Türkiye ekonomi tarihine 'kara çarşamba” olarak geçen 21 Şubat 2001, ekonomide olduğu kadar, Türkiye'nin siyasetinde de silinmez bir iz bıraktı. 21 Şubat kriziyle zaten kötü durumda olan ekonomi ağır darbe alırken, bir buçuk yıl sonra yapılan genel seçimlerde de krize yol açan siyasetçilerin tamamı halk tarafından tasfiye edilerek Meclis dışında bırakıldı.
20 Şabat 2001'de devletin zirvesinin biraraya geldiği Milli Güvenlik Kurulu'nda, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e anayasa kitapçığı fırlatmasının ateşlediği ekonomik kriz, piyasaları altüst etti. Gecelik faizler tarihinin en yüksek seviyelerine, interbank piyasasında yüzde 6.200'e, repo piyasasında ise 7.500'e fırladı.
DOLAR 1700'LERİ GÖRDÜ
19 Şubat 2001'de Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasındaki siyasi tartışmayla, Kasım krizi nedeniyle zaten hassas olan piyasalar alt üst olunca döviz krizi başladı. Kasım krizinde TL pozisyonlarını koruyan insanların da Şubatta dövize hücum etmeleri sonucu döviz kuru üzerindeki baskı arttı. Merkez Bankası krizi izleyen iki gün boyunca rezervlerini eritmek pahasına piyasaya müdahale ettti ancak 22 Şubat 2001 tarihinde, döviz kuru çıpasının yürürlükten kaldırılıp dalgalı kura geçildiği ilan edildi. 16 Şubatta 27 milyar 943 milyon dolar olan döviz rezervleri, 19 Şubat 2001 itibariyle 22 milyar 581 milyon dolara indi. Merkez bankası böylece bir gün içinde (17 ve 18 Şubat'ın hafta sonu tatili olması dikkate alındığında) 5 milyar doların üzerinde döviz rezervi kaybetti. Dalgalı kura geçiş kararından sonra dolar 688 bin TL civarından 962 bin TL'ye yükseldi. Mayıs'ta 1.300'leri aşan dolar kuru, 19 Ekim'de zirve yaparak 1,644,837'e çıktı.
GECELİK FAİZ 6200
Artan döviz talebi yüksek faiz silahıyla durdurulmak istenince gecelik interbankfaiz oranları en yüksek yüzde 50'den, yüzde 6200'e çıkmış, daha sonra hızlı biçimde düşerek Şubatayı sonunda yüzde 103'lere inmiştir. 16 Şubatta 10169 puan olan borsa endeksi, 19 Şubatta 8683 puana indi.
Kriz günü öncesinde yapılan iheleyle Hazine tarafından yüzde 144.2 ile satılan 1 ay vadeli bononun kapanıştaki yıllık bileşik oranı yüzde 155'e çıktı. Piyasanın yakından izlediği 11 Temmuz 2001 vadeli tahvilin oranıysa 129.53'e ulaştı.
SICAK PARA ÇIKIŞI ZEMİN HAZIRLADI
Şubat krizi, devletin zirvesindeki kavga olmasa da rakamlara bakıldığında 'geliyorum' diyordu. Kasım 2000'in ikinci yarısında artan likidite sıkışıklığı ile su yüzüne çıkan kriz, mali piyasaları derinden sarstı. Bankalar hakkında ortaya atılan dedikoduların artması, bazı bankacı ve işadamlarının tutuklanmasıyla başlayan süreç piyasalar üzerindeki gerginliği artırdı. Kısa bir süre içinde Türkiye'den 7 milyar dolarlık döviz çıkışı gerçekleşti.
İLK KIVILCIM BORSA'DA
Bu gelişmeler yatırımcıların bono piyasasından kaçmasına yol açarken, 16 Kasım'da repo faizleri hızla yükseldi. 20 Kasım günü mali piyasalardaki krizin ilk kıvılcımı Borsa'da yaşandı. İMKB Ulusal-100 Endeksi yüzde 7.1 oranında geriledi. Gelişmelerden rahatsız olan yabancılar borsa ve bonodaki portföylerini bozup dövizlerini alarak Türkiye'yi terk etmeye başladı. Bono faizleri yüzde 50 seviyelerinde kalırken gecelik repo faizler yüzde 100'ün üzerine çıktı.
DÖVİZ REZERVİ ERİDİ
Piyasalar, hükümetten gelen uyarılara kulak asmadı. 28 Kasım günü Borsa yüzde 9 daha düşerek, 9.646 seviyesine geldi. Merkez Bankası'nın döviz rezervi hızla erdi.
