Dünya


Louvre Müzesi’nden Pazar günü Fransa’nın taç mücevherlerinin gündüz vakti cüretkâr bir şekilde çalınmasının ardından, suçun sorumluluğu konusunda yeni bir “suçlama savaşı” başladı.

SUÇLAMA SAVAŞI BAŞLADI

Dünyanın en çok ziyaret edilen müzesinin güvenlik şefi Dominique Buffin, benzeri görülmemiş bu soygunu gerçekleştiren dört kişilik hırsız çetesi hâlâ aranırken istifa çağrılarıyla karşı karşıya kaldı.

Pazartesi gecesi, Kültür ve İçişleri bakanlıklarından yetkililer, güvenlik protokollerini gözden geçirmek ve ülke genelindeki müzelerdeki koruma önlemlerini yeniden değerlendirmek üzere acil bir toplantı düzenledi.

YEDİ DAKİKALIK HIRSIZLIK OPERASYONU

Yetkililere göre, Louvre baskını toplamda yedi dakika sürdü; hırsızlar müze içinde dört dakikadan kısa bir süre kaldı.

Bu arada, Louvre’un ünlü Apollo Galerisi’nde adli ekipler, çetenin izini sürebilecek veya çalınan eşyaların yerini tespit etmeye yardımcı olabilecek deliller aramayı sürdürüyor.

ÜÇ OLASI SENARYO

Güvenlik uzmanlarına göre polisin öncelikli üç şüphe hattı bulunuyor: özel bir çete tarafından yürütülen organize bir operasyon; müzenin zaaflarından yararlanan eğitimli profesyoneller; veya maksimum prestij ve utanç yaratmayı amaçlayan bir yabancı devlet işi.

İkinci olasılık kulağa biraz Hollywoodvari gelebilir, ancak uzmanlar, böyle bir soygunun ardından ilk 48 saatte hiçbir soruşturma hattının kesin olarak dışlanamayacağını vurguluyor.

Bununla birlikte, mücevherlerin hasarsız olarak bulunma olasılığının düşük olduğu konusunda geniş bir görüş birliği var. Avukat ve eser kurtarma uzmanı Christopher A. Marinello, yetkililerin geçmiş benzer vakalarla bağlantısı olabilecek herkesi titizlikle araştıracağını söylüyor.

2019’da İsrailli bir özel araştırma şirketi CGI, Dresden’deki Yeşil Mahzen soygununu çözen Alman polisine destek vererek yüz milyonlarca avro değerindeki kraliyet mücevherlerinin peşine düşmelerine yardımcı olmuştu. Aynı şirketin bu kez Fransız dedektiflere destek sağladığı belirtiliyor.

Marinello ise bu mücevherlerin “sipariş üzerine” çalındığı görüşüne katılmıyor. Ona göre suçlular, taşları ve değerli parçaları söküp parçalayarak elmas, safir ve zümrütleri ayrı ayrı satmayı planlamış olabilirler; örneğin Antwerp’e, Hindistan’a veya başka pazarları kullanarak taşların izini kaybettirmek mümkün. Marinello, bu yolla kimin ne yaptığını asla kesin olarak bilmenin zor olacağını söylüyor.

Diğer güvenlik uzmanları, Paris’teki Louvre Müzesi’nin zayıf altyapısının uzun süredir bilindiğini ve bu durumun kamuoyunda sıkça dile getirilmesinin, müzeyi “kolay hedef” haline getirdiğini belirtiyor. Mekanın güvenli ama aynı zamanda ziyaretçiler için erişilebilir tutulması zorunluluğu, güvenlik açısından hassas bir denge oluşturuyor.

Küresel güvenlik danışmanı Jean-Jacques Richard, daha gelişmiş önlemler alınabileceğini ancak 24 saat esasına dayalı, yüksek teknolojili gözetim sistemlerinin ciddi bir finansman gerektirdiğini söylüyor.

Richard, “Hareket veya titreşime tepki veren çevresel sensörler, güçlendirilmiş cam sistemleri, rastgele ve düzenli devriyeler, ayrıca zamanlamalı müdahale tatbikatları önemli fark yaratabilir. Evet, güvenliğin bir bedeli var, ama yeterli önlem alınmadığında bunun bedeli çok daha ağır oluyor. Ulusal mirasa ait objeler kaybolduğunda ya da en kötü senaryoda hayatlar tehlikeye girdiğinde, yalnızca eşyalar değil, bir ülkenin itibarı da zarar görüyor. Louvre baskınında kaybolan yalnızca paha biçilmez mücevherler değil; Fransa’nın imajı da darbe aldı.” dedi.

BAKANDAN SAVUNMA, KAMUDAN TEPKİ

Fransa Kültür Bakanı Rachida Dati’nin Salı günü Ulusal Meclis’te yaptığı açıklamada, Pazar günü Louvre Müzesi’nde yaşanan olay sırasında herhangi bir güvenlik zafiyeti bulunmadığını söylemesi kimseyi şaşırtmadı.

Ancak Dati, soygunun Fransa için derin bir yara olduğunu kabul etti.

“Bu olay hepimiz için bir yara. Neden mi? Çünkü Louvre yalnızca dünyanın en büyük müzesi değil; Fransız kültürünün ve ortak mirasımızın bir vitrinidir.” dedi.

ÇALINAN MÜCEVHERLERİN LİSTESİ

Yetkililere göre, saldırganlar toplam sekiz değerli objeyi çaldı. Bunlar arasında, 19. yüzyıl Fransız kraliçeleri Marie-Amélie ve Hortense’e ait safir taç, kolye ve tek küpe; Napoleon Bonaparte’ın ikinci eşi İmparatoriçe Marie-Louise’e ait zümrüt kolye ve küpeler; bir emanet broşu; ayrıca İmparatoriçe Eugénie’nin tacı ve 19. yüzyıldan kalma büyük korsaj-yay broşu yer alıyor.

patronlardunyasi.com