İbrahim Ekinci'nin röportajı
Türkiye'nin en köklü sanayi gruplarından Yaşar Holding'de patron koltuğunda kurucu Selçuk Yaşar'ın kızı Feyhan Yaşar Kalpaklıoğlu oturuyor. Selçuk Yaşar'ın diğer kızı İdil Yiğitbaşı Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak görev yapıyor. Duayen sanayici Selçuk Yaşar'ın, 2004 yılında işleri çocuklarına devrederek 'onursal başkanlık' koltuğuna çekilmesinin üzerinden yaklaşık dört yıl geçti. Genç yönetim, işleri geliştirdi. Gündemlerinde yeni açılımlar, yeni projeler var.
Bunlardan ön önemli üçü şöyle: Boyada uluslararası bir ortaklık için görüşmeler yapıyorlar. Grubun boya firması DYO'ya global bir boya firmasının eşit payla ortaklığı için müzakereler sürüyor.
İkinci önemli proje grubun yüksek bir pazar payına sahip olduğu Körfez ülkelerinden birinde üretim amaçlı yatırım. Bu da büyük olasılıkla yerel bir ortak veya ortaklar grubu ile gerçekleştirilecek.
Diğer bir proje gayrimenkulle ilgili. Bornova'da gruba ait bazı üretim tesislerinin bulunduğu 200 dönümlük arazi üzerinde ticari nitelikli bir gayrimenkul projesi geliştiriliyor. Bununla ilgili duyurular yapılmış. Yaşar Grubu gayrimenkulu yeni bir iş kolu olarak düşünmüyor. Proje şimdilik sadece bu arsanın değerlendirilmesi ile sınırlı. Bunun için konuya hakim bir gayrimenkul şirketi aranıyor.
Belki bir proje değil ama grup için önemli bir başka gündem Yaşarbank için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) dava açılması... Feyhan Yaşar Kalpaklıoğlu, "Bu bizim itibar davamız" diyor. AİHM davayı kabul etmiş.
Feyhan Yaşar Kalpaklıoğlu ile Yaşar Grubu'nu konuştuk.
İnternet sitenizde grubun gerçekleştirdiği 'ilk'ler sıralanmış. Birçok ilk var orada. Peki yeni bir ilk var mı gündemde?
Sanayinin geliştiği dönemlerde ilkleri yapmak özel ve önemliydi. Türkiye'nin geldiği bu noktada Yaşar Topluluğu da farklı bir noktaya geldi. Global rekabetin arttığı bir dönemde ilkleri yapmak yenilik ve inovasyon oluyor artık. Belki ilk değil ama sürekli yenilikçilik önemli artık. Biz mesela en son organik sütü piyasaya verdik. Prebiyotik sütleri...
Onun dışında gıdada Türk tüketicisinin sağlıkla, güvenle yiyebileceği birçok ürünü arka arkaya piyasaya vererek birtakım ilkleri sürdürüyoruz. Balık ürünlerinde donuk ürünlerde... Bu konularda hep piyasada öncü olduk. Nanoteknolojinin Türkiye'ye tanıtımında DYO'nun üstlendiği rol önemli. Yüksek teknolojili bir ürünü Türk tüketicisine ve dünya tüketicisine sunduk. Nanonun dünyada da patentini aldık.
Bunun dışında tabi ki fırsatlar çıktıkça ülkemizin üretken ve sanayici bir grubu olma özelliğimizi sürdüreceğiz. Misyonumuzun başına sanayi kökenli olmak, üretken olmak, katma değer ve istihdam yaratmak var. Vergi konusunda duyarlıyız ve hep ülke ekonomisine yararlı bir topluluk olmak isteriz.
2006'da birçok şirket yabancılara satıldı. Sizin bazı teklifler aldığınız da konuşulmuştu... Geldi mi böyle somut, ciddi teklifler?
Bizim politikamız çok netti ve bunun çok sık da söylediğimiz için pek gelmedi. Gıdada halka açığız. Gıdada biz yabancı ortaklık düşünmediğimizi birçok kez söyledik. Çünkü marka ve know hov gücümüz böyle bir ortaklık gerektirmiyor. Ama başka yeni iş kollarında yerli ve yabancı ortaklıklara açığız. Ama mevcut işlerimizde böyle bir arayış içinde olmadığımnızı deklare ettik. Yeni iş kollarına girmek söz konusu olduğunda olabilir.
Boya grubunda bir dünya şirketi ile işbirliği için görüşmelerimiz devam ediyor. Büyük bir şirket. İsim açıklayamıyoruz şimdilik. Halka açık çünkü o şirketimiz. Boya, inşaat boyaları, metal boyaları konusunda birlikte çalışmak istiyoruz.
Dünyada da bir ekonomik daralma ve fonlarda bir durgunluk olduğu için 2008 senesi bu konuda biraz zor geçebilir. Belki bu süreç daha yavaş gidebilir.
Nasıl bir ortaklık düşünüyorsunuz? Oranlar kaç olacak?
Yüzde 50-50, eşit ortaklık planlıyoruz. Ortağın doğru seçimi önemli. Kurumsal kültürlerin uyuşması lazım.
2007'yi nasıl kapattınız?
İyi kapattık. Net 1.8 milyar YTL ciroyla kapattık. Büyüme yüzde 22 civarı oldu. Gıdada daha fazla büyüme gerçekleşti. İyi bir yıl geçirdik. Gıdada büyümemiz yüzde 26 oldu. 500 milyon dolara yakın dış ticaretimiz oldu. Bunun 350 milyon doları ithalattır, 150 milyon doları ihracat. Yem ve plastik hammadde ithalatımız var. Boya hammaddeleri konusunda.
2008 yılında yeni yatırımlar var mı? Yılı nasıl kapatmayı umuyorsunuz?
50 milyon dolarlık bir yeni yatırım yapacağız. 2008 için yüzde 17 büyüme koyduk. Kayıtdışından kaçış var. Tüketici bilinçleniyor. Kayıtlı bir şirketiz ve bu durum bizim büyümemize yansıyacak. Fakat karlar düşüyor. Biz de operasyonel verimlilik üzerinde çalışıyoruz. Bu konu, önümüzdeki beş yıl sürekli gündemimizde olacak. Yenileme yatırımları yapacağız. Peynirde, sütte, ambalaj makinelerinde. Yeni bir besi çiftliği projemiz var, Manisa - Beydere'de araziyi kiraladık. Boyada yatırımlarımız olacak. 2008 yılını yüzde 17 büyümeyle ve 2.1 milyar YTL ciroyla kapatmayı planlıyoruz. Su işinde elimizde üç kaynak (Hendek, Madran ve Isparta) var. Yeni hatlar olacak. Suda ikinci sıradayız.
Grup gelirlerinin sektörlere dağılımı nasıl?
Yüzde 65 gıdadır. Yüzde 25 boya. Kalan yüzde 10 diğer iş kollarının payıdır.
Yeni bir sektöre girme planı var. Grup mevcut iş kollarının dışına çıkmayı planlıyor mu?
Hayır, yeni iş alanlarına girmeyeceğiz. Gıdada büyüyeceğiz. Boyada bir uluslararası firma ile birlikte büyüyeceğiz. Boyada farklı, yüksek teknolojili ürünlerde büyümek istiyoruz. İnşaat ve dekoratik boyalar dediğimiz grupta.
Birçok grup şu sıralar enerji üzerinde duruyor.
Enerji işini düşünmüyoruz. Biz sanayide odaklanmak istiyoruz. Bir kojenerasyon tesisimiz var. Kendi ihtiyacımız için kurduk.
Peki gayrimenkul işi de son yıllarda çok ilgi çekti. Siz düşünmediniz mi?
Hayır. Öyle bir iş kolu haline getirme planımız yok. Sadece Bornova'da 200 dönümlük bir arazimiz var. Orada ticari gayrimenkul projesi üzerinde çalışıyoruz. Konuyu bilen bir yatırımcı ile planlamak istiyoruz. Şu anda tanıtım noktasındayız. Duyurusunu yaptık, projeyi açtığımızı duyurduk. Daha çok yeni. Önümüzdeki dönemde değerlendirmeleri olacak.
Sizin dışarIda da birkaç şirketiniz var. Almanya'da ve Rusya'da...
