Sağlık


İstanbul Tabip Odası, acil servislerdeki yoğunluğa dikkat çekmek için basın toplandısı düzenledi. İTO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Esin Tuncay, acil servislerin son haftalardaki mevsimsel enfeksiyonlar ve COVID-19 nedeniyle tıkandığını, yoğun bakımlarda ciddi bir kriz yaşandığını belirtti.

Toplantıda, Türk Yoğun Bakım Derneği Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Tuğhan Utku’nun İTO basın birimine yaptığı açıklamaya da yer verildi.

YATAKLAR DOLU, BEKLEYEN ÇOK HASTA VAR

Prof. Dr. Utku, şunları söyledi:

* "Son haftalarda özellikle ciddi anlamda yoğun bakım başvurularında artış söz konusu. Türkiye’de de ama ağırlıklı olarak İstanbul’daki yoğun bakımlarda görevli arkadaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde hepsinin yataklarının dolu olduğunu ve ciddi bir bekleyen hasta sayısı olduğunu öğreniyoruz. Bunun ağırlıklı olarak son birkaç haftada giderek artan farklı kaynaklı viral enfeksiyonlardan olduğunu düşünüyoruz. Bu mevsimlerde talep artışı hep söz konusu olur ama bu seferki biraz fazla yoğun oldu.

* COVID-19 sonrası Türkiye’nin en gurur duyduğu konulardan biri yoğun bakım yatak performansıydı. Ve gerçekten sayılara bakıldığında 100 bin kişi başına 40 civarında yatak düştüğünü bakanlık kaynaklarından öğreniyoruz. Bu dünyada şu anda en yüksek sayılardan biri. ABD veya Almanya’daki 100 kişi başında düşen yatak sayısının üzerinde bir sayı bu.

* İstanbul gibi büyük bir megapol açısından değerlendirildiğinde; genel anlamda bütün hastanelerin yüzde 15 kadarının İstanbul’da olduğunu biliyoruz. Türkiye ölçeğinde bakıldığında ve bu sayının yanı sıra hastane yatak sayısına bakıldığında da yine yüzde 18’lik bir oranın İstanbul’da konuşlandığını biliyoruz.

* Yoğun bakımlar için açıkçası tam, keskin bir sayıyı kaynaklarda bulamıyor olsak da yine erişkin yoğun bakımından bahsedersek, 32-36 bin oranında değişen yatak sayısı olduğunu biliyoruz. Kabaca eğer yüzde 20’si İstanbul’dadır sağlık hizmeti üreten hastane ve yatak sayısı diye düşünüldüğünde yoğun bakıma da bu oran yansıtılabilir. Yani neredeyse Türkiye’de var olan yoğun bakım yataklarının beşte birinin ağırlıklı olarak İstanbul’da olduğunu söyleyebiliriz.

* Yine kabaca bir hesap yapma ihtiyacı duyarsak, yoğun bakım sayılarının önemli bir kısmının, yüzde 35’lere varan kısmının özel sektörde, özel sağlık hizmeti üreten hastanelerde, yüzde 15’i kadarının - çok yuvarlak sayılar veriyorum- üniversite hastanelerinde, yüzde 50’yi aşkın bir oranın da Sağlık Bakanlığı hastanelerinde olduğunu biliyoruz.

YOĞUNLUĞUN BİR NEDENİ DE ARA BİRİM YOKLUĞU

* Yani sayılar çok yeterli gibi dururken dağılımda farklılıklar olduğunu gözetmek mümkün. Bu kadar yatağa rağmen niye hala yoğun bir yoğun bakım yatak talebi var sorusu önemli burada. Evet, mevsimsel bir faktör var. Bu her zaman olduğundan biraz fazla gözüküyor olabilir. Genelde gelen geri bildirimler bu yönde. İkinci önemli bir konu, yoğun bakım yataklarında yine kabaca söyleyebileceğim yüzde 20’lere varan aslında yoğun bakımda yatmayacak kadar kötü olan veya iyi olan diyebiliriz bu gruba, ağırlıklı grubu son dönem kanser hastalarının oluşturduğu bir grup hastamız var.

* Kaçınılmaz olarak sayıların bu kadar belirgin fark etmesindeki temel neden Türkiye’de yoğun bakım yatak sayısı çok ciddi gözüküyor olsa da bizim ara birimlerimiz yok. Stepdown gibi, ara basamak gibi, hospice gibi palyatif gibi. Belki Türkiye’de bu tip yatakların oluşturulması, dolaysıyla akut bakım yapmak zorunda olan yoğun bakımların kronikleşen bu grup hastayı devretmesi gereken bir alan yaratmak çözüm yollarından biri olabilir. Yine önemli bir konu, bu sahadan birkaç hastaneden duyduğumuz teyide muhtaç bir bilgi; yüzde 35’e varan özel hastanelerde yoğun bakım kapasitesinden bahsettik bu kapasitenin de giderek azaldığını duyuyoruz.

HASTA SAYISI ARTIYOR

İTO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayşen Yavru da şu bilgileri paylaştı;

* "Kış mevsimiyle birlikte artan viral bakteriyel enfeksiyonlara bağlı olgular sağlık sistemi ve yoğun bakım ünitelerinde krize yol açtı. Mevsim gereği enfeksiyonların artışı yanı sıra acil servislerdeki yığılmanın önemli bir nedeni poliklinik randevusu bulamayan halkın acillere akın etmesidir. Bu yığılma beraberinde şiddete de zemin hazırlamaktadır. Salgınlar ve enfeksiyonlarla ilk mücadele yeri birinci basamak sağlık kurumlarıdır. Birinci basamağın hedeflenenin üzerinde bir nüfusa hizmet vermek zorunda bırakılması, bölge tabanlı olmaması, sevk zincirinin olmayışı ne kadar özveriyle çalışılsa da salgın dönemlerinde buraların etkin bir biçimde kullanımına engel teşkil etmektedir.

İstanbul’da yoğun bakım yatak sayısı görece yeterli olsa da özellikle Covid, İnfluenza ve RSV enfeksiyonlarının bir önceki yılın aynı dönemine göre iki kata yakın artmış olması, etkilenen yaşlı nüfusun yoğun bakıma gereksinim göstermesi ile mevcut yoğun bakım yatak sayısı ihtiyacı karşılamakta yetersiz kalmaktadır."

patronlardunyasi.com