Toygun ATİLLA
SON 1 HAFTADA NELER OLDU?
Hafta başından itibaren Ciner-Can Holding soruşturması ile başlayan sürecin yansımalarını takip ederken gündeme bir anda İş Bankası ve Şişecam girdi.
Süreç şöyle gelişti:
Şişecam – Ciner ilişkisi: Ciner Grubu ile Şişecam arasında ortaklıklar olduğuna dair haberler gündeme getirildi.
Bloomberg yöneticisi, İş Bankası bağlantısı: Operasyonda tutuklanan Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni’nin, geçmişte İş Bankası’nda kısa süre görev yapmış olması “banka ile bağ” gibi yansıtıldı.
İş Bankası’nın adı dosyaya karışıyor mu? İddialarda bankanın adı spekülasyonlarla gündeme taşındı.
HUKUKİ GERÇEKLER
Yaşananları hem iş dünyasındaki etkin isimlerle hem de hukukçularla masaya yatırdım.
Süreci ve yaşananları sorguladım. Şöyle bir tablo ortaya çıktı:
Şişecam cephesi: Ortaklıklar ticari zeminde gerçekleşmiş, kamuya açık, şeffaf süreçlerdir. Bu ilişkilerin kara para soruşturmasıyla doğrudan ilgisi yoktur
Bloomberg yöneticisi: Bir kişinin yıllar önce kısa süreli çalışması, kurumsal sorumluluk anlamına gelmez. Hukuken banka ile ilgisizdir.
İş Bankası: Yürütülen soruşturmada taraf değildir. Bankanın faaliyetleri, BDDK ve uluslararası regülasyonlarla denetlenmektedir.
İŞ BANKASI'NIN AÇIKLAMASI
Aslında İş Bankası'nı açıklama yapma noktasına getiren ve anlatmak istediğinin de tam bu olduğunu anlıyoruz.
Banka dünkü kamuoyu açıklamasında net bir duruş sergiledi. Şunları söyledi:
“Türkiye İş Bankası; köklü yönetişim yapısıyla tüm faaliyetlerini ulusal ve uluslararası yasalara, mevzuata, etik kurallara ve ticari prensiplere uygun şekilde sürdürmektedir.”
Ülkemizin göz bebeği bir Cumhuriyet kurumu olan Bankamızın adını spekülatif iddialarla gündeme taşımak, finansal sisteme zarar verir.”
ATATÜRK'ÜN TALİMATI İLE KURULAN BANKA
Türk ekonomisinin çok kırılgan olduğu bir dönemde, spekülasyonların ekonomiye açtığı büyük yarayı görmezden gelmemek gerekiyor. Şirketler arasındaki ticari ortaklıklar “soruşturma bağı” gibi sunulması, kişilerin geçmiş kariyerleri “kurumsal gölge”ye dönüştürülmesi bir Cumhuriyet kurumu olan İş Bankası'nı hedef tahtasına oturttu.
Bu da yalnızca bir bankayı değil, finansal sisteme güveni de sarsıyor.
Ne demek istiyorum;
İş Bankası, 1924’te Atatürk’ün talimatıyla kuruldu.
Cumhuriyet’in sanayi yatırımlarına ilk kredi veren banka oldu.
Sermaye piyasalarının gelişmesine öncülük etti.
Bugün 100 yıllık geçmişiyle Türk ekonomisinin “güven çıpası” konumunda.
Ciner soruşturması, Türkiye’de nasıl bir “algı ekonomisi” yaratıldığını gözler önüne serdi.
HUKUK VE KANITLAR ÜZERİNDEN KONUŞMAK GEREKİR
Elbette ki, şirketleri ve kurumları geçmişteki parlak günleri ile değerlendirmek tek başına yeterli değil. O şirketler veya kurumlar suça bulaşmış ise hukukun gereğini yapması beklenendir.
Ancak ortada hiçbir hukuksal kanıt ve bağ olmadan sadece spekülasyonlar üzerine oluşan algısal gölge, Türk ekonomisinin güven temellerini yıpratmaktan öteye geçmez.
BORSAYI NELER BEKLİYOR
Tüm bu süreci incelerken, Patronlar Dünyası'nın Borsa Dedektifi'ne de önümüzdeki günlerde İş Bankası özelinde İstanbul Borsası'ndaki süreci nasıl değerlendirdiğini sordum.
Aldığım yanıt şu oldu:
"Mevcut teknik göstergeler ve banka açıklaması, piyasadaki karamsar beklentiyi bir miktar dengeleyebilir. Ancak algı baskısı ve medya gündemi, hisse üzerinde kısa vadeli olumsuz fiyat hareketleri yaratabilir. Eğer pazartesi sabahı haber akışı sakin olursa ve yatırımcı algısında panik eğilimi başlamazsa, tepki alımı olasılığı yüksektir. Ama unutulmamalı, finans sektörü haber odaklıdır, bir olumsuz gelişme hisseyi hızla aşağı çekebilir"
patronlardunyasi.com