Gündem


Genelkurmay Başkanlığı'nın resmi internet sitesinde Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin'in 43. Münih Güvenlik Konferansı'nda "ABD ve NATO"yu eleştiren konuşması tam metin olarak yayımlandı.

Putin'in konuşması Genelkurmay Başkanlığı'nın www.tsk.mil.tr adresli sitesinin güncel bölümünde yer aldı. Putin, yirmi yıl önce, dünya ideolojik ve ekonomik açıdan bölünmüş durumda olduğunu ve küresel güvenliği sağlayan iki süper gücün bulunduğunu hatırlattı. Bu küresel rekabetin, uluslararası toplum ve dünyanın gündemine en sert ekonomik ve sosyal sorunları getirdiğini vurgulayan Putin, soğuk savaş sonrasında öngörülen tek kutuplu dünyanın da kendini gerçekleştiremediğini belirtti. İnsanlık tarihinin tek kutuplu dönemler geçirdiğine işaret eden Putin, konuşmasına şöyle devam etti: "İnsanlık tarihi elbette tek kutuplu dönemler geçirmiştir ve dünya liderliğini elde etme arzularına şahitlik etmiştir. Fakat, dünya tarihinde ne olmamıştır ki? Ancak, tek kutuplu dünya nedir? Bunu ne kadar süslerseniz süsleyin, netice itibariyle tek tip durum, tek erk, tek güç merkezi, tek efendi anlamına gelir."

Putin, Rusya olarak kendilerine birilirinin hep demokrasiyi öğrettiğine işaret ederek, "Fakat her nedense, bize demokrasiyi öğretenler, kendileri öğrenmek istemiyor." diye konuştu.

Günümüzde tek kutuplu dünyanın kabul edilmez olmasının yanı sıra imkansız olduğunu vurgulayan Putin, bunun sebebini ise askeri, siyasi ve ekonomik kaynakların yetersiz kalacak olması şeklinde açıkladı. Putin, tek taraflı ve çoğu kez gayri meşru olan eylemlerin hiçbir soruna çare olmadığına işaret ederek, "Üstelik, yeni insanlık trajedilerine sebep olmuş ve yeni gerilim noktaları yaratmıştır. Kendi kendinize değerlendirin: savaşlar ile yerel ve bölgesel çatışmalar son bulmamıştır. " şeklinde konuştu.

Putin, bugün uluslararası ilişkilerde gücün - askeri gücün - neredeyse sınırsız kullanımına şahitlik edildiğine dikkat çekerek, bu gücün dünyayı daima çatışmalara sürüklediğini iddia etti. Bu çatışmaların hiçbirine kapsamlı bir çözüm bulacak güce sahip olamadıklarını söyleyen Putin, siyasi bir çözüm bulunmasında imkansız hale geldiğini söyledi.

Uluslararası hukukun temel ilkelerinin her geçen gün artan bir şekilde küçümsendiğini öne süren Putin, bütün normların bir devletin hukuk sistemine benzediğini belirtti. Putin, gelinen noktada hiç kimsenin kendisini emniyette hissedemediğine işaret ederek, "Çünkü, hiç kimse uluslararası hukukun taştan bir duvar gibi kendilerini koruyacak durumda olduğunu hissedemiyor. Elbette, bu türden bir politika silahlanma yarışını da tetikliyor. Bu gücün hakimiyeti, kaçınılmaz olarak, bazı ülkeleri kitle imha silahları edinmeye teşvik ediyor. Ayrıca, daha önce bilinseler de, yeni bazı önemli tehditler ortaya çıkmıştır, ve bugün, terörizm gibi tehditler küresel bir nitelik kazanmıştır." dedi.

Askeri gücün kullanımı konusunda karar verecek tek mekanizmanın, son merci olarak, Birleşmiş Milletler Kuruluş Sözleşmesi olduğu kanaatinde olduğunu söyleyen Putin, konuşmasına şöyle devam etti: "Her halükarda, güç kullanımının meşru görülebilmesi için, kararın NATO, AB veya BM tarafından alınmış olması gerektiğini anladım. Güç kullanımının meşru kabul edilebilmesi için mutlaka BM tarafından onaylanması gerekir. Ve BM yerine NATO ya da AB'yi koymamıza gerek yok. Ne zaman ki, BM uluslararası toplumun güçlerini gerçek anlamda birleştirir ve çeşitli ülkelerdeki olaylara gerçekten tepki gösterebilecek hale gelir, ve biz uluslararası hukuku göz ardı etmeyecek duruma gelirsek, o zaman durum değişebilir. Aksi halde, şu anki durum bir çıkmaza gidecektir ve yapılan ciddi hataların sayısı katlanarak artacaktır. Buna paralel olarak, uluslararası hukukun gerek kavramsal olarak gerek normlarının uygulanması bakımından evrensel bir niteliğe kavuşması gerekmektedir."

Kendilerinin silahsızlanma rejimin güçlendirme taraftarı olduklarını söyleyen Putin, konuşmasına şunları kaydetti: "Şu anki uluslar arası yasal prensipler barış amaçlı nükleer yakıtı üretme teknolojilerini geliştirmemize müsaade ediyor. Ve birçok ülke enerji özgürlüğünün temelini oluşturmak için birçok geçerli sebebe dayanarak kendi nükleer enerjisini üretmek istiyor. Ama bu teknolojilerin anında nükleer silahlara dönüştürülebildiğini de biliyoruz.

Bu durum ciddi uluslar arası gerginliklere neden olur. İran'ın nükleer programı da bu duruma somut bir örnektir. Ve uluslar arası toplum bu duruma geçerli bir çözüm bulmazsa dünya buna benzer istikrarsızlaştırıcı krizlerin acısını çekmeye devam eder; çünkü İran'dan daha önde ülkeler var. Bunu hepimiz biliyoruz. Biz kitle imha silahlarının çoğalma tehdidiyle sürekli savaşacağız."