Almanya'daki şirketimiz Pınar markalı ürünler üretiyor ve dağıtıyor. Peynir ağırlıklı. Beş yıldır oradayız. Sucuk, sosis gibi ürünler de var. Daha çok etnik pazara hitap ediyor. Körfez'de de böyle bir yatırım düşünüyoruz. Fiyat rekabeti var çünkü. Bizde hayvancılık geri, yem fiyatları yüksek. Küçük çiftlik tipi üretim verimsiz. Süt ve et fiyatlarımız rekabetçi değil. Bölgeye Hindistan'dan Brezilya'dan ürün geliyor.
Bölgede üretim yapmak istiyoruz. Bahreyn veya Dubai olabilir. Oralara gitmek istiyoruz ama önce pazarda önemli bir büyüklük yakalamamız gerekiyor, projemiz var. Labne peynirde bölgede lideriz. Bölgede peynir tüketimi yüksek. Danimarkalı, Fransız önemli rakiplerimiz var. Katar çok yüksek kişi başına milli geliri olan bir ülke. Yeni bir Dubai doğuyor. Katar'dan çok etkilendim.
Bölgeye ihracat karlı olmaya devam ettiği sürece ihracatı seçtik ama artık süt fiyatları, kurlar bizi orada yatırıma zorluyor. Romanya, Mısır ve Rusya'da boya ile ilgili şirketlerimiz var. Gıda işinde Mısır'da faaliyetimiz var.
Körfez'deki yatırımı ortaklı mı olacak?
Evet, ortak arayışımız var. İki seçenek üzerinde duruyoruz. Bu konuda ilerleme sağladık. Orada önemli bayilerimiz var. İşbirliği içinde yapabiliriz.
Yeni ürünler var mı? Hindi nasıl gidiyor, kaz konusunu niye hiç düşünmediniz?
Hindi çok önemli bir ürün. Tüketicinin benimsemesi zaman alıyor. Belki daha fazla tanıtım gerekiyor. Büyük bir mutfak kültürümüz var. Et olarak satmak sanayicilik değil. Kaz konusunda bir araştırma yaptırabiliriz. Belki denemek lazım.
İstihdam kaç kişidir?
10 bin kişi çalışıyor grupta. Taşeronlarla birlikte sayı daha fazladır. Sezonluk değişimler oluyor. Mesela su işinde tüketimin zirve yaptığı dönemler oluyor. O zaman istihdam artıyor. Bizde ortalama kıdem 15 - 16 yıldır. DYO ve Pınar'da uzundur. İşyerlerimizde hep sendika oldu. Zaman zaman kavga da ettik ama hep uzlaştık sonunda. Uzlaşmadan daha büyük bir değer çıkacağını anladık. Çözümsüzlük strateji değil. Bunu sendikalar da işverenler de anlamış durumda.
Körfez'e ihracat konusunda maliyetlerden söz ettiniz... Birçok şirket aynı nedenle Çin'e gidiyor. Siz düşünmüyor musunuz?
Çin planlarımızda yok. Rakiplerimizin böyle yatırımları var. Hindistan'da süt işleri var. Çin çok hızlı gelişiyor ama tüketimleri çok düşük. ABD tüketim üstüne Çin tasarruf yapıyor.
Kaç şirket var grupta?
Sürekli değişiyor. Son dönemde işleri biraz yalınlaştırmaya, yakın iş kollarındaki şirketleri birleştirmeye, daha sade bilançolar elde etmeye çalışıyoruz. Verimlilik önemli. İddialı olmadığımız konuları sattık. Eskiden şirket sayısı övünme konusuydu. Şu anda 29 şirketimiz var. Bunların çoğu gıdadadır.
Yabancı ortaklık fazla yok grupta..
Bira işinde vardı, o işten çıktık biliyorsunuz. Şimdi otomotiv boyalarında BASF grubu ile ortaklığımız var.
