Patronlar


450 dönümlük Çankaya arazisinin bir kısmında tarım bile yapılıyor. Bu arada Ankaralılara müjde: Yakında Çanka Köşkü'nde yeşillikler arasında gezinti yapmanız bile mümkün olacak...

Türkiye'nin bir numarası Cumhurbaşkanlığı makamı. Cumhuriyet tarihi boyunca 10 cumhurbaşkanına ev sahipliği yaptı, Çankaya Köşkü. Şimdi 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu makamda oturuyor. Cumhurbaşkanlarının çalışma ofisi ve konut olarak kullandığı Çankaya'nın kapılarını, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen araladı. Çankaya'yı çevreleyen ağaçların üzerinde yeşilin bütün tonlarını ilk kez görme fırsatı buldum.

Köşk'teki son değişimi görünce Ahmet Necdet Sezer döneminde neredeyse bir çivi çakılmadığı anlaşılıyor. Köşk'teki değişimi fark etmemi sağlayan Cumhurbaşkanlığı Park ve Bahçeler Müdürü İbrahim Sönmez ile Kurumsal İletişim Başkanı Kemal İlter, bu yorumuma sessiz kalmayı tercih ettiler. Ancak Köşk, gelişen Türk ekonomisinin paralelinde her geçen gün vizyon geliştiriyor. Devlet adamları karşılanıyor, programları burada gerçekleşiyor. O nedenle son değişimler daha da önemli hale geliyor.

450 dönüm arazi üzerine kurulu Çankaya Yerleşkesi'nde yükselen çalılar, kurumaya yüz tutmuş ağaçlar doğrusu içimi acıttı. O nedenle Sezer dönemini kayıp yıllar olarak değerlendirdim.

Hayrunnisa Gül'ün gayretleri ile kurumak üzere olan ağaçlar bugün yeşilin bütün renklerini barındırıyor. Tabii bunu başarabilmek çok kolay olmamış; nedeni de toprak yapısının kalkerli olması. Dolayısıyla böyle bir toprak yapısında bitki ve ağaç yetiştirmek çok zor.


 

Köşk'e 700 kamyon toprak taşındı

Şu anda 17 bin 800 ağaç bulunan Çankaya'da 3 yıldır hummalı bir mücadele veriliyor. Öncelikle hastalıklı bitkilerin iyileştirilmesiyle yola çıkılmış. Sonra da adeta bozkıra dönen bahçenin yaklaşık yüzde 10 olan çimli alanı son üç yılda yüzde 70'e çıkartılmış. Bunun sağlanması için Köşk'e 700 kamyon toprak taşınmış. Tabii buraya sadece çim ekilmekle kalınmamış, toprağın altına bilgisayarlarla komut alan modern sulama altyapısı kurulmuş. Topraktaki nem azalınca sistem kendiliğinden çalışmaya başlıyor ve çimlerin diri kalması sağlanıyor. Bilgisayar deyince aklıma geldi; daha önce yine Çankaya'nın üst görevlerinde bulunan bir isim, Sezer dönemindeki bilgisayarların durumunu anlatmıştı. Özal döneminden kalan bilgisayarlar adeta süs olarak kullanılmış.

Bu prestijli mekân, şimdi hak ettiği noktaya doğru önemli bir mesafe kat ediyor. Değişime ayak uyduruyor. "Twitter kullanan bir cumhurbaşkanından da bu beklenirdi." diyor insan. Gençlere yakın, değişime açık duruyor şimdiki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül.

Geriye kalan çimlendirmeye hazırlanan bölgeyi görünce, "Burası ne kadar bakımsız Çankaya'ya yakışmamış!" dediğimde, görevliler "Bu gördüğünüz bakımlı hali." cevabını alınca durumun vahameti beni daha da şaşırtıyor.

Tabii en çok merak edilen sorunun cevabını, süren inşaat çalışmaları veriyor. Ben de olsam bu inşaat çalışmaları bitmeden buraya yerleşmezdim. Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Gül, Dışişleri Bakanlığı Konutu'nda yaşıyor. Ama artık çimlendirme ve ağaçlandırma çalışmaları ile birlikte Çankaya, botanik bahçesi görünümüne doğru hızla yol alıyor. Hatta evlerden kaçan papağanlar ve diğer kuşların sığınağı olmuş. Ayrıca Çankaya'nın 2 müdavimi daha var; tilkiler. Şimdi yaz sıcakları nedeniyle gitmişler, kışa doğru gelmeleri bekleniyor. Bu tilkiler doğanın dengesini sağlıyorlar; kalkerli toprağın özel farelerini yiyerek yaşamlarını sürdürüyorlarmış.


 

Köşk değil sanki botanik parkı!

