Urartu Kralı 2. Rusa'nın Süphan Dağı eteğinde Adilcevaz, Malazgirt Ovası ve Van Gölü'ne hakim tepeye inşa ettirdiği 2 bin 700 yıllık kalede, arkeolojik kazı çalışmaları devam ediyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığının izni ve desteğiyle, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Coşkun'un başkanlığında yürütülen kazılarda elde edilen taşınır ve taşınmaz kültür varlıkları kentin tarihine ışık tutuyor.
Yangın ve depremlerle tahrip olduğu değerlendirilen kalede yürütülen arkeolojik kazılarda zeminine tamamen ulaşılan salon, mutfak olduğu düşünülen oda, mühür baskıları, seramik, süs eşyası, ocak, hayvan kemikleri, kül ve mimari yapı kalıntıları gün yüzüne çıkarıldı.
Doç. Dr. Coşkun, bu yıl mayıs ayında başlatılan Kef Kalesi kazı çalışmalarının yaklaşık 25 kişilik ekiple devam ettiğini söyledi.
Bu yılki kazıları kaledeki büyük salon kısmında yoğunlaştırdıklarını anlatan Coşkun, şöyle konuştu:
"BULUNTULAR URARTU'NUN SON DÖNEMİNE TARİHLENİYOR"
2. Rusa tarafından milattan önce 685-645 yıllarında inşa edilen kalenin, Van'daki Ayanis Kalesi ile çağdaş olduğunu belirten Coşkun, Süphan Dağı eteğindeki Kef Kalesi'nin Malazgirt Ovası, Adilcevaz ve Ahlat'ın yol güzergahını kontrol edebilecek konumda yer aldığını ifade etti.
Kef Kalesi'nin, aşağı şehir ve yukarı şehirden oluşan iki büyük alandan oluştuğunu vurgulayan Coşkun, şu bilgileri verdi:
"200 bin metrekarelik, etrafı tamamen surlarla çevrili büyük bir alandan bahsediyoruz. Kalemizin özellikle saray bölümünde kazılarımızı yoğunlaştırdık. Sarayın giriş kısmında yaptığımız kazılarla salonları ortaya çıkarıyoruz. Geçen yıl yukarı salonun yanında başlattığımız kazılara devam ediyoruz. Elde ettiğimiz ağırşak, deniz kabukları ve kül buluntusundan buranın atölye, yanında bulduğumuz ocaktan da bir mutfak olabileceğini düşünüyoruz. Bu yapının duvarlarını ve kerpiç bölümlerini ortaya çıkardık. Buluntular Urartu'nun son dönemine tarihleniyor. Yukarı salonda derinleştirdiğimiz kazıda 8 fil ayağının tamamını ortaya çıkardık, salonla bağlantılı bir oda da tespit ettik. Burayı Aşihusi (bereket evi, ziyafet salonu) olarak düşünmekteyiz. İki tarafı kerpiçle örülmüş ve tabanı taş olan bu mekanda bulduğumuz ocaktan ve birçok hayvan kemiğinden buranın mutfak olabileceğini düşünmekteyiz. Yaklaşık bir metre kalınlığında kerpiç duvarla örülü bu mekanda büyük ziyafetler için yemeklerin hazırlandığını değerlendirmekteyiz."
patronlardunyasi.com