Yaşarbank için AİHM'ye gittik, bizimki itibar davası
2001 krizinde Türkiye'de birçok banka, kasaları sahipleri tarafından boşaltıldığı için batık hale geldi. 20'den fazla bankaya TMSF el koydu. Sadece bir-iki bankada durum farklıydı. Bunlardan birisi de Yaşarbank'tı. Yaşar Grubu'na satıldıktan sonra ismi Yaşarbank olan eski Tütünbank'a, sahibi olan grup kasasını boşalttığı için değil, kriz şartlarında finansal durumu zora girdiği için el konuldu. Yaşar Grubu, kaynak bularak TMSF'ye bütün borçlarını kapattı. Ancak bu arada banka da elinden gitmiş oldu.
Grubun patronu Feyhan Kalpaklıoğlu'nun konuyu değerlendirmesinden ortaya şu çıkıyor: TMSF'ye ödenen kaynaklardan belki çok daha azı, o kriz günlerinde bankaya konulabilseydi, hem banka mali durumunu toparlayacak hem de grup bankasını kaybetmeyecekti. Banka elinden gittiği gibi bir de banka boşaltanlarla benzer bir muamele görmenin inciticiliği kaldı. Kalpaklıoğlu işte bunu ifade etmek için bir 'itibar davamız var' diyor. Yaşarbank'la ilgili soruya şöyle karşılık verdi:
"Banka konusu içimize sinmedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gittik. İtibarımız açısından bunu gerekli gördük. Dava kabul edildi. İş ortaklarımız ve müşterilerimiz açısından gerekli gördük. Bugün de dünyada bankacılık krizi var. Çözümlerin ne olduğu biliniyor. Bizde mülkiyete el koyma oldu. Rehabilite edilebilecek bir bankaydı. Biz grup olarak ciddi kaynaklar koyduk. Ama sorunu biz tek başımıza çözemezdik çünkü sorun sistemle ilgiliydi. Kanunlar geç çıktı. Neticede hukuki haklarımızı istiyoruz. Danıştay'a gitmiştik, iç hukuk yolları tükendiği için AİHM'ye gittik. Hedefimiz başka şey değil, itibar davası. İtibarın değeri para ile ölçülemez."
Babam 83 yaşında çalışıyor, çünkü çalışmak onun hobisi
Selçuk Bey gelip gidiyor mu işe?
Geliyor. Sağlıklı olunca çalışmak çok önemli bir şey. Çalışınca o enerji devam ediyor. Bir de o jenerasyonun başka hobileri yok, işi hobi haline getirmiş. Dolayısıyla işte dinleniyor. Balık çiftliğine gider oksijen, temiz hava. O aynı zamanda işi, hobisi. Uzun süreler iş hayatında kalınabilir eğer kişi sevdiği bir işi yapıyorsa... Sevmiyorsanız emeklilik ondan kaçış oluyor.
Yaşlılıkta daha az sorumluluk alarak daha farklı konularda üretkenlik olabiliyor. Bir de 'Mesajlar' yazıyor. Geçmişi değerlendiriyor. İlle de başarı şart da değil, üretkenlik, yaratıcılık varsa, peşinizden bazı insanları da sürükleyebiliyorsanız, liderseniz motivasyon oluyor.
Hâlâ yapmak istediğiniz şeylerin olması çok önemli, güzel bir şey. Babam 83 yaşında, sağlıklı. Ciddi bir problemi yok. Mühim hiçbir sağlık problemi yok. Sigara günde bir iki tane hep içti... İçki yok, gençlikte ülser olmuş, o yüzden içemez.
Yaşar Grubu'nun rakamları
2007'yi 1.8 milyar YTL ciro ile kapattı
2007 yılı büyüme oranı yüzde 22
Dış ticareti 500 milyon dolar
Grupta 29 şirket bulunuyor
İstihdam 10 bin kişi
2008 ciro hedefi 2.1 milyar YTL
Yeni projeler:
- Boyada yabancı ortaklık
- Körfez'de gıda yatırımı
- Büyük bir gayrimenkul projesi
- Su üretiminde yeni hatların açılması
Grubun faaliyet gösterdiği sektörler
Gıda ve içecek
Boya
Kağıt
Tic aret ve hizmetler
Turizm
Enerji
Bilgi işlem
Dış ticaret
Sektörlerin grubun iş hacmi payı
Gıda yüzde 65
Boya yüzde 25
Diğer yüzde 10
Milliyet