştu.