Medya


Siz onları gazetelerindeki sütunlarından, gündeme ilişkin yazdıkları haberlerden tanıyorsunuz. Bol krizli Ankara gündemine ilişkin yaptıkları değerlendirmelerden hatırlıyorsunuz. Onlar bütün bunların yanı sıra 'ciddi' haberlerin yazıldığı Ankara bürolarını da yönetiyor. Gazetelerin Ankara temsilcilerinden bahsediyoruz. Birkaç istisna dışında hepsi kırklı yaşlarda, biri dışında hepsi erkek ve adeta cep telefonlarıyla yapışık yaşıyorlar. Çoğunluğu, tahmin edilenin ötesinde basın-yayın bölümlerinden değil, üniversitelerin farklı bölümlerinden mezun. İçlerinde harp okulu mezunu da var mühendislikte... Zaman gazetesinden Süleyman Kurt, gazetelerin Ankara temsilcileri ile konuştu.

Aslında yaşadıkları tempoyu en güzel anlatan cümle, İhlas Medya Grubu Ankara Temsilcisi Nuri Elibol'dan geldi. "Ankara temsilciliği kavramı etrafında bir dosya hazırlıyorum" der demez, gülerek "Tam zamanı! Millet perişan halde..." diye açtı cep telefonunu.

Ankara temsilciliği nedir?

Temsilcilerin yaptıkları işi ve üstlendikleri sorumluluğu Yeni Şafak'tan Abdülkadir Selvi özetliyor: "Ankara temsilcileri, gazetelerin Ankara'daki gözü-kulağı. Ülke yönetiminde kararlar başkentte alındığı için nabzı doğru tutup, bunları okuyucusuna en doğru şekilde aktarmak zorundalar." Bütün bunları yaparken Ankara temsilcilerinin duayeni Milliyet'ten Fikret Bila'nın da söylediği gibi 'güven' kavramının altının çizilmesi gerekiyor. Ankara temsilcisi, haber kaynağı olan herkesle güvene dayalı bir ilişki tesis etmek zorunda.

Vatan Gazetesi'nin tecrübeli Ankara Temsilcisi Bilal Çetin, "temsilciliğin büyükelçilik gibi olduğu" tanımını yapıyor. Ardından, "Böyle de olmak gerekir. Dengeleri, mesafeleri iyi ayarlaması gerekir. Asgari ölçülerde diyalog kanallarını açık tutmamız gerekir." diyor. Çetin, bütün bu dikkatli ilişkilere rağmen temsilcilerin siyasi iktidarlarla zaman zaman problemleri olduğunu da saklamıyor ve "son dönem daha da hassas" tespitinde bulunuyor.

Zaman Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal'a göre, Ankara temsilciliği 'çok yönlü' bir görev. Bir o kadar da zor. Bunu da, "Ankara'nın oyun havaları meşhurdur" benzetmesiyle ortaya koyuyor. Ünal, "Ankara büroyu, haberi yöneteceksiniz, temsilcisi olduğunuz kurumun Ankara ilişkilerini yöneteceksiniz." diyor. Temsilciliğin zorluklarına dikkat çeken Mustafa Ünal, gazetecilik kimliğinden taviz verilmemesi gerektiğini söylüyor, "Bütün görevleri yerine getirirken ilişkilerinizde mesafeyi korumak zorundasınız." uyarısında bulunuyor. Son dönemdeki 27 Nisan e-muhtırası, cumhurbaşkanlığı seçimi, anayasa değişikliği gibi konularda normalleşmeyi savunduğunda kolayca etiketlenmeye başlandığını anlatan Ünal, "Bu etiketlenme kendiliğinden gelişiyor, engelleyemezsiniz. Ancak normalleşmeyi savunmayı bir siyasi partili gibi de anlamamak gerekir. Doğru bir algı değil." görüşünde.

Hürriyet'in Ankara Temsilcisi Metehan Demir, okurun haber alma hakkının önemine işaret ederken Ankara gazetecisinin de bunu sağlayabilme yeteneğinde olması gerektiğini anlatıyor.

Ankara temsilcileri yalnızca gazeteci midir? Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar, temsilcilerin kendisine yükledikleri anlamın önemine işaret ediyor ve "Farklı gayretler içine girmemesi gerekir." diyor. Temsilciliğin 'kamuoyunu bilgilendirme amacıyla yapılması gerektiğine' işaret ediyor.

Radikal Gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Yetkin'in ifadesiyle, İstanbul'daki gazete merkezlerinin yanında siyasetin, makroekonominin, yüksek yargının, diplomasinin ve askeriye ile ilgili konuların geliştiği Başkent'teki gazete büroları 'adeta buçuk yazı işleri gibi' çalışıyor. Yetkin, "Ankara temsilcileri, genel yayın müdürleri ve yazıişleri müdürlerine ülkenin siyasi anlamda karar mekanizmalarında neler olup bittiğini iletmekle yükümlü." diyor. Ancak Yetkin, genel kanının aksine, Ankara temsilcilerinin medya açısından öneminin azaldığını düşünüyor. Yetkin'e göre, Ankara'da birisi öksürse İstanbul'da ekonominin yatağa düştüğü dönemler artık kapandı, Türkiye'de artık siyaset yalnızca Ankara'da yapılmıyor.

Ankara gazetecileri yerleşik düzenin bir parçası

Dışarıdan izleyenlere göre, Ankara temsilcileri olup biten her şeyden haberdar ya da öyle gibi görünüyor. Peki, bildikleri her şeyi yazabiliyorlar mı? Cevap Murat Yetkin'den: "Her şeyden haberli olmak tabii ki mümkün değil. Ancak Ankara gazetecileri, özellikle büro şefleri, yani temsilciler, Ankara'daki sistemin –yalnız hükümet ve Meclis demiyorum- genel anlamıyla yerleşik düzenin bir parçası sayılabilir. Medyaya boşuna 'dördüncü kuvvet' denmiyor. Dolayısıyla özellikle siyasi mücadelenin ısındığı zamanlarda, zaten açılmış antenlere daha fazla bilgi gelir. Her şeyi yazmak, alınan bilginin yazılabilir, doğrulanabilir, kullanılabilir olmasına bağlı. Bu şartlar tutuyorsa, tabii ki yazılabilir."

Ankara temsilcisi temkinli olmak zorunda

Ankara temsilcileri farklı uzmanlık alanlarından geliyor: Siyaset, ekonomi, diplomasi gibi... Temsilcinin birçok alanda birikimi olması gerektiğini vurgulayan Haber Türk Gazetesi Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya, "Ankara temsilcisi, hem muhabir, hem patron temsilcisi, hem matbaa işçisi, hem psikolog..." diye bir tanım yapıyor. Sarıkaya'ya göre temsilcilerin bir özelliği, 'temkinli' olmaları: "Ankara temsilcileri temkinlidir. Olaylara soğukkanlı bakıp arkadaşlarından gelen haberleri görür, ne olup bittiğini anlar. Bir anda devreye girmez. Son dönemde kaybolsa da Ankara temsilcisi taraf olmakla yükümlü değildir."

Türkiye Gazetesi'nin Ankara Temsilcisi Nuri Elibol ya da temsilci arkadaşlarının takıldığı biçimiyle 'Nuri Paşa', asker kökenli. 1981 yılında Kara Harp Okulu İktisat bölümünden mezun olan Elibol, gazetelerin İstanbul mutfağına malzemeyi taşıyanın Ankara olduğuna dikkat çekiyor: "Ne pişeceğini Ankara belirliyor. Bizim de doğru malzeme göndermeniz lazım, gerçek malzeme göndermeniz lazım. Ankara'dan gönderilen malzeme eksik olursa gazete sayfasında yer alan haberlerin, yazıların 'tadı-tuzu' eksik olur."

