Rahime Baş Uçar'ın röportajı/Para Dergisi
Geçen yıl 90 gemisiyle 102 milyon yolcu, 7 milyon da araç taşıyan İDO, Marmara’da Ro-Ro taşımacılığı yapacak. İDO Genel Müdürü Dr. Ahmet Paksoy’a göre, İDO’nun geleceğinde Ro-Ro büyük önem kazanacak...
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi (İBB), iki önemli kuruluşunu özelleştirmeye hazırlanıyor. Bunlardan biri, belediyenin “sıcak para kaynağı” olarak da bilinen İGDAŞ, diğeri ise İDO (İstanbul Deniz Otobüsleri) A.Ş... İDO’nun özelleştirilmesi yönündeki karar İBB Meclisi’nden çıktı. Danışmanlık hizmet alım ihalesi yapıldı, şimdi sonuçlanması bekleniyor.
İDO, tartışmasız İstanbul’un en değerli şirketlerinden biri. Öyle ki ilin deniz ulaşımı adeta ondan soruluyor. 1987’da deniz otobüsleriyle yolcu taşımacılığına başlayan İDO için dönüm noktası 2005 yılı oldu. O tarihte TDİ’ye (Türkiye Denizcilik İşletmeleri) bağlı şehir hatlarının yönetimini, vapurları ve iskeleleriyle birlikte İDO devraldı. Bu İDO için büyük bir lokmaydı ama sindirmeyi başardı. Şimdi 25 deniz otobüsü, 10 hızlı feribotu, 17 arabalı vapuru, 38 şehir hatları vapuruyla 33 hatta 82 noktaya yolcu ve araç taşıyor. Bu da İDO’yu dünyanın en büyük araç ve yolcu taşımacılık şirketi yapıyor. Geçen yılı 386.5 milyon TL ciroyla kapatan İDO, bu yıl 430 milyon TL’ye ulaşmayı hedefliyor...
Şimdi İDO, Marmara’nın yük taşımacılığına da talip olarak çıtayı daha da yukarılara taşımış durumda. Gündemde özelleştirme olsa da Ro-Ro taşımacılığıyla ilgili hazırlıklar aralıksız sürdürülüyor.
2004’ten beri İDO’nun kaptan köşkünde oturan Genel Müdür Dr. Ahmet Paksoy ile yakında görücüye çıkacak olan şirketin gelecek planlarını konuştuk.
İDO, 2005’te TDİ’ye bağlı şehir hatları vapurlarının işletmesini üstlenince, bunun bir “büyük lokma” olduğu söylenmiş ve sindirilmesinin zor olacağı düşünülmüştü. Sindirebildiniz mi?
İyi sindirdiğimizi düşünüyorum. Aslında bu soruyu bizzat İstanbullulara sormak lazım. Bugün herkes “İDO iyi ki şehir hatlarını aldı” diyor. Evet, o yıllarda şehir hatlarını kaldıramayacağımız yönünde kaygıları vardı. Denizcilik İşletmeleri bizimle yeniden hayat buldu. Aslında İDO “büyük balık” değildi; “hızlı balık” olduğumuz için TDİ’yi sindirebildik.
Bir yandan da hızlı yatırımlar yaptınız. Ama sanki geçen yıl biraz hız kesildi. Kriz nedeniyle mi böyle oldu?
Aslında biz geçen yıl da filomuza yeni gemiler kattık. Yatırımını daha önceden yapmıştık. Yeni şehir hatları vapurlarını seçtik. Haliç Tersanesi’nde yapılan üç vapurdan ikisi “Sütlüce” ve “Kasımpaşa” seferlere başladı. 2009’da araç sayımızda sınırlı da olsa artış oldu. Yolcu sayımız neredeyse aynı düzeyde kaldı. 102 milyona yakın yolcu, 7 milyona yakın da araç taşıdık. 2008’e göre 400 bin adet daha fazla araç taşıdık. Zaten talebe yetişemiyorduk. Ulaşım vazgeçilmez bir ihtiyaç. Şansımız da bu oldu. Harem-Sirkeci hattını açtık ve tercih edilebilir bir hat oldu. Bu hattı eskiden hiç kimse kullanmazdı. 3 bin olan araç sayısı geçen yıl 13 bine çıktı. Müşteri segmentimiz çok değişti. Eskiden bizi tercih etmeyen insanlar İDO’nun kalitesine, konforuna alıştı. Krizde hat çeşitlemesi yaptık. Yeni hatları güçlendirdik. Bursa hattına ağırlık verdik. Tarife optimizasyonuyla da araç kaybı yaşamadık.
Yatırım bütçeniz hangi seviyede oluştu?
Geçen yıl 80 milyon TL’lik gemi yatırımı yaptık. Biz şehir hatlarını zaten yenilemek için almıştık. Amacımız deniz ulaşımını daha etkin hale getirmekti. 5 yılda nasıl bir değişim yaptığımızı bütün İstanbullular gördü. Yeni gemiler, yeni iskeleler... Bu yıl doluluk oranlarımızı daha da artırmak istiyoruz. Bu açıdan dinamik fiyatlandırmayla talebi dağıtmak istiyoruz. Boş saatleri doldurmak istiyoruz. Hizmet kalitemizi üst boyuta çıkarmak istiyoruz. Özellikle bagaj sistemini getirmek istiyoruz. IT sektörüne yaptığımız yatırımlarla hizmet kalitemizi daha üste çıkarmak istiyoruz.