Bahçede gezdikçe farklı farklı bitkilerin yetiştiğine şahit oluyorum. Özellikle Ankara'da zor yetişen mavi çamları görünce kendimi bir an Marmaris'te hissediyorum. Tabii bu arada öğreniyorum, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e hediye edilen ağaçlar da buraya dikiliyormuş. Pembe Köşk'e doğru ilerledikçe, Arizona servisi ve Türk fındığının varlığından haberdar oluyorum. Hatta buraya gelen konunun uzmanları büyük Türk fındığı ağaçlarını görünce şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar.

Pembe Köşk'e yaklaştıkça Ankara'da iki kez açmasının zor olduğu mor salkım (wisteria) çiçeğini görüyorum. Pembe Köşk'ten Ankara'ya tepeden bakan yüksekliğe doğru çıktıkça yine başkentte bu kadar toplu göremeyeceğiniz müge çiçeği ile karşılaşıyorum. Tabii bu arada yaz sıcaklarının Ankara'yı kavurduğu bu günlerde Çankaya'nın 3-4 derece daha serin olduğunu hatırlatayım. Bahçeyi gezdikçe yeni bilgiler öğrenmeye devam ediyorum. Sızıntılarla gelen kaynak suları boşa akıtılmıyor. Depolarda biriktirilip bahçe sulamasında kullanılıyor. Köşk'ün artezyeni de devreye girdiği için şehir suyu asla sulama için kullanılmıyor.
 
Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinin en az bilinen köşesine geliyoruz. Burada domates, biber, salatalık, çilek, marul, ıspanak, fesleğen, adaçayı, lahana, maydanoz daha neler neler yetişiyor. Tam 16 çeşit meyve, 22 çeşit de sebze organik olarak üretiliyor. Özellikle Hayrünnisa Hanım, Çankaya'nın bu gizemli kısmıyla yakından ilgili. First Leydi'nin ilgisi ve teşviki bu bahçenin ortaya çıkmasında büyük rol oynamış. Bana ısrarla salatalığın, çileğin, eriğin ve domateslerin tadına bakmam istendi. Hiç ilaç kullanılmıyor, büyümeleri için koyun gübresi tercih ediliyor. Cumhurbaşkanı burada yetişen ürünleri yemeyi tercih ediyor. Yurtdışı seyahatlerde de bu bahçenin mahsulleri toplanıp götürülüyor. Tabii aynı zamanda güvenlik de sağlanmış oluyor.

Yabancı konuklara da burada yetişen sebzelerden ikram ediliyor. Slovenya Cumhurbaşkanı Danilo Türk, yemekte ikram edilen salatayı yerken bunun lezzetini sormuş. Kendisine Çankaya'nın bahçesinde yetişen organik ürünlerden yapıldığı izah edilmiş. Birkaç tür domates yetişiyor, Çankaya'da. Ayaş domatesinden pembe domatese, Marmaris domatesinden yeşil domatese kadar birçok çeşidini bulmak mümkün.

Rakım 1157'de tarihî su deposu var

Çankaya'yı dolaştıkça sır kapısı da bir bir aralanıyor. Helikopter pistinin yanındaki lambalar güneş enerjisi ile çalışıyor. Sonra da tarihî su deposuna doğru yol alıyoruz. Artık depo olarak kullanılman Ankara manzaralı deponun bulunduğu zirveye çıkıyoruz, rakım 1157. Tabii bu arada rakım tartışmalarının da Gül döneminde sona erdiğini hatırlatalım. Abdullah Gül'ün makamının bulunduğu noktanın deniz seviyesinden yüksekliği 1071 metre. Yılların '864 rakımlı tepe' efsanesi de tarih oldu. İlk kez bir gazetecinin bu rakıma çıktığını öğreniyorum. Foto Muhabiri Tahsin Özek, Ankara manzarasını çekmek için deklanşörüne basarken biz aşağıda mavi vadinin eteklerinde sarı, beyaz ve pembe papatyaların sırayla açtığına şahit oluyoruz.

Bu dönemde Ankara'da rengârenk papatyaları sadece Çankaya Köşkü'nde görebilirsiniz. Müze Köşk, Pembe Köşk'ün (Çankaya Köşkü) hemen yanında etrafı ağaçlarla kaplı küçük bağ evi. Atatürk'ün 1932 yılından ölümüne kadar ikametgâhı ve çalışma alanı olarak kullandığı bu bağ evi bugün ziyaretçilere açık. Şimdilik Çankaya'ya üniversite öğrencileri araştırma yapmak için geliyor. Çankaya'nın tüm güzelliklerinin halka gösterilmesi için ise çalışmalar sürüyor. Öncelikle 450 dönümlük Çankaya arazisinin kalan çok az kısmının çimleme çalışmalarını beklemek gerekecek. Sonra da gerekli önlemler alındıktan sonra da Köşk halka açılabilecek.

Hüseyin Sümer/Zaman