Ekonomi


Türkiye'nin IMF ile yola devam etmesinin kriz döneminde daha da önem kazandığı birçok kesim tarafından dile getirilse de hükümet henüz karar vermiş değil. Son olarak The Economist dergisi de bu konuya değindi. Dergi, “Türk hükümetinin yurtdışından finansal yardım talep etmediği gibi geçen mayıs ayında IMF ile resmi programını sona erdirdiğine dikkat çekti. Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in o zaman 'gururla' Türkiye'nin IMF'den 'bağımsızlığı'nı ilan ettiğine dikkat çeken dergi, “Bu gururlanma anından pişmanlık duyma durumuna gelebilir” ifadesini kullandı

'Boyun eğemeyiz'
Dün  de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, IMF ile neden masaya oturulmadığı şeklindeki eleştirileri yanıtladı.  Erdoğan, “Ama böyle bir kriz döneminde biz kalkıp da IMF'nin isteklerine boyun eğerek yarınımızı karanlığa sokamayız. Eğer bizimle bir esneklik çerçevesi içerisinde bu işte anlaşmaya varırsanız, eyvallah oturur imzalarız. Ama 'yok böyle bir fırsatı bulduk, gel hemen dayatalım, ümüğünü sıkalım'derlerse, kusura bakmayın buna da biz fırsat vermeyiz. Bedeli ne olursa olsun vermeyiz” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP Altındağ İlçe Kongresi'nde konuştu.

Küresel ekonomik krizle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin yaşanan krizi en az zararla atlatacağına inandığını tekrar etti.

Erdoğan: Felaket tellalı
Erdoğan, 90'lı yılların, 2000- 2001 ve yıllarının krizlerinden ders aldıklarını söyleyerek, göreve geldiklerinden bugüne kadar GSYİH, ihracat rakamları, devletin borçlanma faizi ve enflasyon oranları arasındaki farkı anlattı. “Biz yere sağlam basıyoruz, daha sağlam basacağız. İnşallah bunu da başarılı bir şekilde atlatacağız” diye konuşan Erdoğan şöyle dedi:

“Fakat böyle bir dönemde hâlâ ülkemde felaket tellallığı yapanlara sesleniyorum: Siz dünyada felaket tellalığı yapan veya batanlardan mı yanasınız, yoksa ülkemizin aydınlık yarınlarını yakalama gayreti içinde olanlardan mı yanasınız? İlgili bakanlarım bu ülkede ekonominin içinde olan tüzel kişiliklerle, gerçek kişilerle görüşmelerini yapıyorlar. Ama bize akıl veriyorlar.

İşte 'IMF ile olan kararı niye açıklamıyorsunuz?', 'Bir an önce açıklayın.' IMF ile görüşmediğimizi kim söylüyor? Biz, sizin talimatınızla mı IMF ile masaya oturup, karara bağlayacağız? IMF ile zaten görüşmelerimizi yapıyoruz. Görüşmelerimiz yapılır. Bu bir karşılıklı menfaat hesabına dayalıdır. Benim menfaatlerim de eğer yerine getirilirse, oturur anlaşmalarımızı yaparız.  Yoksa bugüne kadar IMF'ye karşı olmamış olan bir iktidar şimdi niye karşı olsun?
Ama böyle bir kriz döneminde biz kalkıp da IMF'nin isteklerine boyun eğerek yarınımızı karanlığa sokamayız. Mesele bu. Onun için ben ülkemin Başbakanı olarak arkadaşlarıma şunu söylüyorum:

'IMF yetkililerine de siz şunu söyleyeceksiniz: Bizim böyle bir dönemdeki büyüme hızımız, bütçe düzenlememiz bütün bunlarda eğer bizimle bir esneklik çerçevesi içerisinde bu işte anlaşmaya varırsanız, eyvallah oturur imzalarız. Ama yok 'böyle bir fırsatı bulduk, gel hemen dayatalım, ümüğünü sıkalım' derlerse, kusura bakmayın buna da biz fırsat vermeyiz. Bedeli ne olursa olsun vermeyiz. “

Aralarında ne fark var?
Öte yandan Türkiye'nin teknik çalışmalarını yürüttüğü 'ihtiyati stand-by' ile daha önce gerçekleştirdiği 'standard stand-by' arasında çok büyük farklılıklar bulunmuyor. Her iki stand-by anlaşmasının, üye ülke açısından koşulları aynı temel şartları taşıyor. Gerek standard stand-by'da, gerekse ihtiyati stand-by'da IMF, anlaşma yaptığı ülke için gözden geçirme dönemleri itibarıyla, performans kritelerleri, yapısal program kriterleri belirliyor.

Finans, kamu maliyesi ve para politikalarından oluşan bu kriterlerin uygulanması çerçevesinde krediler serbest bırakılıyor. Her iki stand-by anlaşması arasındaki en önemli fark, anlaşmaların vadelerinde ortaya çıkıyor. İhtiyati stand-by'ın süresi ortalama bir yıl iken, bazen 1.5 yıla kadar uzayabiliyor.

Standard stand-by anlaşması ise genelde dört yıl olurken, tarafların anlaşmasıyla beş yıla da uzatılabiliyor. IMF ile Türkiye'nin yapabileceği potansiyel anlaşmaların yanısıra, herhangi bir anlaşma yapılmasa bile, Fon'dan  kullandığı kredi nedeniyle 'program sonra izleme' seçeneği otomotik olarak uygulanıyor. Program sonrası izleme, program bittikten sonra kotasının yüzde 300'ü üzerinde borçlanan ülkelere uygulanan bir izleme olarak kabul ediliyor. Bu modelde, IMF'den mali yardım alınmıyor, ancak IMF gözden geçirmeler için gelerek, ayrıntılı raporlar hazırlıyor.

Program sonrası izlemenin, IMF borcu bitene kadar zaten zorunlu olduğunu vurgulayan bazı uzmanlar da, siyasi belirsizliklerin sürdüğü, küresel finansal dalgalanmanın dinmediği bir ortamda program sonrası izlemenin yeterli bir seçenek olmayacağını kaydediyorlar.

İhtiyati stand-by nedir?
İhtiyati stand-by seçeneğinde, IMF ile bir stand-by anlaşması yapılacak, bu kapsamda, yine programlanmış gözden geçirmeler olacak. Gözden geçirmeler kapsamında, yılda birkaç defa (bu Türkiye ile IMF arasında uzlaşılacak bir ziyaret programı çerçevesinde gerçekleştirilecek) IMF heyeti Türkiye'ye gelerek, çalışmalar yapacak ve Türkiye ekonomisine ilişkin raporlar düzenleyecek.

Bu raporlar, uluslararası yatırımcılar ve finans kuruluşları tarafından takip edilecek ve Türkiye'nin uyguladığı ekonomik programın kredibilitesi açısından önem taşıyacak. Ancak bu düzenlemede yer alacak olan kredi, kullanılması taahhüt edilen bir kredi olmayacak. Yani gözden geçirmeler sonrasında Türkiye'nin hak edeceği kredi hakkını kullanıp kullanmaması, yine Türkiye'nin inisiyatifinde olacak.

IMF'nin, Türkiye açısından halen en uygun koşullu finansman imkânı yaratan bir kuruluş olduğuna vurgu yapan yetkililer, böyle bir anlaşmada, Türkiye'nin likidite sıkışıklığı çektiği zaman IMF'den acil kredi çekebileceğini belirtiyorlar.
Bu anlaşmada, Türkiye'nin kredi ihtiyacı duymaması halinde ise normal gözden geçirmeler onaylanıp, Türkiye IMF'den kredi almayacak ama uyguladığı program uluslararası bir desteğe ve güvenilirliğe sahip olacak. Ülke risk primlerinin düşmesi nedeniyle, ülkeler, uluslararası piyasalardan daha uygun şartlarda borçlanabiliyor. Ayrıca, böyle bir anlaşmayı yapan ülke, yabancı sermayenin ülke dışına çıkmasını önlemek için faizleri yükseltmek zorunda kalmıyor.

Riskleri neler?
Öte yandan ihtiyati stand-by seçeneği, kredi talebinde piyasayı negatif etkileme riskinin bulunması nedeniyle eleştiriliyor. Uzmanlar, ihtiyati stand-by'da kredi talebi olunca piyasayı negatif etkileme riski bulunduğunu ama bu sistemin olumlu yönlerinin daha fazla olduğunu, Bulgaristan'ın yıllardır ihtiyati stand-by yürüttüğünü, ancak bu ülkenin hiç kredi kullanma gereği duymadığını ve ihtiyati stand-by seçeneğinin Türkiye için daha güçlü bir çıpa olabileceğini vurguluyorlar.

Standart stand-by
Türkiye'nin daha önce sıklıkla uyguladığı ve gözden geçirmelerin ardından kredi dilimlerinin serbest bırakıldığı mali destek içeren stand-by anlaşması, standard stand-by anlaşması çerçevesinde yürütülüyor. Standard stand-by düzenlemeleri kapsamında kullanılan kaynakların vadesi iki yıl üç ayı geri ödemesiz dönem olmak üzere toplam dört yıl larak belirleniyor.

Bu vade üye ülkenin talebi ve İcra Direktörleri Kurulunun onayı ile üç yıl üç ayı geri ödemesiz dönem olmak üzere toplam beş yıla uzatılabiliyor. IMF stand-by düzenlemeleri kapsamında kullanılan kaynaklara ilişkin faiz oranı, kullanılan kaynağın üye ülke kotasına oranına göre değişirken, Türkiye için, genelde, ayarlanmış oran (IMF'nin üye ülkelere kullandırdığı kaynakların geri ödemelerinde söz konusu olabilecek gecikmelerin maliyetinin faiz oranlarına yansıtılması)  yüzde 1-2 puan olarak uygulanıyor.

Standard stand-by düzenlemesi, IMF kredi politikalarının çekirdeğini oluşturuyor. Bu kapsamda, üye ülkeye, kısa vadeli ödemeler dengesi sorunlarının aşabilmesi için, genellikle bir-üç yıllık sürelik dönemde ülkelerin kotasıyla ilişkilendirilen belli bir miktara kadar kaynak kullanabilme güvencesi sağlanıyor. Türkiye'de halihazırda elinde bulunan IMF kaynaklarının tamamı stand-by düzenlemeleri kapsamında sağlanmış kaynaklardan oluşuyor.

19 stand-by yapıldı
Türkiye'nin hesaplarında Ek Rezerv Kolaylığı kapsamında kullanılmış kaynak bulunmuyor. IMF kaynaklarının ana para geri ödemesinde erken ödeme planından normal ödeme planına geçmesi nedeniyle IMF'nin uygulayacağı faiz oranlarında herhangi bir değişiklik de bulunmuyor.  IMF ile şimdiye kadar 19 defa stand-by anlaşması yapan Türkiye, bunlardan sadece son iki stand-by'ı başarıyla tamamlayabildi.

Şimşek: IMF ile diyalog halindeyiz

Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, gectiğimiz hafta BBC muhabirinin, “Önlem anlamında IMF ile stand-by anlaşması ya da ihtiyati stand-by anlaşmasına yönelik öneriler var? Bu konuda bir adım attınız mı?” şeklindeki bir soruya şu yanıtı verdi:

“Biz IMF ile iki başarılı programı mayıs ayında bitirdik. Başından beri şunu söylüyorum. Türkiye geldiği noktada muhtemelen yurt-dışından IMF'den kaynak kullanmak zorunda kalmayacak. Fakat biz ihtiyati stand-by anlaşmasıyla ilgili bir takım diyaloglar olabilir dedik. Ve nitekim teknik düzeyde IMF ile ihtiyati bir stand-by anlaşmasına ilişkin diyaloglar var. IMF heyeti Ankara'da evet.
Onlar program sonrası gözden geçirme için Ankara'dalar. Altı ayda bir yapılıyor bu gözden geçirme için Türkiye'de. Stand by anlaşması içinde diyaloglar var ama bu diyalogların ne zaman sonuçlanacağını ve nasıl sonuçlanacağına ilişkin şu aşamada bir açıklama yapmam doğru olmaz.” 

Radikal