Ufukta uluslararası kuruluşlarla bir işbirliği gözüküyor mu?
Artık gücümüzü tüm dünya biliyor. Ortadoğu’dan bazı şirketler bizimle işbirliği yapmak istiyorlar. Dubai, deniz taksinin know how’ını almak istiyor. Seattle ve Washington Island Feryy gibi şirketleri gelip sistemimizi inceledi. Hırvatistan’dan da yetkililer gelip deniz ulaşımımızla ilgili bilgiler aldılar.
Ro-Ro taşımacılığıyla ilgili planlarınız olduğunu biliyoruz. Bunu ne zaman realize edeceksiniz?
Şu anda Ro-Ro yerlerinin tespitini yapıyoruz. Amacımız lokasyonları belirleyip dört yıl içinde hayata geçirmek. Bu proje bizim vazgeçilmez. İlk planda Ambarlı-Bandırma arasında düşünüyoruz. İDO’nun geleceğinde Marmara’da Ro-Ro ve lojistik önem kazanacak. İDO’yu artık yük taşımasıyla da göreceksiniz. Bu, gelecekte İDO’ya eşdeğer olabilecek, potansiyeli çok yüksek bir proje.
Uluslararası nakliyecilerin kurduğu UND ve RODER dernekleri Ro-Ro’daki rekabet yüzünden kapıştı. Şimdi siz de onlara rakip mi olacaksınız?
Biz Marmara’nın dışına çıkmayacağız. Onlar İstanbul’dan yurtdışına taşıma yapıyor. Bizim asıl amacımız İstanbul trafiğine çözüm üretmek. Asıl gayemizin dışına çıkamayız. Bu açıdan sadece ve sadece Marmara içinde bu projeyi düşünüyoruz. Yoksa özel sektöre rakip olalım diye bir derdimiz yok.
İstanbul’da Ro-Ro taşımacılığı yapan yok mu?
Şu anda bildiğim kadarıyla yok. Bizim hayal ettiğimiz proje çok başka. Çok donanımlı gemilerle bu işi yapmak istiyoruz. Buradaki hayalimiz feribot kalitesinde hizmet sunmak.
Gelelik İDO’nun özelleştirilmesine... Buna ne kadar hazırsınız?
Büyükşehir belediyemizin bir meclis kararı var. Özelleştirilmenin ön çalışmaları yapılıyor. Biz şirket olarak profesyonel anlamda önümüze bakarak çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Ajandanızda özelleştirme ne kadar yer işgal ediyor?
Özelleştirme olsun olmasın, biz özel şirket mantığıyla çalışıyoruz. Bu şirketin sahibi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’dir. Belediyemiz şimdi doğal olarak kaynak yaratmak istiyor. Bu kaynağı da İstanbul için harcamayı düşünüyor.
BİT’lerin hep kar etmediğinden yakınılır. İDO kâr ediyor mu?
Dünyayla entegre olan bir kuruluş olarak elbette kârı unutmak istemiyoruz. İşletmeler kâr üretirse yaşayabilir. Ancak biz olaya agresif bir kâr mantığıyla bakmıyoruz. Yatırım yaparken başa baş noktayı yakalayabilirsek mutlu oluyoruz. Geçen yıl 106 milyon TL kar elde ettik.
IT sistemine 1 milyon TL yatırım
İDO sadece gemi, iskele yatırımı yapmıyor elbette. Geçen yıl daha verimli bilet satışı, rezervasyon işlemleri ve filo yönetimi amacıyla IT sistem altyapılarına 1 milyon TL’lik yatırım yapılmış. Bu konuda çözüm ortağı olarak da Anadolu Bilişim Hizmetleri (ABH) ile çalışılmış. İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy, bu sistem sayesinde bilet satışlarındaki geri dönüşlerin yüzde 15 azaldığını vurguluyor. Paksoy, “İDO’da yeni IT altyapısı sayesinde iki yılda 600 bin TL tasarruf etmeyi planlıyoruz” diyor.
“İş hayatında B planım yok”
Ahmet Paksoy, aslında akademisyen. 1990’da İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Gemi İnşa ve Makine Mühendisliği’nden mezun olmuş. İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nde Yrd. Doç. Dr. olarak öğretim üyeliği ve anabilim dalı başkanlığı yapmış...
Eski bir akademisyen olarak Paksoy’a, İDO’dan ayrılırsa üniversiteye dönmek isteyip istemeyeceğini soruyoruz. “İş hayatında bir B planım yok. Üniversite benim ilk parayı kazandığım yer. Bu yüzden benim için çok önemli ve özel” demekle yetiniyor.
İDO’da göreve başladıktan sonra sektörün birçok sivil toplum kuruluşunda görevler üstlenen Dr. Ahmet Paksoy, 2008-2009 yılında Uluslararası Feribot Taşımacıları Birliği’ne (Interferry) başkanlık yaptı. 2005’ten beri Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu’nda. Aynı zamanda Voleybol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi...