Kanat Kutluk, Dubai ve Kuzey Emirlikleri Türk İş Konseyi Başkanı
Körfez coğrafyasına baktığınızda yüzölçümü bakımından küçük ama etkisi büyük bir ülke görürsünüz: Katar. Yaklaşık 12 bin kilometrekarelik bu yarımada, doğalgaz rezervleri, cesur dış politikası ve planlı ekonomi adımlarıyla son on yılda bölgesinde öne çıkmayı başardı.
Belki de “küçük coğrafya büyük vizyon” tanımı, Katar’ı en iyi anlatan ifadedir.
Katar’ın hikâyesi sadece enerjiyle değil, kimlik arayışıyla da ilgilidir. 1971 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) kurucu anlaşmasının bir parçasıydı. Ancak tıpkı Bahreyn gibi, son anda bu birlikten çekilerek bağımsızlığını ilan etti. O gün için bu kararın etkisi sınırlı görünse de zaman Katar’ın kendi rotasını çizme konusundaki kararlılığını doğruladı. Bugün Katar, Körfez İş Birliği Konseyi’nin (KİK) hem en zengin hem de dönemsel olarak en bağımsız üyelerinden biri konumda.

AMBARGO YILLARI VE KIRILGAN DOSTLUKLAR
2017’de Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır’ın öncülüğünde Katar’a uygulanan diplomatik ve ekonomik ambargo, ülkenin modern tarihindeki en kritik sınavlardan birisi oldu. Hava, kara ve deniz yollarının kapanmasıyla Katar bir anda yalnızlaştı. Ancak bu süreç, ülkenin iç dayanıklılığını ve kriz yönetim kapasitesini de ortaya çıkardı.
Türkiye, bu dönemde Katar’a güçlü bir destek verdi. Türk askerinin Katar’da konuşlanması sadece askeri değil, güven temelli stratejik bir adım oldu. Aynı dönemde Katar, lojistikte de yönünü değiştirdi; Umman’daki Sohar Limanı’nı aktif kullanmaya başladı. Bu hamle, Dubai’nin Jebel Ali Limanı’na alternatif bir ticaret kapısı yarattı. Körfez ekonomilerindeki rekabetin ne kadar sert olabileceğini gösteren önemli bir gelişmeydi.
Uzun süredir bölgede yaşayan biri olarak gözlemim şu: Ortadoğu’da dostluklar kadar gerilimler de geçici, ancak stratejik vizyon kalıcı. Katar bu vizyonu, krizlerden güçlenerek çıkma refleksiyle birleştiren ülkelerden biri oldu.

DÜNYA KUPASI: SAHADA GÖSTERİLEN KARARLILIK
Katar’ın küresel sahnede en çok konuşulduğu dönem şüphesiz 2022 FIFA Dünya Kupası’ydı. O haftalarda tüm dünya, bu küçük yarımadayı izliyordu. Dev altyapı projeleri, yeni yollar, metro hatları, oteller ve stadyumlar birkaç yıl içinde sıfırdan inşa edildi.
Biz de ailece bu tarihi dönemin bir parçası olduk. Doha’da Sırbistan - Kamerun maçını izledik. Mücadele nefes kesiciydi: 3-3 berabere bitti ve bir dönem Beşiktaş’ta da forma giyen Vincent Aboubakar da bir gol attı. Atmosfer, sadece bir futbol karşılaşması değil, Katar’ın “biz de varız” deme biçimiydi.
Organizasyon açısından son derece başarılı olan Dünya Kupası, Katar için aynı zamanda bir kimlik inşa projesiydi. Ancak hedeflenen turizm gelirleri ve kalıcı ziyaretçi sayısına ulaşmak zaman alıyor. Katar hâlâ bir “iş ve transit merkezi” kimliğinden “yaşanabilir destinasyon” kimliğine geçiş sürecinde. Buna rağmen, bu vizyonun uzun vadede ülkenin imajını dönüştüreceği açık.

QATAR AIRWAYS: GÖKYÜZÜNDE DİPLOMASİ
Katar’ın küresel görünürlüğündeki en güçlü araçlardan biri hiç şüphesiz Qatar Airways. Dünyanın dört bir yanında hizmet kalitesiyle bilinen bu havayolu, sadece yolcu taşımıyor; ülkenin itibarını da taşıyor. Doha’daki Hamad Uluslararası Havalimanı, bugün Ortadoğu’nun en modern ve verimli merkezlerinden biri haline geldi.
Qatar Airways, bölgedeki bir diğer rekabetin de merkezinde. Emirates ve Etihad gibi dev rakiplerle başa baş bir yarış sürdürüyor. Bu rekabet, sadece havayolu markaları arasında değil; aynı zamanda Körfez şehirleri arasında da bir “küresel durak olma” mücadelesine dönüşmüş durumda. Qatar Airways, Doha’yı tıpkı Dubai veya Abu Dabi gibi sadece aktarma yapılan değil, birkaç günün şehirde geçirileceği bir destinasyon haline getirerek bu yarışı başarıyla sürdürüyor. Bu strateji, Katar’ın dünya turizmine entegrasyonunu hızlandıran en önemli adımlardan biri oldu.
Havayolu sektörü, Katar’ın “yumuşak güç” anlayışının merkezinde yer alıyor. Spor sponsorluklarından uluslararası sanat etkinliklerine kadar geniş bir alanda yürütülen bu marka yönetimi, Katar’ı sadece enerjiyle değil, kültür ve diplomasiyle de anılır hale getiriyor.
TÜRK VARLIĞI, FIRSATLAR VE GERÇEKLER
Katar’daki Türk varlığı hem askeri hem ekonomik alanda kalıcı bir boyut kazandı. Türkiye’nin bölgede en büyük askeri üssü Katar’da bulunuyor. Bunun yanı sıra, Türk müteahhitlik firmaları altyapı, inşaat ve üstyapı projelerinde güçlü roller üstlendi. Özellikle Dünya Kupası hazırlıkları döneminde Türk şirketleri onlarca projede imza sahibiydi.
Ancak birçok Türk firmasının Ortadoğu’ya veya Körfez’e Katar üzerinden açılmayı beklemesi stratejik bir yanılgıydı. Ölçeği gereği sınırlı bir pazar olan Katar’da, BAE veya Suudi Arabistan kadar canlı bir özel sektör ekosistemi bulunmuyor. Bu nedenle o dönemde Katar merkezli kalmak isteyen firmalar, bugün BAE’ye temkinli yaklaşmanın sonuçlarını yaşıyor.
Yine de Katar, özellikle yenilenebilir enerji, finansal teknoloji, eğitim ve sağlık gibi alanlarda yeni fırsatlar sunuyor. Türk firmaları bu alanlarda daha fazla rol üstlenebilir. Doha’da Türk markalarına yönelik sempati güçlü, ancak bu sempatiyi sürdürülebilir ticari başarıya dönüştürmek uzun vadeli strateji gerektiriyor.

KARARLILIKLA ŞEKİLLENEN BİR YOL
Katar’ın hikâyesi bize zenginliğin tek başına güç olmadığını, ancak vizyon, istikrar ve diplomasiyle birleştiğinde kalıcı etki yarattığını hatırlatıyor.
Bölgedeki ittifaklar değişse de uzun vadede belirleyici olan ekonomik ve insani köprülerdir.
Bölgeyi uzun süredir yakından takip eden biri olarak her Doha ziyaretimde aynı şeyi hissediyorum: Katar, ölçeğini aşan bir vizyona sahip. Belki toprak olarak küçük, ama düşünce olarak büyük bir ülke. En büyük kaynağı doğalgaz değil; kararlılığı.
Ve bu kararlılık, onu sadece Körfez’in değil, dünyanın da gündeminde tutmaya devam edecek.
patronlardunyasi.com