Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Deniz Feneri olayıyla bir Allah kuruşu bizim partimizin kasasına girmemiştir" dedi.
Başbakan Erdoğan, ATV'nin "Başbakanla Gündem" adlı programında Almanya'daki Deniz Feneri e.V davasıyla ilgili RTÜK Başkanı Zahit Akman hakkındaki iddiaları değerlendirmesinin sorulması üzerine şunları söyledi:
"Konuyla ilgili olarak bunu savunmak, bana düşmez. Bunu savunması gereken bizzat bu arkadaşların kendisidir. Zahit Bey, diğer arkadaşlar zaten en iyi şekilde savunurlar."
Erdoğan, "Bizim de isteğimiz, sadece bizim açılımımız Adalet ve Kalkınma Partisidir, ama kısaltılmış adımız da AK Parti'dir ve bu tescilli adımızdır. Niçin bizim bu tescilli adımızla değil, farklı kendinize göre belirlediğiniz bir ad ile anmak istiyorsunuz. Burada, samimi bir niyet yok" dedi.
Bu işin üstüne gidilmese daha iyi olmaz mıydı?" sorusu üzerine de Erdoğan, "bizim özellikle bu konudaki vurgumuzun sebebi, bu kasıltılmış adı çok farklı şekilde açmaya başlayanlar oldu. Bu benim bu süreci başlatmamdan sonra değil, daha önce oldu ve çok çirkin bu işi açanlar oldu" dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu konuları bile biz yargıya götürmek durumunda kaldık. Yargıdan da aldığımız cevaplar, ağır eleştiri. Bakın bir siyasi partiye, ağza alınmayacak, edep dışı bu ifadeleri çevirenler oluyor. Bu tür kabiliyeti olanlar var. Parlamento içinde de var, parlamento dışında da var. Biz kalkıp da bunu halkımıza anlatmazsak, bunu söylemezsek, kendi partimizin adını savunmaktan aciz duruma düşeriz ki bu doğru olmaz."
Başbakan Erdoğan, çok tartışma yaratan mayınların temizlenmesiyle ilgili soruları yanıtlarken, bu konunun geçmişinin çok eski olduğunu ifade etti.
"Peki bir Türk firmasına verilemez miydi?" sorusuna Erdoğan, "Hayır öyle bir endişe yok zaten, tabii verilir, niye verilmesin. Yani bir başkasına verilmesi diye bir süreç yok..." karşılığını verdi.
Kendi iktidarları döneminde "Ordu ile bunu yapma noktasında adımlar attıklarını" anlatan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim tabii ki burada Silahlı Kuvvetlerimiz, böyle bir şeyin içine 'biz gireriz' dediği zaman biz burada hiç düşünmeyiz. Ve onu kesinlikle ona yaptırırız."
"Organik tarımı sadece İsrail'in yapabileceği" görüşünün ortaya atıldığının belirtilmesi üzerine de Erdoğan, "hiç alakası yok" dedi.
Başbakan Erdoğan, "Ergenekon davasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Siyasi iktidar bakımından tamamen dışarıdan izlenmesi gereken bir yargı meselesi midir? Yoksa taraf olmaya iten boyutları var mıdır?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Bu da yine yargı sürecidir. Yürütme olarak bize düşen bir görev var. Nedir? Yargı bizden talepte bulunur ve biz bu talebi yerine getiririz. Kiminle? Tüm güvenlik güçlerimizle bunları yerine getiririz, ama bunları hiçbir zaman sumen altı etmeyiz.
Yani biz bir Susurluk yaşamak istemiyoruz. Bu dönemde olay çok daha farklı. Mümkün olduğunca faili meçhullerin olmadığı, suç sabit olmadıkça kimsenin suçlu ilan edilemeyeceği bir ortamı da önce hazırlamak lazım. Burada da hassas ve dikkati olmanın önemli olduğuna inanıyorum."
"Siz özellikle geçmişte gerek partinize dönük olarak demokrasi dışı bir takım hazırlıklar olduğunu ne zaman, nasıl sezdiniz? Fark ettiğinizde kendi içinizde nasıl bir tedbir aldınız?" sorusuna Erdoğan, "Doğrusu, biz bazı şeyleri hissetmedik değil, hissediyorduk. Halkın yüksek teveccühü olduktan sonraki süreçte bazı şeyleri hissetmeye başladık. Fakat, ortada deliller olmayınca, bir şey konuşacak halimiz de yok..." karşılığını verdi.
Erdoğan, "Bu duyum mu, hazırlık mı, bu hissettiğiniz şeyler?" sorusu üzerine, 'Bazıları duyum, bazıları hazırlık şeklindeydi, ama bu süreç başlayınca artık her şey ortaya bazı delillerle çıkmaya başladı. Bu nereye varır, nereye gider, onu bilemem. Fakat, daha sonra yaşadığımız başka süreçler var. Örneğin ben bir 14 Mart sürecini kabullenemem. O süreç bir adım olmuştur, ama ben o süreci kabul etmem. Partimin antilaik yaftasıyla yaftalanmasını kabul etmem benim mümkün değil" dedi.
Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe'de eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile ne konuştukları sorusunu, "Aramızda gizliliği olan bir görüşmeyi hiçbir zaman ifşa etmem. Sayın Büyükanıt ile başbaşa yaptığım bir görüşme. Başbaşa yaptığım bu görüşme benimle ebediyete gidecek. Ta ki Sayın Büyükanıt bunu açıklayana kadar" şeklinde yanıtladı.
Erdoğan, "Türkiye'de asker-siyasi ilişkilerinde bir dönüm noktası olabilir mi?" sorusu üzerine, "Olabilir" dedi.
"Vergi indirimine ilişkin süre dolmak üzere. Vergi indirimi süresini uzatmayı düşünüyor musunuz" sorusunu Erdoğan, "Değerlendirmesini yaparız, gerekirse uzatırız. Bütün mesele bu canlılığı tutalım" şeklinde yanıtladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Siz bir bölücü terör örgütünün silah bırakmasıyla güvenlik gücünün silah bırakmasını aynı teraziye nasıl koyarsınız?" dedi.
"DTP Eş Başkanı Ahmet Türk'e bu nedenle mi randevu vermiyorsunuz?" sorusuna ise Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Ben doğrusu randevu vermeyi düşündüm. Fakat randevu vermeyi düşündüğüm günün ertesinde 10 tane askerimiz şehit oldu. Şimdi düşünün, siz de benim yerime kendinizi koyun. Bir Başbakan olarak o gün 10 tane asker şehit oluyor ve ben kalkıp o gün onlarla böyle görüşmeyi yapacağım. Hiçbir zaman çünkü bölücü terör örgütüne terör örgütü diyemediler ve her zaman adeta avukatlığına soyundular ve savundular. Nasıl oturacak da konuşacaksınız."
"Ne tür siyasi risklerle karşı karşıya kalabilir Türkiye, IMF ile eğer bir program yaparsa?" şeklindeki soruya da Erdoğan, şöyle yanıt verdi:
"Ben uluslararası veya ulusal bazda siyasi neticeler noktasında konuşmuyorum. Bizim siyasi mukadderatımız üzerinde IMF'nin kalem oynatmaya kalkması bizi rahatsız ediyor. Ekonomik boyutun doğuracağı siyasi sonuçlar olabilir. Ona katlanırız, o ayrı. Kalkıp da bizim teşkilatlanma yapımız üzerinde sizler kalem oynatırsanız, bu olmaz. Bunu daha önce de ben ifade etmiştim. Gelir İdaresi Başkanlığının özerk kuruluş haline getirilmesi. Bizim buna sıcak bakmamız mümkün değil."
Erdoğan, Cumhurbaşkanının görev süresinin şu anda kaç yıl olduğu, hazırlıkları iki yıl sonra seçim olacak şeklinde mi yaptıkları sorusunu, "Hazırlıklarımızı biz şimdi ona göre yapıyoruz. Benimki de dört artı dört diye. Muhalefet de bu konuda rahat olsun" dedi.