Türkiyenin kara günü
Başbakan Ecevit, “MGK toplantısının açılışında, gündeme geçilmeden önce kamu görevlilerinin önün- de sayın Cumhurbaşkanı söz alarak son derece de terbiye dışı bir üslupla bana ağır ithamlarda bulundu. Devlet geleneklerimize uymayan eşi görülmedik bir davranışta bulundu” “ krize rağmen hükümetin istifasının sözkonusu değil. Ekonomik istikrar programı devam edecek” “Cumhurbaşkanı MGK'yı arenaya çevirdi”
EKONOMİ DİBE VURDU
Krizin etkisiyle ekonomi yüzde 8.5-9 daraldı. TÜİK verilerine göre, GSMH 2001 yılında önceki yıla göre yüzde 9.4 küçüldü. Kişi başına milli gelir ise yüzde 27.2 düşüşle 2160 dolara indi. Kişi başına milli gelir 725 dolar geriledi. 19 banka, 125 bin işyeri kapandı. 1.5 milyon kişi ise işsiz kaldı. Yüzde 30'lara düşen enflasyon yüzde 70'i aştı. Hazine'nin faiz ödemeleri yüzde 101 arttı. İç borç stoku 2000 yılının dört katına ulaştı.
Bir gecede fakirleştik
Şubat ayına kadar düşüş eğiliminde olan enflasyon ise tırmanışa geçerek, yüzde 33.4'ten yüzde 73.2'ye çıktı. Kriz sonrasında artış trendine giren TÜFE Ocak 2002'de yüzde 73.2'ye kadar yükseldi. Döviz kurları iki katına çıkarken, Ecevit'e inanan Türk halkı bir gecede fakirleşti.
Başka bir Türkiye
2001 krizinin ardından geçen 5 yılda Türkiye, büyük mesafeler kat etti. Bono faizleri yüzde 19,2'ye gerilerken, Borsa 44.253 seviyesine çıktı. 2001 yılı sonunda yüzde 73 olan enflasyon rakamı yüzde 9,65'e indi. İhracat 85.1 milyar dolar ile tarihi bir rekor kırarken, Türkiye'nin dış ticaret hacmi 212 milyar dolara ulaştı. 5 yıl içerisinde GSMH iki kat artarak 380 milyar dolara yükseldi. Aynı dönemde kişi başına düşen milli gelir de 2160 dolardar 5341 dolara çıktı. 2001'de 9.4 oranında küçülen ekonomi 19 çeyrek aralıksız büyürken, büyüme rakamı 2006'da 5.0 seviyelerine çıktı. 5 yıl önce 40 milyar dolar olan bütçe açığında da 3.9 milyar dolar rakamına inildi.
İşsizliğin belini kırdık
Sanayi Bakanı Ali Coşkun: İşsizlik oranı yüzde 10,3'lerden 9,1'e indi. Son dört yıl içinde 2 milyon 800 binin üzerinde vatandaşımız kayıtlı iş sahibi oldu. 1,5 milyon vatandaşımız da kayıt dışı iş sahibi oldu, dolayısıyla işsizliğin beli kırıldı. Örneğin sadece sanayi sektöründe 2003-2006 arasında çalışanların sayısı 641 bin kişi arttı. 54 ile teşvik getirdik ve OSB'lerde 17 bin kişi istihdam edildi.
Mali disiplin başarısı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: Bütçe gelirleri 171,3 milyar YTL, vergi gelirlerinin 137,5 milyar YTL, bütçe açığımız 3,9 milyar YTL. 2006 yılbaşında bütçe açığı hedefimiz 13,9 milyar YTL idi, hedefi böyle belirledik, gerçekleşme ise bunun çok altında 3,9 milyar YTL oldu. Biz burada biraz dikkatli davranalım ve başarımızı gölgelemesin dedik ve hamdolsun bunu bu yıl başardık. 2006 bütçesi halkımızın refahına ve ülkemizin kalkınmasına önemli katkıların sağlandığı bir bütçe oldu. Çok şükür bugüne kadarki bütün göstergeler yüzümüzü ağartan sonuçlar vermiştir.
Bütçe sonuçları yüz ağartıcıdır. İktidara geldiğimizde, 2002 yılında GSMH'ye oranı açısından bütçe açığının payı yüzde 14,6, faiz harcamalarının payı yüzde 18,8, kamu net borç stokunun payı yüzde 78,4, kamu kesimi borçlanma gereğinin payı ise yüzde 12,6 idi. Devraldığımız bu trajik tablonun açık anlamı şuydu, nereden nereye geldik diyoruz ya bu hesabı yapmak durumundayız. Nasıl bir ekonomi aldık, nasıl bir maliye aldık, şimdi neredeyiz. Bu hesabı göreve geldiğimiz anla bugün arasında yapmak durumundayız. Başladığımız nokta bizim için çok önemli. “
Yeni Şafak