Posta'nın Ankara Temsilcisi Hakan Çelik, Başkent'in gazetecilik ortamının, her biri farklı köken ve eğilimlerden gelen Ankara temsilcilerinin katkılarıyla zenginleştiği görüşünde. Hakan Çelik, İstanbul'da genel yayın yönetmenleri arasında olmayan bir dayanışma ve işbirliğinin Başkent'te Ankara temsilcileri arasında var olduğunun altını çiziyor.

İp üzerinde aynı anda üç top çevirmek

Ankara'nın en genç temsilcisi, Bugün Gazetesi'nden Adem Yavuz Arslan'ın (36), çarpıcı bir benzetmesi var: "Hem idarecilik hem habercilik hem de temsilcilik sorumluluğunuz var. Hepsinin dengesi, gerekleri ve üslubu farklı. Hem herkese ulaşabilecek, hem de herkesin size ulaşabileceği bir yerde durmanız gerekir. Bir yönüyle de ince buz üzerinde yürümek gibi. Böyle olunca da işiniz hiç kolay olmuyor."

Takvim Gazetesi Ankara Temsilcisi Mehmet Çetingüleç'in ise genel olarak yapılan Ankara temsilciliğinin tanımına ilişkin bir itirazı var: "Temsilci her şeyi bilen değildir, koordine edendir. Farklı enstrümanlardan müzik üreten bir orkestra şefidir, her enstrümanı çalmayı bilen değil notadan anlayan kişidir" ifadesiyle sözlerini açıyor."

Temsilcinin şikâyeti: Gereksiz seçkincilik ortaya çıktı

Taraf Gazetesi'nden Lale Kemal ise, tartışmalara farklı bir pencereden bakıyor. Bir dönem Ankara temsilcilerinin statücü zihniyet tarafından kullanıldığını anlatıyor. "Şu anda yok." diye ekleyen Kemal'e göre, 2000'li yıllarla birlikte yapılan reformlarla Türkiye'de askerî vesayet, kayıt dışı/derin devletin rolü gündeme geldi ve Ergenekon soruşturması gibi gelişmeler Ankara temsilcilerini de etkilemeye başladı. Kemal, "Statükocu zihniyeti savunanların ayakta kalması mümkün değil." iddiasında. Taraf'ın temsilcisine göre, basında çok seslilik başladı. Kemal'in 'Ankara temsilciliği' kavramı özelinde Türk basınındaki işleyişe de bir itirazı var: "Gereksiz seçkincilik ortaya çıktı." Kemal, seçkinciliğin öne çıkmasıyla birlikte gazeteciliğin temeli kabul edilen muhabirliğin de yıpratıldığını düşünüyor.

Bilal Çetin'in de Mehmet Çetingüleç'in de benzer kaygıları var. Çetin, alanın uzmanı muhabirin yazacağı basın toplantılarına, açıklamalara bile, 'temsilci yazarsa gazetede daha büyük girer' diye temsilcilerin çağrılmasından yakınıyor.

Mehmet Çetingüleç, "Temsilciler, siyasiler tarafından muhabir ile yarıştırılan insan haline getirildi. Siyasiler haberlerini gazeteye en iyi şekilde sokmak için alanına hakim, detayları bilen uzman muhabirlerin yazacağı basın toplantılarına bile temsilcileri çağırıyorlar. Bu da sistemi sarsıyor" görüşünde.

Vakit Gazetesi Ankara Temsilcisi Serdar Arseven, temsilcilere yapılan vurguyu yadırgadığını aktarıyor. "Etiket işinden nefret ediyorum" diyen Arseven, Batı'da muhabirin önemli olduğunun altını çiziyor. Ankara temsilcileri bildikleri her şeyi yazarlar mı, sorusuna Arseven net cevap veriyor: "İnançlarım önemlidir, vatanseverim. Taraf olduğum bir konuda yazmayabilirim."