Gündem


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, NTV canlı yayında Ankara temsilcisi Murat Akgün'ün, gündemin ön sıralarında yer alan konularla ilgili sorularını cevapladı.

IMF ile ilişkiler, RTÜK Başkanı Zahit Akman'ın istifası ve Türkiye'nin AB üyeliği gibi konuların yanısıra CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın kendisine ilişkin sözleri ve ilişkilerini değerlendiren Erdoğan'ın cevaplarında öne çıkan görüşler özetle şöyle:

* IMF olmazsa biz ölecek miyiz? Hiç öyle bir derdimiz yok. Biz onlara söylüyoruz (IMF). 'Biz sizinle çalışacağız, çalışmayacağız', bunu söyleyin. İcabında gerekirse deriz ki, 'kardeşim kusura bakma madem ki olmuyor bu iş, hayırlı olsun'. Bunu da diyebiliriz. Türkiye'de bu güç var. Şu anda görüşmelerimiz devam ediyor, şu yeni görüşmeleri de bir yapalım. Onları bir görelim, çok daha fazla bu işleri uzatmayı düşünmüyoruz. IMF ile ilişkiler yakın bir süreçte son bulmalı, şöyle ya da böyle... Ve artı veya eksi... Bunları bir görüşüp, hele hele siyasi dayatma asla kabullenemeyiz.

* Şimdi Sayın Baykal diyor 'Ne istediler de siz bu işi oyalıyorsunuz?' Söylüyorum ama anlamıyor. Ben diyorum ki bakın bizden talep ettikleri şeyler, bazılarını örnek olarak veriyorum. Nedir? 'Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) özerk kuruluş haline gelsin'. Olamaz, böyle bir şeyi biz kabullenmeyiz. Biz şu anda reforme ederiz ama özerk hale getirmeyiz. Şu anda GİB'in içinde 4 ayrı baş bulunuyor. Bunu tek hale getirmek, hepsinin müfettiş veya hesap uzmanı olmasını istiyoruz. Vergi denetmenleri, bu noktada daha çok küçük esnafla uğraşıyorlar. Ama asıl gelinmesi gereken yerler boş bırakılıyor. Yani büyük tüccarlar diyelim. Onların denetimini her yıl sağlıklı yapılması lazım. Şimdi büyük tüccarlarla konuştuğumuz zaman da diyorlar ki 'işte bu tür kontroller bizi ürkütüyor'. Şimdi sizin her şeyiniz sağlam yürüyorsa sizi niye ürkütsün.

* Zahid bey üzerinden çatlak oluşturma gayreti içerisine girmek çok yanlış. Bülent (Arınç) bey böyle bir yaklaşım içerisinde bulunabilir. O, onun kişisel kanaatidir. Yani bizim hükümetimizin, başta şahsımın kanaati değildir. Bunu böyle bilelim. Zahid bey üzerinden partimi vurmaya çalışmak ciddi bir haksızlıktır. İşte orada ben derim ki o konuyla ilgili partimi ilintili hale getirmek namertliktir. çünkü benim partimin hiçbir zaman kasasına hiçbir yerden kayıt dışı para girmemiştir, girmez. Şurada bir ay kadar gibi zaman var. Bir ay sonra da zaten aday olmayacağını çok net açıkça ortaya koydu. Burada fırtınalar koparmanın bir anlamı var mı?

* Sayın Baykal'a, 'Siz Hazine'den aldığınız 1 trilyon liralık yardımın hesabını veremediniz ve Anayasa Mahkemesi de sizi mahkum etti. Gittiniz bu parayı ödemek durumunda kaldınız. Bunun hesabını verin. Nereye ödediniz bu parayı. Bunu ispat edin' dedim. Kullandığı ifade, 'ispat edemezsen namertsin'. Anayasa Mahkemesi tescil etmiş bunu. Benim başka bir şey söylememe gerek yok ki... Ben merdim ama karşımda mert olan insan arıyorum. Ama kendisi namertse bilemem.

* Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ana muhalefet lideri olarak Sayın Baykal'ın Sayın Talabani tarafından davet edilmesini normal karşılıyorum. Temenni ederim ki Türkiye-Irak ilişkilerine güç katacak görüşmeler olur.

* Karikatürlerin de belli bir insaf çizgisi içerisinde olmasını isterim. Yani latife, nükte taşıyan bir şey olduğu zaman buna eyvallah. Ama kalkıp da hakikaten bir insanın değerlerine saldırı niteliği taşıyorsa bu karikatür de olsa ben şahsen ona kalkarım eleştirimi yaparım.

* AB Genel Sekreterliğiyle ilgili yeni bir yapısal değişikliğe gidiyoruz. Bu yeni yapısal değişiklikle de AB Genel Sekreterliğimiz daha etkin bir hale gelecektir. Bir de Brüksel'de bir daimi temsilcilik binası satın aldık. Çok mükemmel bir yer oldu bu. Şimdi orası da tamamen donanımıyla büyükçe, müstakil, tam da merkezde bir bina. O merkezde çok daha etkin bir hale geleceğiz. Fasılları iyi değerlendirecek bir ekiple bu çalışmaları sürdürüyoruz.

* AİHM'in aile içinde şiddetin önlenememesine yönelik kararı, siz cevabı verdiniz, utanç verici... Tekil bir olayı kalkıp da Türkiye geneline fatura etmek çok ciddi bir yanlış. Bu tekil olayların hepsi kendilerinde de var. Sanki Türkiye'nin her yerinde bu tür şeyler oluyormuş gibi bunu değerlendirmek çok çok yanlış bir şey. Yürütme de bir yere kadar belli şeylerde muvaffak olabiliyor. Siz diyebilir misiniz 'ben ülkemde yaşayan bütün insanların can güvenliğini dört dörtlük sağlayabilirim'. Tarihin hangi döneminde bu olmuş?

* Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile Dolmabahçe'de yaptığımız görüşmenin herhangi bir detayı filan yok. Bunlar bu soru önergelerini çok basite alıyor. Utanmasalar, sıkılmasalar, aile mahremiyetlerini bile TBMM'ye taşıyıp orada soru önergeleriyle onların da cevabını isteyecekler. 'Aranızda ne konuştunuz?' Öyle şey olur mu? Yani burada biz iki yetkili, Genelkurmay Başkanı ile Başbakan bir araya gelmişiz. Bir mahrem görüşme yapıyoruz. Bunları açıklamaya mecbur muyuz? Geçen akşam yine söyledim, bu benimle mezara gider. İnanıyorum ki Sayın Büyükanıt da böyle düşünüyor. Sayın Büyükanıt'ın böyle bir şey yapacağına ihtimal vermiyorum, açıklamaya kalkarsa o zaman ben de tabii yaptığımız görüşmeyle ilgili şeyleri açıklarım. Ama, ben böyle bir şeye ihtimal vermiyorum. İkili bir görüşmemizdir, özeldir.

* Mayınların temizlenmesine ilişkin yasanın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanmayacağına ilişkin, doğrusu ben böyle bir endişe taşımıyorum. Taşıyamam çünkü üzerinde çok çalıştık. Üzerinde çok çalıştıktan sonra Meclis'e getirdik. Muhalefet sadece her zamanki karaya beyaz, beyaza kara deme mantığıyla hareket ederek buna karşı çıkmıştır.