Destansı bir ‘Güzel ve Çirkin’ öyküsü niteliği de taşıyan Peter Jackson’ın ‘King Kong’u, eşi benzeri olmayan üç saatlik bir macera vaad ediyor.
YÖNETMEN PETER JACKSON
Uzunluğu 11 saati aşan ‘Yüzüklerin Efendisi’ filmlerinin toplamından daha fazla özel efekt içeren 2005’in ‘King Kong’u dünyanın adeta sekizinci harikası niteliğini taşıyor. Peter Jackson, tüm zamanların en büyük sinema maceralarından ve ölümsüz klasiklerinden biri olan, ‘King Kong’a kendi vizyonunu getirmiş.
‘King Kong’a yönetmen, yapımcı ve ortak senaryo yazarı olarak imzasını atan Peter Jackson, 7 Nisan 1933 tarihinde gösterilmeye başlanan Merian C. Cooper ile Ernest B. Schoedsack’ın unutulmaz filmini temel almış.
İki yönetmenin beraber filme aldığı ilk ‘King Kong’da sinema tarihinin ünlü dev gorili, Empire State gökdeleninin tepesinde uçakların ateşi altındayken bile avucundaki insan arkadaşını korumaya çalışmasıyla belleklerde yer etmişti.
‘Güzel ve Çirkin’in trajik aşk hikayesini kendi vizyonuyla yeniden yorumlayan Peter Jackson, bu öyküyü anlatırken Oscar ödüllü Weta Digital ve Weta Workshop şirketleri tarafından hazırlanan özel efektlerle yakın zaman öncesine kadar yapılması imkansız denen bir ‘King Kong’ yaratmış.
Orijinal öykünün en iyi unsurlarını alıp günümüzün en son efekt teknolojisiyle bütünleştiren ‘King Kong’ bir film yönetmeninin hayatı boyunca hayal ettiği bir rüyanın gerçeğe dönüşmesi.
2005 YILININ KING KONG’UNUN ÖYKÜSÜ
1933 yılındayız... ABD’nin büyük ekonomik bunalım yıllarında vodvil sanatçısı Ann Darrow da (Naomi Watts) diğer bütün New York’lular gibi hayatta kalma mücadelesi vermektedir.
Karşısına hayatının fırsatı çıkar. Maceraperest ruhlu film yönetmeni Carl Denham’ın teklifi!
Ülkenin her yanını saran ekonomik kriz sırasında film yönetmeni Carl Denham da zor günler yaşamaktadır. Carl’ın önünde tek seçenek kalmıştır: yeni film tasarısı macera/aksiyon filmi için gereken oyuncu kadrosunu toparlamak ve onları “S.S. Venture” adlı gemiye bindirip efsanevi Kafatası Adasına doğru yola çıkmak ...
Film ekibini bundan sonrasında bilinmeyen kadere doğru tehlikeli bir yolculuk beklemektedir.
“King Kong”un senaryo yazarları, filmin öyküsünü oluştururken 1933 yılındaki orijinal konsepte uygun bir mitoloji yaratma yoluna gittiler.
Filmde anlatılan mitolojiye göre, Kafatası Adasının yerli halkı yüzyıllardan beri dev goril ırkını tanrılaştırmıştır. Ancak hiçbirisi bu geleneğin nereden kaynaklandığını hatırlayamaz. Her yıl düzenli olarak dini törenler yapılır ve bir kadın çarmıha gerilerek goril-tanrıya kurban olarak sunulur. Daha sonra goril oraya davet edilir. King Kong dehşet içindeki kızla bir süre oynadıktan sonra onu vahşice öldürür.
Venture gemisiyle adaya gelen yabancıları fark eden yerliler, tanrı/dev gorile kurban etmek için Ann Darrow’u gözlerine kestirirler. Bu sarışın ve güzel kadın yeni kurban olacaktır. Ann Darrow’u kaçırır ve çarmıha gererek özel kurban törenine hazırlarlar. Ancak King Kong bu kez hiç beklenmedik bir tepki verir ve kendisine sunulan kurbanı öldürmez ve onu (yeni oyuncağını) kaptığı gibi gözden kaybolur.