Patronlar


‘Kanlı Ayakkabı’ seyircisini ilk olarak bir çift ayakkabı ve onun üzerinde yürüyen bir lanet hikayesi ile selamlıyorsa da filmin ilerleyen dakikalarında filmdeki korku unsuru ayakkabılardan, eşinden ayrılmış dul bir göz doktoru olan Sunje’nin karanlık bilinçaltına yöneliyor.

'Komşunun malına göz dikme”

Film ilk bakışta “lanetli obje” filmlerinin izleği üzerinden ilerleyeceği izlenimini veriyorsa da hikayedeki gerilim öğesi basit bir intikam isteyen hayalet temasından uzaklaşıp, varoluşsal bir soruna doğru ilerliyor.

Ayakkabıların üzerindeki 50 yılık bir lanetin hikayesi, Sunje’nin hayatını kabusa çeviren ve bir türlü yüzleşemediği arzu ve korkuları ile paralellikler içeriyor.

Lanetli bir ‘cep telefonu’, ‘video kaset’, ‘internet sayfası’, ya da geçmişten kalmış bir ziynet eşyasını korku objesi olarak belirleyen korku filmleri, zaman içinde kendi klişelerini yaratmış ve özellikle de Uzakdoğu sinemasından birbiri ardına gelen örneklerinin ardından korku sinemasının bir alt türüne dönüşmüşlerdi.

FİLMİN ÖYKÜSÜ
Eşinin kendisini aldattığını öğrenen Sunje, kızı Tesu’yu da alarak evi terk eder. Kızı ile beraber yeni bir hayata başlamaya karar veren genç kadın, uzun zamandır ara verdiği mesleği olan doktorluğa da devam etme niyetindedir.

Bir akşam, yeni tuttukları eve dönmek için metroya binen, sahipsiz bir çift ayakkabı bulur. Genç kadın ayakkabıların göz kamaştırıcı güzelliğine karşı koyamaz ve onları alır. Yeni evlerine alışmaya çalışan genç kadının kızıyla ilişkisi gizemli ayakkabı nedeni ile altüst olur.

Ayakkabıları gören herkes onları giymek için önüne geçilmez bir istek duymaktadır. Ancak ayakkabı, kökleri yıllar öncesine dayanan bir laneti barındırmaktadır. Ayakkabı, arzularına yenik düşüp kendisini giyen herkese ölüm getirmektedir. Ayrı ayrı, ayakkabının büyüsüne kapılan Sunje ve kızı kendilerini hiç bitmeyecek bir kabusun içinde bulurlar.

Kızını kaçınılmaz sondan korumak için ayakkabının esrarını çözmeye çalışan genç kadın, benliğinin derinliklerinde yatan korkunç sırlarla da yüzleşmek zorunda kalacaktır.

KORE İLE JAPONYA ARASINDA YÜZYILLARCA SÜREN DÜŞMANLIK
“Kanlı Ayakkabı”daki sahip olma ve çalma kavramları üzerine yürütülen beyin jimnastiği bireysel olduğu kadar tarihi ve toplumsal açılımlara da gebe.

Filmdeki lanetli ayakkabının tarihçesine ilişkin açıklama, Kore ile Japonya arasında geçmişi yüzyılları bulan düşmanlığı akla getiriyor. “Kanlı Ayakkabı”da 1944 yılında ayakkabıyı çalarak laneti ilk olarak tetikleyen kişi, Kore’deki işgal gücü Japonya yanlısı üst düzey askerin kızı Keiko. Keiko’nun başbalerin olarak rol aldığı eser, ülkedeki Japon ordusu onuruna sahneleniyor.

Oyundaki balerinler Japon ordu üniforması giyiyorlar ve oyunun sonunda sahnede Japonya’nın savaş sırasında kullandığı ve Japonya’nın Güneydoğu Asya’daki yayılmacı politikasını simgeleyen İmparatorluk Bayrağı açılıyor. Sahiplenme ve çalma kavramlarına bu perspektiften bakıldığında “Kanlı Ayakkabı” Japonya’nın 40 yıl süren Kore işgaline göndermelerle de dolu.

Filmin uluslararası arenadaki tanıtımlarında da kullanılan “Komşunun malına göz dikmeyeceksin” sloganı, başkasına ait olanı çalmayı günahların en büyüğü ilan ederek, yanıbaşındaki ülkenin topraklarına göz diken Japonya’ya, Kore’yi işgali nedeniyle yöneltilmiş bir suçlamaya dönüşüyor.