Kültür-Sanat


New York'taki Sotheby’s müzayedesinde rekor kıran satış gerçekleşti. Meksikalı efsanevi ressam Frida Kahlo'nun 1940 yılında resmettiği "El sueno (La cama)" (Rüya) isimli otoportresi, 54,7 milyon (yaklaşık 2 milyar 321 milyon 728 bin Türk Lirası) dolara alıcı bularak tarihi bir rekora imza attı. Bu satışla birlikte eser, bir müzayedede en yüksek fiyata satılan kadın sanatçı eseri olarak kayıtlara geçti.

GEORGİA O’KEEFFE’İN REKORU TARİHE GÖMÜLDÜ

Kahlo'nun bu çarpıcı otoportresi, uzun süredir kırılmayı bekleyen bir rekorun da yeni sahibi oldu. Amerikalı sanatçı Georgia O’Keeffe'in 2014 yılında 44,4 milyon dolara satılan (2014 yılındaki karşılığı yaklaşık 98 milyon 568 bin TL) "Jimson Weed/White Flower No.1" tablosunu geride bırakan Kahlo, sanat piyasasındaki gücünü ve kadın sanatçıların yükselen değerini bir kez daha kanıtladı.

30 YIL SONRA GELEN DÜNYA TURU

Meksika'daki Galeria Misrachi galerisinden getirilen ve neredeyse 30 yıldır kamuya açık olarak sergilenmemiş olan bu nadide eser, New York'taki büyük satıştan hemen önce sanatseverlerle buluştu. Tablo, müzayede öncesinde Londra, Abu Dabi, Hong Kong, Paris ve New York'u kapsayan özel bir turla dünyanın önde gelen sanat merkezlerinde sergilendi.

GÖKYÜZÜNDE YÜZEN YATAK VE DİNAMİTLİ İSKELET

Kahlo’nun efsanevi eserleri arasında psikolojik açıdan en etkileyici çalışmalardan biri olarak kabul edilen tabloda sanatçı, sürrealist ve içe dönük bir atmosfer yaratıyor. Eserde Kahlo, soluk mavi ve lavanta tonlarındaki bir gökyüzünde süzülen, sömürge tarzı ahşap bir yatakta uyurken görülüyor. Vücudunu saran yeşil sarmaşıklar dikkat çekerken, asıl çarpıcı detay yatağın üzerindeki gölgelik kısmında yer alıyor: Dinamit lokumlarıyla bağlanmış ve canlı renklerde çiçeklerden oluşan bir buket tutan tam boy bir iskelet, sanatçının üzerinde havada asılı duruyor.

YATAĞIN ANLAMI: ACI VE YARATICILIK

Tabloda merkeze alınan yatak, Kahlo’nun hayatında sadece bir eşya değil, zorunlu bir yaşam alanıydı. Gençliğinde geçirdiği trafik kazası ve ardından gelen sayısız ameliyat nedeniyle kronik ağrılar çeken ve uzun süre yatağa mahkum kalan sanatçı için yatak, eserlerinde sıkça rastlanan bir motif. Ailesinin, iyileşme sürecinde yatarken resim yapabilmesi için özel bir şövale hazırladığı Kahlo, o dönemde günlüğüne, "Ben ölmedim ve yaşamak için bir nedenim var. O neden de resim yapmak" notunu düşmüştü.

ÖLÜM KORKUSU VE MEKSİKA GELENEKLERİ

1940 yılı, Diego Rivera ile boşanması, yeniden evlenmesi ve artan sağlık sorunları (çocuk felci ve kaza komplikasyonları) nedeniyle Kahlo için bir dönüm noktasıydı. Tabloda yer alan ve genellikle uykusunda ölme kaygısının bir yansıması olarak yorumlanan iskelet figürü, aslında korkutucu bir ögeden fazlasını ifade ediyor.

Meksika geleneğinde "calaca" olarak bilinen bu iskelet, ölümün korkulmadığı, aksine kutlandığı ve hatırlandığı "Día de los Muertos" (Ölüler Günü) ikonografisine bir gönderme niteliğinde. Kahlo ve Rivera'nın Coyoacán’daki evlerinde bulunan gerçek bir nesneden esinlenilerek resmedilen bu iskelet, eserde uyku ile ölüm arasındaki geçirgen sınırda durarak, yaşamın üzerinde dolaşan bir "memento mori" (fani olduğunu hatırla) işlevi görüyor.

patronlardunyasi.com